AKP’den ve vekillikten istifa eden Ahmet Eşref Fakıbaba, İYİ Parti lideri Meral Akşener konuşmasına başlamadan önce kürsüdeki yerini aldı.
TBMM Grup Toplantısı’nda konuşan Fakıbaba yaptığı açıklamada, “Öncelikle böylesine coşkulu, heyecanlı, davası, vatan millet sevdası olan sizlerle beraber olmaktan ve aranızda bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. 20 yıllık bir siyasetçi olarak samimiyetle söylüyorum. Siyasete ilk kez başlıyor gibi heyecanlı hissediyorum. Uzun yıllarını Anadolu’nun çeşitli yerlerinde hekimlik ve yöneticilik yaparak insanlığa hizmet için kendini adamış, siyaseti halka hizmet olarak gören bir kardeşiniz olarak bugün burada olmamın tek sebebi milletime duyduğum hizmet aşkıdır” dedi.
Fakıbaba açıklamasının devamında, “Bu aşkın sizlerin de yüreğinde olduğunu görmek beni mutlu etmiştir. Sansür yerine demokratik hak ve özgürlüklerin yaşandığı, gelirin belirli bir zümre yerine tüm milletimize adil bir şekilde dağıtıldığı, kişiye veya menfaatlere uygun uyarlanan değil, herkese eşit davranan, kimsenin kayırılmadığı hukuk ve adalet sisteminin olduğu, en önemlisi ayrışan bir toplum yerine kimsenin etnik kökenine ve inancına bakılmaksızın birlik içerisinde bir Türkiye hayal ediyorum” ifadelerini kullandı.
“YAPAMIYORSANIZ DİLİNİZLE DÜZELTİN”
“Şimdi artık bu hayalleri gerçekleştirmenin, her şeyi iyi, hatta çok iyi yapmanın zamanı gelmiştir” diyen Fakıbaba, “Bugün bana İYİ Parti’de siyasete devam etme fırsatı veren, Sayın Genel Başkanım Meral Akşener hanımefendiye şükranlarımı arz ediyorum. Hep birlikte ülkemizin hak ettiği refah seviyesini yakalayacağımıza can-ı gönülden inanıyorum. Bizim inancımız bize şunu söylüyor: Bir yerde yanlışlık eksiklik eğrilik kötülük varsa, önce elinizle düzeltin. Yapamıyorsanız dilinizle düzeltin. Bunu da yapamıyorsanız, hiç olmazsa kötülüğe taraf olmayın ve kalbinizle buğz edin. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Zaza, Müslüman, Sünni, Alevi ayırt etmeksizin, insan ve vatan sevgisiyle kurduğu bu eşsiz Cumhuriyet’te kardeşlik içerisinde yaşayacağımız, hak ve adaletin işleyeceği günler inanıyorum çok yakında gelecektir. Sayın Genel Başkanımızın liderliğinde, siz İYİ Partili yol arkadaşlarım ve milletimizle birlikte bunun gerçekleşeceğine inancım sonsuzdur” diye konuştu.
“BAŞARACAĞIZ, BAŞARACAĞIZ, BAŞARACAĞIZ”
Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
“Şimdiye kadar milletimize yapacağız deyip yapamadığımız hiçbir şey olmadı. Biz bundan beş yıl önce söz verdik, artık vakit bu sözü tutmanın vaktidir, artık vakit iktidar vaktidir. İYİ Parti iktidara hazır. Milletimizi hakettiği mutlu, güçlü bir Türkiye’ye ulaştıracağız. Başaracağız, başaracağız, başaracağız.
Ülkemizin yaşadığı kriz sarmalı derinleşiyor. Ceple boşalmaya devam ediyor. Yeni ekonomi modeli diye pazarladıkları ucube model yüzünden ülkemiz can çekişiyor. Bu akılsız ekonomi yönetimi her hafta yeni bir deneyi dayatıyor.
Merkez Bankası geçtiğimiz günlerde 150 baz puanlık indirimi gitti. Ancak faizlerin düşüşü sadece kağıt üzerinde kaldı. Şirketlerin hiçbiri Merkez Bankası’nın açıkladığı ticari krediye ulaşamıyor. Piyasanın bile itibar etmediği bir Merkez Bankası yok hükmündedir. Bay Kriz’in keyfi uğruna 85 milyonun geleceği ile oynanıyor. Faize karşıyım pozlarına bakmayın, bu dünyada faizcilerin en çok sevdiği kişi Recep Tayyip Erdoğan’dır.
“YILLAR ÖNCE BİR REKLAM FİLMİNDE, NE DİYORDU?”
Milletimiz enflasyon altında ezilirken bankaların ilk 8 ayda geçen yıla göre 5 kat daha yüksek kar açıklamasına bakınca kim faizci? Olan piyasalara, üreticilere, milletimize oluyor. Bu modelden kaynaklanan bedeli milletçe biz ödüyoruz. Yaşadığımız sıkıntıların sebebi bu iş bilmezliktir. Demokrasi olmazsa, güven kalmaz, Güven kalmazsa yatırım olmaz, yatırım olamazsa iş olmaz aş olmaz. Yıllar önce bir reklam filminde, ne diyordu? ‘İnsanların güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim.’ İşte bu iktidar, artık insanlarımızın, güvenini kaybetti. Milletimiz, Sayın Erdoğan’a güvendi, oy verdi. Ama bugün karşımızda, artık bir başkası var. Bugün artık karşımızda, “milletin adamı” diye ambalajlanan, Sayın Erdoğan yok. Bugün artık karşımızda, Türkiye’yi enflasyon canavarına kurban eden, yandaşların, lobilerin, faizcilerin adamı, Bay kriz var.
Ekonomik kriz almış başını gitmiş bu arkadaş hala açılış peşinde, toplumsal bir çöküşün ayak sesleri artık duyulur olmuş sayın Erdoğan hala hamasat peşinde.
“HERKES AYAĞINI DENK ALSIN”
Öğretmenlerimiz AK Parti’nin prangalarına takıldı. İl Milli Eğitim Müdürü’nün Diyarbakır’da öğretmenlerimize Erdoğan’ın mitingi için talimat verildiği ortaya çıktı. Şu utanmazlığa bakar mısınız? Sanki bir devlet görevlisi değil de AK Parti İl Başkanı. Bir devlet görevlisi, görevini yaparken devleti yöneten kişilere değil devlete bağlıdır. Kendisini göreve getiren siyasetçiye karşı kişisel minnet duygusuyla hareket edemez. Şahsi fikirlerini talimata çeviremez. Öğretmenlik mesleğinin onurunu zedeleyemez. Herkes ayağını denk alsın, bundan sonra gözümüz bu tip haksız uygulamaların üzerinde olacak.
İktidarın ısrarla itibarsızlaştırmaya çalıştığı başka bir meslek grubu da doktorlarımız. Daha önce “Giderlerse gitsinler” dedi, şimdi de gözlerini kalan doktorlara dikmiş ama biz doktorlarımızı geri getiriyoruz gördüğünüz gibi. Sayın Fakıbaba ve Sayın Çömez, gittikçe doktor sayısını arttırıyoruz. Sağlık Bakanlığı bir yönetmelik yayınladı. Bu yönetmelik açığı kapatmak için yapılacaktı. Hekimlerimiz son yıllarda özel muayenehanelerde çalışmayı tercih etmeye başladı. Bu da ciddi doktor açığına sebep olmaya başladı. Böyle saçmalık olabilir mi?
Her hafta yaptıkları abuk sabuk açıklamalarda siyasetin çivisini çıkardılar. Bu durumun yansımalarına Sayın Erdoğan’ın son haftalardaki nefret dolu hezeyan ataklarına da şahit oluyoruz. Hadi biz her haftanın olağan şüphelisiyiz de, çiftçiler, kadınlar, gençler derken geçen haftanın talihli nefret objesi de Kürtler oldu. Tuttu, bu ülkenin eşit ve şerefli vatandaşları olan Kürtleri PKK’lı ilan etti.
MAHİR ÜNAL’A SERT SÖZLER
AK Parti’nin bir Grup Başkanvekili’nin ibretlik sözlerinde gördük. Bu arkadaşın her cümlesi ayrı bir patolojik vaka olan açıklamasını gördük. Rezalete bakar mısın? Bu sözde entelektüelin hezeyan dolu tespitlerine bakar mısınız? İşte size keşke ‘Yunan kazansaydı’ diyen ucube bir zihniyetin ortaya çıkışı. Biz ezelden beri Türkçe konuşuyoruz muhterem, yani Cumhuriyet ile birlikte bizim dilimiz değişmedi. Sadece alfabemiz değişti, kültürümüzün gelişimindeki en önemli adımlardan biri oldu. Bir vekile anlatmak zorunda kaldığım için utanç duyuyorum. Bu düpedüz patolojik bir Cumhuriyet düşmanlığına kılıf uydurmaktır. Türkçe düşünemiyor musun? O senin kapasite problemin. En küçük bir düşünme yetisine sahip oldunuz da Türkçe mi size engel oldu. Yuh olsun, yazıklar olsun. 20 yıl boyunca yapamadıklarını gider ayak yapmak için çabalıyorlar. Atatürk düşmanı, Türkçe düşmanı, gari milli bir düşüncede olduklarını da çok iyi biliyoruz.”