Kentsel dönüşüm süreci yılan hikâyesine dönen İstanbul, Beyoğlu’na bağlı Fetihtepe Mahallesi’nde elektrikleri, suları ve doğalgazları kesilen bölge halkı evlerini terk etmiyor. Bayramı mum ışığında geçiren yerel sakinler, sularını ise ya komşudan, ya tankerlerden, ya da camiden dolduruyor. Mahalleliler bir yandan asgari ücretten az olan emekli maaşıyla geçinmeye çalışıyor, diğer yandan da barınma sıkıntısı çekiyor.
Belediyenin verdiği kira yardımıyla ev bulamayacaklarını anlatan mahalleli, dönüşüm sürecinin yerinde ve şeffaf ilerlemesini istiyor. Belediyeye ilettikleri ana taleplerinin kabul edilmesini isteyen mahalleli, “Bir tek emekli maaşıyla biz nasıl geçinelim, nasıl yaşayalım” diye soruyor. Mahallede bayram havası değil, adeta yas havası var.
GazeteDuvar’dan Hazal Ocak’ın haberine göre kentsel dönüşüm süreci kapsamında çok sayıda polisle altyapı hizmetleri kesilen Fetihtepe Mahallesi, Cemal Kamacı Spor Salonu’nun hemen karşısında yer alıyor. Dönüşüm sürecinin yaşandığı bölgede sokaklara girer girmez savaş alanı gibi bir mahalleyle karşılaşıyoruz. Birçok binanın bazı daireleri boşaltılmış, demirleri, kapıları sökülmüş ancak bir üst dairede yaşayan insanlar var. Bazı binalar ise yıkılmış, üzerinde dozerler bekliyor. Evlerin çoğunda ise elektrik, su, doğalgaz yok ancak insanlar evlerinde yaşamaya devam ediyor.
‘TEMİZLİĞİMİZİ YAPAMIYORUZ’
Ellerinde plastik boş su şişeleriyle camiye su almaya gittiğini belirten mahalle sakinlerinden 66 yaşındaki Turan Aksu, Fetihtepe Mahallesi’nde doğduğunu ve büyüdüğünü anlatıyor. Aksu, kentsel dönüşüm sürecine ilişkin şöyle konuşuyor:
“Ben felaket derecede AK Parti’ye kızgınım. AK Parti seçmeniyim ama çok mağdur olduk. Oğlumun sigortasıyla geçiniyorum. Şu an suyumuz yok. Temizliğimizi yapamıyoruz. Namaza giden abdestini alıp gidemiyor. Ayıp yani. Bu halk özel bir şey istemiyor. Yapacaklarsa da hakkaniyetli yapsınlar. Bizim rızamızı alsınlar, gönlümüzü alsınlar. O polis gücünü görseniz burada. Hakkımızı arıyoruz diye marjinal oluyoruz. Benim marjinalliğim olabilir mi? 66 yaşındayım, ben marjinal olabilir miyim? Hakkımı arıyorum diye bana marjinal diyorlar. Burada herkes hakkını arıyor. Hakkımızı almadan gitmek istemiyoruz. Bizi zorla götürecekler, görüntü o. Karşımızda devlet var. Ne yapabiliriz? Kentsel dönüşüme karşı değiliz ama her şey belirlensin. Bugün elektriğimizi, suyumuzu kestiler yarın da dozeri dayarlar. Ne yapabiliriz?”
‘HİKAYELERİM, ANILARIM BURADA’
Doğduğu gecekonduyu gösteren mahalle sakinlerinden Ali Çelik, bir kızıyla bu gecekonduda yaşıyor ancak elektriği, suyu ve doğalgazı kesilince hasta olduğu için Beylikdüzü’ndeki kız kardeşinin yanına yerleşmek zorunda kalmış. Çelik yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Benim hikâyelerim, anılarım hep burada. Burada dedelerimizden komşuluğu, dostluğu, insanlığı gördük. Kentsel dönüşüm olmasın değil ama benim yerim tapulu yer. Bunun vergisini ödüyorum. Şu an evde 3 bin lira emekli maaşımla otururken beni oturamayacak hale getirecekler, ben 3 bin lirayla nasıl geçineyim? Bir ek gelirim yok. Kızım üniversitede okuyor. Yüksek lisans yapacak. Borçlarımı ödeyemeyeceğim, tapulu yerim de gidecek sokakta kalacağım. Benden hiç para almamaları gerekiyor. İmza atmadım, hakkımı almadan atmayacağım.”
‘2 BİN 110 LİRA EMEKLİ MAAŞIM VAR’
Çelik’in komşusu 40 yaşındaki Perihan Çiftçi ise 2 bin 110 lira emekli maaşıyla geçinmeye çalıştığını anlatıyor. Evinin etrafında bazı binalar yıkılmış.
Dönüşüm sürecinin psikolojisini bozduğu belirten Çiftçi, “Bayram mı değil mi ondan da haberdar değiliz. Burası yıkılırsa ne yaparız, nereye gideriz onu düşünüyoruz. Onlar bana kirayı bulsunlar, verdikleri kira yardımı kadar kiralık ev bulsunlar ben gideyim. Maaşımla da yemeğimi yeyip faturamı ödemeye çalışırım. Evim yıkılırsa ne yaparız inanın bilmiyoruz. Hepimiz kendi aramızda da konuşuyoruz. Herkes geçim derdine düşmüşken bir de bu insanları şimdi evlerinden, ocaklarından edip kira köşelerinde süründürecekler. Benim zaten alım gücüm o kadar düştü ki, maaşımla ayın ortasında kalakalıyorum. Bir de ben o maaşla kira vereceğim ve geçinmekle uğraşacağım” diyor.
‘ÖMÜR BOYU BORÇLANMAK İSTEMİYORUM’
Korona virüsü nedeniyle eşini kaybeden 59 yaşındaki Medine Oral, küçüklüğünden beri bu mahallede yaşadığını anlatıyor. Oral, yarısı boşaltılan binanın diğer kısmında yaşıyor ve binanın yan tarafının yıkılma korkusuyla diken üzerinde olduklarını anlatıyor. Kentsel dönüşüm sürecinde hakkını istediğini söyleyen Oral, şöyle konuşuyor:
“Benim hakkımı vermiyorlar. Dükkandan, dairemden kesiyor. Beni ömür boyu borçlandırmak istiyorlar. Ben ömür boyu borçlanmak istemiyorum. Eşim vefat etti, emekli maaşıyla geçiniyorum. Oğlum psikiyatri hastası, tedavi görüyor şu anda. Ona ben bakıyorum. 18 yaşında kızı var ona da ben bakıyorum. Ben onlara mı bakayım, kira mı ödeyeyim, elektrik mi ödeyeyim? Psikolojimiz bozuldu. Bir dozer geldiği zaman korkuyla çocuklarımız camlara çıkıyor. Neden? Yan tarafımız yıkılacak diye… Bize yazık değil mi ya o şantajlarla yaşıyoruz. Herkes bayram yapıyor, biz ağlıyoruz. Gidip uzlaşmak, karşılıklı sözleşme imzalamak istiyoruz. Bizi buradan çıkartmaya kalktılar diyelim hiçbir planımız yok. Bizim buradan ya ölümüzü çıkartırlar, ya da bize bir yer gösterirler ‘Şu kadar kirası var size yardım ediyoruz’ derler. Her gün ölmektense bir sefer ölmek iyidir. Herkes evladına miras bırakıyor, ben hasta oğluma nasıl borç bırakıp öleyim?”
‘HAKSIZLIK DEĞİL Mİ?’
Tapulu arazisine bir daire verdiklerini anlatan Latife Özcan da meyve ağaçlarını göstererek, “Şaşırdık biz de. Kocaman arazim var, bir tane daire veriyorlar. Bu haksızlık değil mi? İmzayı atmıyoruz. Çıkın, diyorlar ama bilemiyoruz. Ev de bulamadık, ne yapacağız? Bayramı mumun önünde geçiriyoruz. Suyu da tankerlerden komşudan, oradan buradan alıyoruz. Biz direneceğiz. Gitmek istemiyoruz. Yerimizi bırakıp nereye gideceğiz? Bir emekli maaşıyla geçiniyoruz. Nasıl yapacağız? Çok mağduruz. Kaynımla ortağız bir de burada. Borçlandırmıyorlar ama bir daire veriyorlar. Daire yapılana kadar kiralarda ne yapacağız? Merhamet etsinler. Temizlikten, Müslümanlıktan bahsediyorlar ama abdest nasıl alacağız? Su yok, elektrik yok” diye konuşuyor.
‘BİAT ETTİRMEYE ÇALIŞIYORLAR’
Altyapı hizmetlerinin kesilmesi sırasında yaşanan arbedelerde gözaltına alınan Şenel, kentsel dönüşüm süreci başlayınca insanların haklarını korumak için dernek kurduklarını anlatıyor. Belediyenin kendilerine muvafakatname (izin belgesi) sunduğunu, bunun bir şey ifade etmediğini, kendilerinin taraflı sözleşme istediğini söylüyor. Tahliye işlemlerine ilişkin bölge halkının avukatı Onur Cingil’in 83, bölge halkının ve kendisinin ise 80 dava açtığını belirten Şenel, belediyenin hala 3’te 2 çoğunluğa ulaşamadığından bahsediyor. Şenel, bayramda insanlara zulüm yapıldığını belirterek, “İnsanlık ayıbı olarak düşünüyorum. Elektriğini, suyunu kesince bu insanlar ne yapacak? Buradaki halkı zorla biat ettirmeye çalışıyorlar” diyor.
Belediyeye 15 maddelik bir talep listesi sunduklarını ama aslında 4 ana talepleri olduğunu ifade eden Şenel, talepleri şöyle özetliyor:
“1- 3550 ada ve 3552 adadaki dönüşümün yerinde yapılmasını, buradaki hak sahipleri dışında kimseye daire yapılmamasını istiyoruz.
2- Daha sonraki dönemlerde biz buradan gidip dönene kadar kira yardımı istiyoruz. Kira yardımları yetersiz.
3- Bize bir borç öneriyorlar. Borç, bu tarih itibariyle sabitlenirse bankadan kredi çeker veririz. Borcu 20 yıl vadiyle 6 ayda bir memur maaşına gelen zam oranıyla istemiyoruz.
4- Bir de burada 25 tane gecekondu var. 1+1, 2+1 gibi seçenekler sunuyorlar. 380 metrekare olan komşumun arazisine bir tane 3+1 veriyorlar. Bunların yetersiz olduğunu, komşularımızın kaçak yapmadığı için neden zararlı çıktığını soruyoruz. ‘Çıkmamalılar’ diyoruz. Bunları yerine getirip bize taahhüt ettiklerinde kısa zamanda burayı boşaltıp terk ederiz. O yüzden kendilerinden cevap bekliyoruz. Biz kentsel dönüşüme karşı değiliz, şeffaflık istiyoruz. Anlaşma istedik, iyi niyet istedik.”