Bursa İl Dernekleri Federasyonu üyesi dernek başkanları ile video konferans yoluyla yaptığı görüşmede Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel eksikliğininse “namuslu siyasetçi” olduğunu öne sürdü.
‘Ağzıma bant mı çekeyim?’
Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“Milli birlik, dış güçler konusunda en hassas olan parti CHP’dir. Biz, hiçbir egemen gücün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerine gölgesinin dahi düşmesini istemeyiz.
Trump telefon ettiğinde papazı teslim eden kişiye hâlâ oy verip de hâlâ milli birlik ve bütünlükten söz ediyorsanız, kusura bakmayın orada yollarımız farklıdır. Bir devletin başkanı telefon edecek, ben derhal papazı vereceğim. Niye vereyim? Merkel telefon etti, hemen verdik. Bir de dönüp diyoruz ki ‘Bizde mahkemeler var.’ Ne mahkemesi kardeşim? Adam telefon ediyor, sen hemen ertesi gün bırakıyorsun, özel uçakla gönderiyorsun. Sonra dönüp diyorsun ki ‘milli birlik.’
Milli birlik şudur, papazı vermeyeceksin, bağımsız mahkemelerde yargılanacak, ‘Kusura bakma, benim ülkem bir telefonla teslim alınacak bir ülke değildir.’ diyeceksin. Dedin mi? Demedin. Ben bunu dile getirince ‘Efendim Kılıçdaroğlu niye böyle konuşuyor?’ Peki ben ne söyleyeyim? Ağzıma bant mı çekeyim? Konuşmak zorundayım.”
‘Namuslu siyasetçi eksik’
“Biz, 83 milyonun yarattığı katma değerin önemli bir kısmını yurt dışındaki tefecilere faiz olarak ödüyorsak, milliyetçilik bunun neresinde?” diyen Kılıçdaroğlu, “Sanayiciye, çiftçiye, esnafa vermiyoruz, 10 milyonu aşkın işsizimiz var. İş bulamıyoruz ama yurtdışındaki bir avuç tefeciye milyarlarca lira faiz ödüyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel eksiğinin “namuslu siyasetçi” olduğunu savunan CHP lideri “cebine değil, halka çalışan siyasetçiye” ihtiyaç olduğunu söyledi.
‘PKK’nın saldırdığı tek lider benim’
Kılıçdaroğlu “CHP’yi PKK’lı diye suçluyorlar. PKK’nın saldırdığı tek lider benim. Şavşat’tan Ardanuç’a giderken canımızı zor kurtardık. Bir er şehit oldu ama toplum unutuyor. Bu ülkenin çıkarlarını savunmak kolay bir şey değildir, zordur. Milletin hakkını, hukukunu savunmak kolay değildir, zordur. Ankara’dan İstanbul’a 450 kilometre adalet yürüyüşü yaptım, bu kolay bir şey midir? Dünya siyaset tarihinde adalet için bir siyasetçi bu kadar uzun yol yürümemiştir. Biz hakkı, hukuku ve adaleti savunuruz. Hangi partiden, kimlikten, inançtan, yaşam tarzından olursa olsun hassas olduğumuz iki temel konu var, bayrak ve vatan. Bayrağımız dalgalanacak, vatanımızda özgürce, hür yaşayacağız” diye konuştu.