Çatısı altındaki 30 federasyon ve 300’den fazla dernek üzerinden 50 bini aşkın şirket ile Türkiye’nin gönüllülük esasıyla bir araya gelmiş en büyük bağımsız iş dünyası örgütü TÜRKONFED tarafından düzenlenen ve Çukurova Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu’nun (ÇUKUROVASİFED) desteği, Adana Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (ADSİAD) ev sahipliğinde dün başlayan 24. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi, bugün devam ediyor.
’24. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi’nde konuşan TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, “Bugün küresel ekonomi beklenenden daha keskin ve tabana yayılmış bir yavaşlama yaşıyor. Enflasyon birkaç 10 yılda görülenden daha yüksek. Kalıcılaşan yoksulluk, sıkılaşan mali koşullar, Rusya, Ukrayna Savaşı ve salgının devam eden etkileri genel ekonomik görünüm üzerinde ağır bir baskı oluşturuyor. İnsani krizler, göç, iklim krizi gibi gerçekler kasvetli havayı daha da yoğunlaştırıyor. Belirsizlik büyüyor. Ülkemiz bu belirsizlik ortamında bir yandan yapısal sorunlarıyla yüzleşirken bir yandan enflasyon, faiz, kurs sarmalı içerisinde cari açıktan, bütçe açığına çok bilinmeyeni bir denklemi çözmeye çalışıyor” dedi.
“HER 3 İŞ İNSANINDAN 2’Sİ İŞÇİ ÇIKARTMAYI DÜŞÜNÜYOR”
Sönmez, ” İş dünyasının yüzde 80’i enflasyonu öncelikli sorun olarak görürken, yüzde 90’ı finansmana erişimde sorun yaşadığını, yüzde 77 kadarı da karar verici ve düzenleyici kurumlar tarafından açıklanan regülasyonları kafa karışıklığı yarattığını ifade ediyor. Girdi maliyetleri özellikle de bildiğiniz gibi enerji maliyetleri durmadan artıyor. Avrupa’daki resesyon ve iç pazardaki durgunluktan endişe eden her 3 iş insanından 2’si işçi çıkartmayı düşünüyor” ifadelerini kullandı.
“TERSİNE BEYİN GÖÇÜNE İKNA ETMEK ZORUNDAYIZ”
“İnsan, çevre odaklı, yeşil ve dijital bir geleceğin inşası için gereken bilgi, beceri ve etkinliğe erişebilmemizin ön koşulu ancak ve ancak yeni ve kapsamlı bir eğitim reformudur” diyen Sönmez, “Altını çizerek söylemek istiyorum. Bizim doğalgazımız yok. Petrolümüz yok. Bizim tek bir kıymetimiz var, 85 milyon insanımız. Bu insanların umutla, gayretle, arzu ile çalışacakları koşulları yaratmak, gençlerimizi tersine beyin göçüne ikna etmek zorundayız. Bunun için, ekonomik refahı, demokratik koşullarda düşünüp üretecekleri bir ortamı yaratmamız gerekiyor. Unutmayalım, ifade hürriyeti inovasyon kültürünün inşası için vazgeçilmez. Tek hayat tarzına, tek fikre, tek modele dayalı bir toplumsal anlayış üzerinden memleketimizin geleceğini inşa edemeyiz. Çeşitliliği ve çoğulculuğu korumalı farklılıklar arasında yeni iletişim yolları açmalıyız” diye belirtti.
“NEDEN KADERE RAZI OLALIM”
Sönmez, “Bolluğun, bereketin fışkırdığı, çalışkan ve eğitimli insan gücünün sıfırdan devasa işletmeler ortaya çıkardığı bu coğrafyada neden kadere razı olalım. İnanıyorum ki içinden geçtiğimiz teknolojik sıçrama döneminin sunduğu fırsatları değerlendirerek, yıllardır dile getirdiğimiz katma değerli üretim ve yüksek katma değerli ihracat eşiğini aşabiliriz. Yüksek teknoloji kullanımı sayesinde KOBİ’lerimizin ve ülkemizin verimliliğini arttırabiliriz. Karadeniz’de bugüne dek hep petrol aradı. Burası neden bir rüzgar enerji üssü olmasın? Biz bunların hepsini başarabiliriz. Bu yılı yüzde 5 ve üzerinde Büyüme rakamıyla kapatacak olsak da 2023 ve sonrasında da sürdürülebilir büyüme için bu oranı kalıcı hale getirmemiz çok önemli” dedi.
“ENFLASYON ÜCRET SARMALARINA DA GİRMİŞ GÖRÜNÜYORUZ”
“Enflasyon kur ve faiz ekonomide dikkatle takip edilmesi gereken alanların başında geliyor” diyen Sönmez, “Bununla birlikte enflasyon ücret sarmalına da girmiş görünüyoruz. Asgari ücret konusunun bireylerin onurlu yaşam hakkı bağlamında ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Çalışanlarımızın enflasyona ezdirilmemesini her platformda dile getirdik. Ancak enflasyon sorununu çözmeden yapılacak asgari ücret zammı çalışanların refah ve alım gücünü arttırmayacaktır. Bununla birlikte TÜRKONFED olarak bölgesel asgari ücret uygulamasını son derece önemli görüyoruz” ifadelerini kullandı.
“EKONOMİK OLARAK DAHA DİKKATLİ OLMAMIZ GEREKEN BİR DÖNEME GİRİYORUZ”
“Önümüzde bir de seçim gündemi var” diyen Sönmez, “Seçim ekonomisiyle gelişmemiz, para politikası uygulamalarının kısa vadede siyasi ve politik avantajları olabilir. Ancak orta ve uzun vadede ekonomik ve toplumsal hayatta dezavantaj yaratacağını düşünüyorum. Daha dikkatli olmamız gereken bir döneme giriyoruz. Ekonomi bilimi çerçevesinde adım atmanın önemini bir kez daha vurgulamak isterim” diye konuştu.