İstanbul Tabip Odası, basamak sağlık hizmetlerinde yaşanan sorunları dile getirmek ve Sağlık Bakanlığı’nı mevcut tablonun iyileştirilmesi konusunda sorumlu davranmaya davet etmek için bugün basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, İTO Başkanı Nergis Erdoğan ile Yönetim Kurulu üyeleri Saffet Ercan, Esin Tuncay, İTO Aile Hekimliği Komisyonu üyesi Olcay Bengi Bozkurt, İTO Aile Hekimliği Komisyonu üyesi Turan Karakaş katıldı.
İstanbul Tabip Odası adına basın açıklamasını Olcay Bengi Bozkurt okudu. Basın açıklamasında şunlar kaydedildi:
“BAĞIRSAK VE RAHİM KANSERİ TARAMA TESTLERİ YOK”
Hastalıkları, örneğin kanser hastalığını tedavi etmek elbette önemlidir. Ancak daha önemlisi, insanlar kanser olmadan veya kanser ileri evrelere ulaşmadan yakalamaktır ve bu, birinci basamak sağlık hizmetlerinin görev ve sorumluluğu altındadır. Bu hem o hastaların sağlığı hem de sağlığın ekonomi-politiği açısından çok daha doğru ve çağdaş bir sağlık politikası yaklaşımıdır. Ancak bugün en yaygın olan ve taramalarla en erken evrede yakalanabilen barsak kanseri ve rahim kanseri kitleri birinci basamakta bulunmamaktadır.
“DOĞUM KONTROLÜ MALZEMELERİ YOK”
Hacettepe Üniversitesi Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması verilerine göre vatandaşlar, kullanılan doğum kontrolü malzemelerinin yarıdan çoğunu kamu sağlık kuruluşlarından ve özellikle de aile sağlığı merkezlerinden temin ediyorlar. Oysa pandemiden bu yana geçen 3 yılda aile sağlığı merkezlerine bu malzemeler verilmemektedir. Bu durum, insanların alım gücünün bunca düştüğü bir dönemde her zaman olduğundan daha yakıcı bir sağlık sorununa yol açmaktadır.
“AŞILAR YOK”
Koruyucu sağlık hizmetinin en önemli yanlarından birisi olan bağışıklama hizmetlerinde, yani aşılamada da ciddi aksamalar yaşanmaktadır. Ulusal aşı takvimine HPV ve Rota virüs aşılarının eklenmesi gerekirken halen verem, çocuk felci, hepatit B, tetanos gibi temel bebek ve çocuk aşılamaları dahi aksamaktadır. Geçen yılın sonunda başlayan bu soruna ne yazık ki henüz çözüm üretilememiştir.
Koruyucu sağlık hizmeti bir yan, hastaların tedavisinin önünde de engeller bulunmaktadır. Enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde yaygın kullanılan antibiyotikler, özellikle amoksisilin içeren şuruplar başta olmak üzere onlarca kalem ilaca erişilememektedir. Bunun dışında, ilaç fiyatlarına yapılan son zamlarla ateş düşürücü şurupların fiyatının bile 85 lirayı bulması, halkın eczanelerde mevcut ilaçlara da ulaşımını engellemektedir. Yüz yıl önce kuduz aşısı da dâhil birçok aşıyı kendisi üreten Türkiye, bugün bunları yaşamaya mahkum değildir. Sosyal Sigortalar Kurumu’nun ilaç fabrikalarını kapatanlar, bugün halkımızın amoksisilin içeren şuruplar gibi en temel ilaçlara bile erişimde yaşadığı sıkıntı karşısında en hafif ifadeyle mahcubiyet duymuyorlar mı?
Son bir haftadır, İstanbul’da bazı ilçelerde kızamık vakaları görülmeye başladığına dair sahadan bize bilgiler gelmektedir. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’ndan bir an önce kamuoyunu aydınlatıcı bir açıklama bekliyoruz. Yaşanan sorunlar, bu sorunları kamusal sorumluluk gereği kamuoyuna duyuran ve çözüm için yetkilileri uyaran sivil toplum örgütü yöneticilerine soruşturma açarak, sorunu görünmez kılarak çözülmez. Sağlık Bakanlığı’nı, ‘Health Türkiye’ reklam sloganlarıyla özel sağlık sermayesi için sağlık turizmi peşinde koşmak yerine, daha gerçekçi olmaya ve mevcut tablonun iyileştirilmesi konusunda sorumlu davranmaya davet ediyoruz.”