Sosyal Haklar Derneği (SHD), Bartın’ın Amasra ilçesinde 41 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasına ilişkin ‘ilk gözlem raporunu’ tamamladı.
Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı Amasra Müessesesi‘ne ait maden ocağının uzun süredir eksik işçiyle işletildiği ifade edilen raporda, özetle şu bilgilere yer verildi:
“(…) Özelleştirme politikaları, bir Kamu İktisadi Teşekkülü olan TTK’nın personel politikası, yanmaya müsait damarların niteliklerinin değerlendirilmemesi, madendeki havalandırma sorunlarının saptanmış olmasına rağmen giderilmemesi, metan riskinin arttığı sabit olmasına rağmen bu riskin yol açacağı sonuçların göze alınması ve bir bütün olarak madenin fiziksel koşullarının zorlanması katliama giden sürecin önemli sebepleri olarak görünmektedir.
‘RİSK ANALİZİ YAPILMADI, GEREKEN ÖNLEMLER ALINMADI’
Madendeki yapısal eksiklikler, madendeki toz patlaması riski, metan gazından kaynaklanan riskler ile makine ve teçhizatın ekonomik ömrünü doldurmuş olanların modernize edilerek değiştirilmesi gerekliliği saptanmış olmasına rağmen, risk analizi yapılmadığı ve gereken önlemlerin alınmadığı anlaşılmaktadır.”
Raporda; Melda Onur, Özgür Barış Akbayır, Av. Yalçın Deniz Özen, Av. Elif Sıla Aşık ve Av. Akçay Taşçı’dan oluşan heyetin bölgede yaptığı görüşmelerden öne çıkanlara da yer verildi:
‘BİR ÖNCEKİ VARDİYA GAZ KOKUSU NEDENİYLE ERKEN ÇIKARILDI, ANCAK BİR SONRAKİ VARDİYA İÇİN İŞÇİLER MADENE İNDİRİLDİ’
İşçi yakınları, bir önceki vardiyanın gaz (metan gazı olduğu değerlendirilmektedir) kokusu nedeni ile erken çıkarıldığını ancak yine de bir sonraki vardiya için işçilerin madene indirildiğini belirtmektedir.
‘AZ İŞÇİ ÇALIŞTIRILIYORDU’
İşçiler ve işçi yakınları, madenin kapanacağı veya özelleştirileceği yönünde söylentiler olduğunu, bu nedenle az işçi çalıştırıldığını belirtmektedir.
‘MÜHENDİSLER BİR AYDIR YERALTINA GİRMİYOR’
Ocakta çalışan mühendislerin yaklaşık bir aydır yeraltına girmediği hususu sıklıkla dile getirilmiştir. Bu durumun sebebi ile ilgili farklı yorumlar yapılmaktadır: Bir yanda madenin çok riskli olması nedeniyle girmedikleri iddiaları varken, diğer yanda ise zaten özelleştirilecek olan madende yapılacak işleri anlamsız olarak değerlendirmeleridir. Mühendis kadrosunun yetersizliği ve mevcut mühendis sayısının sağlıklı bir işleyiş için yeterli olmadığı yönünde görüşler de mevcuttur.
‘GAZ SENSÖRLERİNİ TAKİP EDEN KİŞİ SAYISI AZDI’
Madende gaz sensörlerinin sayısının az olduğu ve büyük çoğunluğunun çalışmadığını dile getirenler olmakla birlikte, sorunun gaz sensörlerinin çalışmaması değil, bu sensörleri takip eden kişi sayısının azlığı olduğu da ifade edilmektedir.
‘SORUMLULUĞU ÖLEN BARUTÇUYA YIKACAKLAR’ ENDİŞESİ
Patlamanın, ölen barutçuya yıkılarak gerçek sorumluların cezalandırılmayacak olması endişesi de vardır.
Özellikle madenin geçmişini de iyi bilen eski işçiler tarafından, kuyu başlarında ve ocakta kullanılan teçhizatın çok eski olduğu ve bu durum bilinmesine rağmen yenilenmediği belirtilmiştir.
‘KADER PLANI’
41 işçinin yaşamını yitirdiği, onlarca kişinin halen hastanelerde tedavi gördüğü patlamanın ardından partisiyle birlikte 20 yıldır iktidarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Birileri dalgasını geçebilir ama önemli değil biz kader planına inanmış insanlarız. Bunun ne dünü ne bugünü ne yarını hiçbir zaman olmayacaktır, bunlar her zaman olacaktır bunu da bilmemiz lazım. Maden kazalarını inşallah tarihe gömmek için elimizden gelen gayreti göstermenin çalışmaları içerisindeyiz” demişti.
Oysa 301 emekçinin yaşamını yitirdiği Soma ve 18 işçinin su baskınında mahsur kalarak hayata gözlerini yumduğu Ermenek faciaları, AKP döneminde meydana gelmişti.
Uzmanlar, tüm bunlara rağmen hala etkili önlemlerin alınmadığı görüşünde.
HEYETİN İZLENİMİ: KATLİAM GÖZ GÖRE GÖRE GELDİ
Heyet, ‘liyakatsız ve tecrübesiz kişilerin kurumun yönetim kademesine atanmalarının, alınması gereken önlemleri alma konusundaki basiretsizliklerinin ve tercihlerinin katliamın göz göre göre gelmesine neden olduğunu’ belirtti.
Raporun ilgili bölümünde şunlar kaydedildi:
“Başta Amasra TİM 2019 yılı Sayıştay Denetim Raporu’nda olmak üzere, alınması gereken önlemler daha önce dile getirilmiş olmasına rağmen, madende risk analizi dahi yapılmamıştır. İşçi sayısının azlığı nedeni ile pek çok galeride zamanında ve gereğince bakım onarım ile tamir tarama yapılamadığı, kesit daralması, taban kabarması olduğu, yolların bozulduğu, ocak içi nakliyatın aksadığı, etkin bir havalandırmanın yapılamadığı, bütün bunların öncelikle iş güvenliğini tehlikeye soktuğu bilinmesine rağmen hiçbir iş güvenliği önlemi alınmamıştır.
Madende toz patlaması riski ve metan gazından kaynaklı riskler olduğu bilinmesine rağmen; gaz ölçümleri sağlıklı şekilde yapılmamış, metan drenajı yapılmamış ve dinamit patlatma yöntemiyle üretime devam edilmiştir.
Bütün bu hususlar, bir kez daha, göz göre göre gelen bir katliam neticesinde 41 işçinin ölümü ve 6’sı ağır 11 işçinin de yaralanması ile sonuçlanan yeni bir sosyal cinayete yol açmıştır.”
Raporun son bölümünde, soruşturma evresi için ‘acil’ olarak nitelenen talepler yer aldı.
Etkin bir soruşturma yürütülmesi gerektiği vurgulanırken, “Katliamın üzerinden üç gün geçmiştir; geçen her gün delillerin karartılması sonucunu doğurmakta, siyasi sorumlular ile üst düzey bürokratlar dahil bütün gerçek sorumluların saptanmasını güçleştirmektedir” denildi.
Talepler şöyle sıralandı:
‘MADENİN KONTROLÜ TTK’YA DEVREDİLMEMELİ’
1- “Madenin kontrolü TTK’dan alınmalı ve madenin ayakta tutulması için yapılması gereken bütün işlemlerin bağımsız ve tarafsız kişi ve kurumlar tarafından yapılması, bütün bu işlemlerin sürekli olarak video kayıt altına alınması sağlanmalıdır. Soruşturma aşamasında alınacak rapora itiraz edilmesi durumunda, Mahkeme tarafından keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması zorunluluğu dikkate alınarak, madenin kontrolü, en erken kovuşturma aşamasındaki keşif işleminin sonucuna kadar TTK’ya devredilmemelidir.
2- Madenin güncel ve geriye dönük en az 5 seneyi içeren haritası temin edilmeli, kağıt üstündeki haritanın gerçek duruma uygun olup olmadığı saptanmalıdır.
‘BU VERİ VE KAYITLARA EL KONULMALI’
3- Madende bulunan sensörler ve nitelikleri saptanmalı, sensör verilerinin ne şekilde takip edildiği belirlenmelidir. Bu kapsamda ve ötesinde, madende alınan herhangi bir işçi sağlığı önlemi var ise neler olduğu ve ne şekilde kayıt altına alındığı saptanmalı, bu saptama doğrultusunda bütün kayıt ve veriler ilgili olarak arama – el koyma kararı verilmeli, bu veri ve kayıtlara el konulmalıdır.
4- Madende metan gazı ölçümleri yapılıp yapılmadığı ve yapılmakta ise bu ölçümlerin ne şekilde kayıt altına alındığı saptanmalı, bu saptama doğrultusunda bütün kayıt ve veriler ile ilgili olarak arama – el koyma kararı verilmeli, bu veri ve kayıtlara el konulmalıdır.
5- Madende metan drenajı yapılıp yapılmadığı, yapılmakta ise ne şekilde yapıldığı, kullanılan ekipmanın niteliği saptanmalı; metan drenajı yapılmakta ise drenaja ilişkin tutulan bütün kayıt ve veriler ile ilgili olarak arama – el koyma kararı verilmeli, bu defter ve kayıtlara el konulmalıdır.
6- Teknik nezaretçi defterleri, daimi nezaretçi defterleri, top atım defterleri, gaz ölçüm kayıtları başta olmak üzere madenin işleyişine dair kayıtları içeren bütün defter ve belgeler ile ilgili olarak arama – el koyma kararı verilmeli, bu defter ve kayıtlara el konulmalıdır.
7- Havalandırma projeleri ile elektrik projeleri başta olmak üzere madene ait bütün projeler ile ilgili olarak arama – el koyma kararı verilmeli, bu belge ve kayıtlara el konulmalıdır.
‘BU UNSURLARIN PATLAMAYA ETKİSİ BELİRLENMELİ’
8- Patlama sonrası uzun süre devam eden yangının maden içine oksijen/hava girdiğinin kanıtı olması dikkate alınarak, havanın nereden ne şekilde girdiği; bu hava girişinin kaynağı belirlenmelidir. Hava girişinin yer üstü tasmanlarından, eski imalat sahalarından, komşu rezervlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığı ve bu unsurların patlamaya etkisi belirlenmelidir. Patlama sonrası civardan yangın tüplerinin toplandığı iddiası titizlikle araştırılmalı, yangın tüplerinin sayısına ve bakımlarının yapılıp yapılmadığına ilişkin kayıt ve belgeler ile ilgili olarak arama – el koyma kararı verilmeli, bu belge ve kayıtlara el konulmalıdır.
9- Madende risk analizi yapılıp yapılmadığı saptanmalı, risk analiz raporları ile ilgili olarak arama – el koyma kararı verilmeli, bu belge ve kayıtlara el konulmalıdır.
10 – Acil durum eylem planı yapılıp yapılmadığı saptanmalı, acil durum eylem planları ile ilgili olarak arama – el koyma kararı verilmeli, bu belge ve kayıtlara el konulmalıdır.
11 – İşçilere eğitim verilip verilmediği, kişisel koruyucu ekipmanların niteliklerinin neler olduğu, kişisel koruyucu ekipmanların niteliklerinin mevzuata ve daha önemlisi madenin koşullarına uygun olup olmadığı, madende tatbikat yaptırılıp yaptırılmadığı, acil durum iletişiminin ne şekilde sağlandığı, madende kaçış yollarının ve sığınma odalarının olup olmadığı saptanmalı ve bu saptamaların sonuçlarına göre bir sonraki soruşturma aşaması belirlenmelidir.
‘GECİKMEKSİZİN KEŞİF YAPILMALI’
12 – Bütün bu işlemlerle eşgüdümlü olarak ve gecikmeksizin keşif yapılmalıdır. Görevlendirilecek bilirkişilerin bağımsız ve tarafsız olmasına, alanlarında uzman kişiler olmasına mutlaka dikkat edilmelidir. Keşif işlemi başta olmak üzere, bütün soruşturma işlemleri şeffaf şekilde yürütülmeli ve avukatları vasıtasıyla ailelerin keşif işlemine katılmaları sağlanmalıdır.
‘HIZLICA İFADELERİ ALINMALI’
13 – TTK Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi yöneticileri ile TTK yöneticileri başta olmak üzere, hızlıca şüphelilerin ifadesi alınmalı; bu kişilerin konumları gereği (i) her türlü delille temas ettikleri, (ii) personel listeleri başta olmak üzere her türlü belge üzerinde sınırsız yetkiye oldukları, (iii) Savcılığa gönderecekleri belgeler ve cevap yazıları vasıtasıyla kimlerin şüpheli/sanık olduğu hususunda bile söz sahibi oldukları (iv) amir sıfatını haiz olmaları nedeni ile tanıklık yapacak işçiler üzerinde baskı kurmalarının neredeyse kesin olması ve (v) kamu görevlisi sıfatıyla halen maden sahası olan olay yerinde yapılacak her türlü işlemde emir veren pozisyonda olmaları dikkate alınarak şüphelilerin tutuklanmasına karar verilmelidir.
Yapılması gereken soruşturma işlemleri elbette bu sayılanlardan ibaret değildir. Etkin bir soruşturma için, bu işlemlerin sonuçlarının yol göstericiliği ile hareket edilmeli; idari ve yargısal pratik haline gelmiş olan cezasızlık pratiğinden vazgeçilmeli, sorumluluğun en alt kademe işçi ve mühendislere yüklenmesi kolaycılığına düşülmemeli, TTK Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi yöneticileri ile TTK yöneticileri başta olmak üzere idari ve siyasi tüm sorumlular tespit edilmelidir.
Katliamın üzerinden henüz üç gün geçmiş olmasına ve Savcılığın elindeki imkanlara sahip olmamamıza rağmen, bir kez daha bir maden katliamında olası kastla insan öldürme suçunun işlendiğine tanıklık ediyoruz. Tüm sorumlular, katliamın oluşuna uygun şekilde, olası kastla insan öldürme suçundan yargılanmalı, yargılama işlemlerinin sağlıklı şekilde yürütülebilmesi için şüphelilerin tutuklanmasına karar verilmelidir.
Etkin soruşturma yükümlülüğünün bir gereği olarak, soruşturma dosyanın tarafı olan aileler ve avukatları ile şeffaf bir şekilde yürütülmeli, ailelerin avukatları vasıtası ile keşif başta olmak üzere bütün soruşturma işlemlerine katılmaları sağlanmalıdır.
Gerçek sorumlular tespit edilip sorumluluklarına uygun şekilde cezalandırılması için, adalet mücadelesinde ailelerin yanında olduğumuzu bir kez daha belirtmek isteriz.
Sosyal cinayet düzeni son bulana, sosyal adalet tesis edilinceye kadar! Biliriz ki, hiçbir işin fıtratında ölüm yoktur.”
(Gerçek Gündem)