Bir süre önce Avusturya’da anıt bir mezar bulundu. Bu mezar hakkında yapılan incelemeler sonucu bebek mezarı olduğu ve çok iyi korunduğu aktarıldı. Mumyalama yöntemiyle saklanan bebek mezarının gizemi sanal otopsi yöntemiyle çözüme kavuşması adına çalışmalar başlatıldı. Yapılan sanal otopsi ve testler sonrası bebek mumyasının 1625-1626 yıllarında yaşadığı düşünülüyor. Araştırmalar sonrası bu anıt mezarın Avusturyalı bir kontun oğlu olan Reichard Wilhelm’a ait olduğu tahmin ediliyor.
SANAL OTOPSİ YAPILDI
Almanya’daki Münih-Bogenhausen Akademik Kliniği’nden araştırmacılar, anıt mezarın gömme koşulları, mumyalanması ve dokusundaki detayların yanında bir de yaşamı ve ölümü hakkında daha fazlasına ulaşmak için sanal otopsi yöntemine başvurdu.
Independent tarafında yer alan bir rapora göre Münih-Bogenhausen Akademik Kliniği’nden Dr.Andreas Nerlich liderliğindeki araştırma ekibi, sanal otopsinin yanında bir de radyokarbon testi de yaptı. Bu test bebek mumyasının kaç yaşında olduğunu öğrenmek için yapıldı. Öte yandan aile kayıtları ve diğer materyallerin incelendiği ve kısa hayatının neye benzediğini bulmaya çalıştıkları aktarıldı.
Sanal otopsi yani bir diğer adıyla virtopsi, ileri teknoloji ürünü görüntüleme cihazlarının yardımıyla yapılan ve adından da anlaşılacağı üzere bir nevi sanal olarak gerçekleştirilen otopsi yöntemi olarak tanımlanıyor. Virtopsi, daha az zaman alması, daha iyi teşhis koymaya yardımcı olması ve dini inançlara yönelik (normal otopsi) kaygıları en aza indirmesi nedeniyle tüm vücudun geniş ve sistemik olarak incelenmesi için standart otopsilere alternatif olarak görülüyor.
Sanal otopsi, ilk kez 2000’lerin başında Amerika Birleşik Devletleri’nde denendi.
BEBEK ÖLDÜĞÜNDE 12 İLA 18 AYLIK ARASINDAYDI
Sanal otopside iki farklı yöntem bulunuyor, söz konusu gizemli bebek mezarında da söz konusu yöntemler tercih edildi. İlki, kemik yapısının incelenmesi, bir diğeri de yumuşak dokuların tespitinde tercih ediliyor. Bu yöntem kadavra açılmadan incelemelerin yapılmasını sağlarken, yüzyıllar önce mumyalanmış cesetler hakkında bilgi almayı da sağlıyor.
Dr. Nerlich’in ekibi, mumyanın dişlerini inceledi ve kemiklerinin uzunluklarını ölçtü. Sonuçlar ise çocuğun öldüğünde 12 ila 18 aylık olduğunu gözler önüne serdi. Vücudun anatomisine bakıldığında ise çocuğun erkek olduğu, koyu renk saçlara sahip olduğu ve yaşına göre fazla kilolu olduğu görüldü. Bu da ebeveynlerinin onu iyi besleyebildiğini kanıtlıyordu.
Öte yandan araştırmacılar BT taraması yoluyla yaptıkları sanal otopside kaburgalarının, genellikle şiddetli raşitizm veya iskorbüt hastalığında görülen kaburga deformiteleri olduğunu fark ettiler. Bu durum ise ilginç bir şekilde bebeğin kilo almaya yetecek kadar yiyecek almasına rağmen, yetersiz beslendiğini gösteriyor.
BEYAZ TENLİ KALMASI İÇİN GÜNEŞTEN SAKINMIŞ OLABİLİRLER
Science Alert tarafından yayımlanan haberde ise bulunan gizemli mezarın trajik bir ölümün sonucu olduğu belirtildi. Yayımlanan haberde bebeğin soylu bir aileden gelmesi ve muhtemelen o dönemlerde aristokrat bir ten rengi olarak görülen ‘açık-beyaz tenli’ kalması için güneşe çıkartılmadığını ve bu sebeple küçük yaşta D vitamini başta olmak üzere diğer gerekli vitaminleri yeterli oranda alamadığı için hayatını kaybettiği aktarıldı.
Dr. Nerlich konu hakkında şu açıklamayı yaptı: ”Yüksek oranda vitamin eksikliği ile beraber obezitenin kombinasyonu, yalnızca genel olarak ‘iyi’ bir beslenme durumu ve neredeyse tamamen güneş ışığına maruz kalmama ile açıklanabilir.”
Yine de bunlar birer tahmin olarak kalıyor. Bebeğin süt tüketemediği için mi hayatını kaybettiği yoksa D vitamini eksikliğine bağlı olarak gelişen hastalıktan mı hayatını kaybettiği henüz belli değil. Yine de gelinen noktada araştırmacılar önemli sonuçlara ulaştıklarını düşünüyor.