Vatan Partisi Merkez Yürütme Kurulu ve 68’liler Birliği Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Arslan Kılıç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Cumhur İttifakı siyasi güçlerinin ve hükümetin, Amiraller duyurusunu bir darbe teşebbüsü olarak göstermeye çalışmalarının nedeninin, Rusya’ya karşı ABD ile birlikte kurulan ittifak içinde yer bulma çabası olduğunu ifade etti.
Açıklamanın tam metni şöyle:
“ANLAŞILDI VEHBİ’NİN KERRAKESİ…
Cumhur İttifakı siyasi güçlerinin ve Hükümetin, Amiraller Bildirisi konusunda kopardığı kıyametin nedeni ortaya çıktı: Aşağıda haberleri yer alan iki gerçeği, darbe gürültüsü ile perdelemek…
Belli ki, Biden yönetimi ile kurulmak istenen “ilişkileri restore etme” siyasetinin zarar görmemesi uğruna, Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kışkırtarak Karadeniz’deki dengeyi bozmak isteyen ABD baskılarına karşı direnilememiş; ABD’nin Karadeniz’e savaş gemisi geçirme isteği geri çevrilememiştir.
Rusya ile dostluğa zarar veren Ukrayna siyasetinin ise, ABD ile ilişkilerin son köprüsü olan “Karadeniz ve Ortadoğu’da (Suriye’de) Rusya’yı frenleme” siyasetinin ürünü olduğunu biliyoruz. Bu siyaset, artık hiçbir manevra alanı kalmamış olan “ABD’ye karşı Rusya ile ilişkileri, Rusya’ya karşı ABD-NATO-AB ile ilişkileri kullanma” şeklindeki “Yeni Abdülhamitçilik”in ürünüdür.
ABDÜLHAMİTÇİ DIŞ SİYASET OSMANLI’YI PARÇALANMAKTAN KURTARMADI
“Yeni Abdülhamitçi” siyasetin ABD ile ilişkileri, “Ukrayna ile stratejik dostluk kurma” adı verilen siyasetle düzeltme adımı, Rusya dostluğunu torpilleyecek, ama ABD’den beklenen yumuşamayı sağlamaya yetmeyecektir.
Abdülhamit dış siyasetinin Osmanlı’yı parçalanmaktan kurtarmadığı; hatta daha da hızlandırdığı tarihi deneyi, başka bir yazının konusu…
Boğazları kullanarak Karadeniz’e geçecek ABD savaş gemileri konusuna dönersek: Bu noktada, içerde derin ekonomik kriz ve Amerikancı muhalefetin sıkıştırmaları ile baş etmeye çalışılırken, Dolar manipülasyonları vb ile durumu daha da vahimleştirme gücüne sahip ABD’nin kızdırılmak istenmediği anlaşılıyor.
Karadeniz’deki andığımız gelişmelerle Amiraller Bildirisine karşı takınılan tavır arasındaki ilişki, bu temelde anlam kazanıyor.
ESEN RÜZGARLARDAN DARBE SEZME VEHMİ
Bu bildiriye karşı “esen rüzgarlardan darbe sezme” vehmiyle köpürtülmüş “perdeleme” tepkisi gösterme siyaseti yerine, Karadeniz’e ABD savaş gemileri çıkarılmasına karşı olan ve Karadeniz’de bir ABD-NATO üssü olma peşindeki Ukrayna ile Rusya dostluğuna zarar verecek ilişkilere girilmemesini isteyen bildirici amiraller ile yararlı bir iş birliği geliştirmek, başka bir siyaset olurdu. Ve bu mümkündü. Bildirici amiraller, içlerinden birkaçı hariç hemen hepsi arkada kalan dönemde Ege ve Akdeniz’deki “Mavi Vatan” savunmasında hükümetin tutumunu desteklemiş olan denizci subaylardı. Büyük bir çoğunluğu, “Mavi Vatan” kavramı ve siyasetlerini geliştirmede hükümetin önünü açmış uzmanlardı.
ELEŞTİRİLERİNİZDEN YARARLANIYORUZ DİYEREK BERABERLİK FOTOĞRAFI VERİLEBİLİRDİ
Türkiye’nin kolay yetişmeyen bu seçkin uzmanları ile, eleştirel bir bildiri yayınladılar diye darbecilikle suçlanıp düşman ilan edilme ve gözaltına alınma yerine, görüşmeye çağrılıp “eleştirilerinizden yararlanıyoruz” gibi akıllı bir tutumla ABD baskılarına karşı beraberlik fotoğrafı verilebilirdi. Büyük çoğunluğu, böyle bir ilişkinin gereğine ve yararına inanan, böyle bir ilişkiden kaçınmayacak kurmay aklına sahip olduklarını yakın geçmişte göstermişlerdi.
“Devlet kolektif aklı”nı içeren böyle bir tutum benimsenseydi, hükümetin, ABD’nin Karadeniz’e savaş gemileri geçirme isteğine direnme ve o isteği geri çevirme gücü de artardı. Belki de o gemilere izin verilmez ve Rusya cephesinden yükselen ve şimdilik memnuniyetsizlik düzeyinde tutulan güvensizlik homurtularına yol açılmazdı.
KUTUPLAŞTIRICI SİYASET MİLLİ BİRLİĞE ZARAR VERİYOR
Bu konuda Süleyman Demirel’in 1966-1971 yıllarında uyguladığı “içerdeki muhalefetin eleştiri ve direnme gücünden yararlanma” tutumu, sistemin Batıcı ama milli özelliklerini bütünüyle yitirmemiş güçlerinin, ABD baskılarına karşı direnmede manevra alanını genişlettiğinin öğretici bir örneğini oluşturur.
Demirel Cumhurbaşkanlığı yıllarında bir gazetenin kendisi ile yaptığı röportajda, 1960’larda TİP’in ve Sol’un Amerikan emperyalizmi karşıtı muhalefetinden, ABD baskılarına karşı direnmede yararlandığını söylemişti. “ABD’nin Türkiye’yi zora sokacak aşırı isteklerini frenlemede, Amerikalı muhataplarımıza, bu isteklerin içerde Amerikan karşıtlığını, TİP ve sol muhalefeti güçlendirmek dışında bir işe yaramayacağını söylememiz elimizi güçlendiren bir taktik oluyordu.”