Karaciğer, zararlı maddelerin kandan süzülmesi gibi vücutta önemli görevleri yerine getiren bir organ. Ancak dikkat edilmediğinde yağlanarak eski etkisini sürdüremeyebilir. Karaciğer hücrelerinde çeşitli nedenlerden dolayı fazla yağ birikmesinin karaciğer yağlanmasına neden olan bir sağlık problemi olduğuna dikkat çeken uzmanlar, “Karaciğer yağlanması nadir de olsa siroza kadar ilerleyen ciddi bir tabloya yol açabilir” uyarısında bulundular.
Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Erdem Koçak ile karaciğer yağlanmasına ilişkin merak edilenleri konuştuk. Prof. Koçak karaciğerin, yaklaşık 1.5 kg ağırlığında, 14-15 cm büyüklüğünde, karnımızın sağ tarafında, göğüs kafesimizin hemen altında yer alan, vücudumuzun en büyük organı olduğunu anımsatarak “Karaciğer vücudumuzdaki en önemli ve fonksiyonel organlardan biri olup başlıca görevleri: vücutta protein ve kan pıhtılaşma faktörlerini üretmek, trigliserit (kan yağı) ve kolesterol üretimi, glikojen sentezi, safra üretimi ve bağırsaklarda üretilen toksik maddeleri temizlemektir” dedi.
ALTTA YATAN NEDENLER
Normal sağlıklı bir insanın karaciğerinde çok az miktar yağın olduğunu, bu miktarın normal kabul edilen sınırın üstüne çıktığında karaciğerde yağ birikiminin olmaya başladığını ve bunun bir sağlık problemi olduğunu anlatan Koçak, “Karaciğerde altta yatan birçok nedene bağlı olarak yağ yapımının artması sonucu karaciğer yağlanması tablosu ortaya çıkmaktadır. Bu tablo basit bir karaciğer yağlanmasından ciddi siroza ilerleyen klinik bir duruma kadar ilerleyebilir” diye konuştu. Karaciğer yağlanmasına yaklaşımda hastaları 2 ana başlık altında sınıflayıp buna göre tanı ve tedavi yöntemlerini belirlediklerini kaydeden Koçak, bunları “alkol ile ilişkili karaciğer yağlanması” ve “alkol dışı karaciğer yağlanması” olarak ayırdı. Koçak, “Örneğin fazla miktarda alkol tüketimi alkole bağlı karaciğer yağlanmasına neden olmaktadır. Çok az miktar alkol tüketen veya hiç alkol tüketmeyen bir kişide ortaya çıkan karaciğer yağlanmasının ise birçok nedeni olabilir. Obezite, şeker hastalığı ve insülin direnci, kan kolesterol ve kan trigliserit düzeylerinin yüksek olması en çok bilinen sebepler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunların dışında gebelik, bazı durumlarda gelişen hızlı kilo kayıpları, hepatit C gibi bazı virüsler, bazı ilaçlar ve bazı toksinler de karaciğer yağlanmasına neden olabilir” değerlendirmesini yaptı.
‘SİNSİCE İLERLER’
Birçok hastada karaciğer yağlanmasının herhangi bir şikâyete yol açmadan yıllarca devam ettiğini anımsatan Koçak, özetle şunları kaydetti: “Bazı hastalar ise kronik yorgunluk, karın sağ üst tarafında olan ağrı ve rahatsızlık hissi ile doktora başvurabilirler. Günlük pratikte birçok hastada karaciğer yağlanması, tarama amaçlı veya başka bir nedenle yapılan görüntüleme yöntemlerinde ve yapılan kan tetkiklerinde karaciğer testlerinde görülen bozukluklar ile tespit edilmektedir. Yaşam tarzı değişikliği en önemli tedavi yöntemidir.”
NASIL BESLENMELİYİZ
Meyve, sebze, baklagiller ve tam tahıl içeren gıda tüketimini öncelik verilmelidir. Tatlılar, pirinç, beyaz ekmek ve rafine edilmiş tahıl ürünleri mümkün olduğunca tüketilmemelidir. Rafine edilmiş tahıllar; lifli ve besleyici kısmı alınmış ürünlerdir. Rafine edilmiş karbonhidratlar boş kalori sağlayan lif, vitamin ve mineralden yoksun gıdalardır. Bunlar hızlı bir şekilde sindirilir ve glisemik indeksleri oldukça yüksektir. Yemek sonrası kan şekeri ve insülin seviyelerinde ani ve hızlı yükselmeye yol açarak karaciğer yağlanmasına sebep olurlar. Kırmızı et ve diğer birçok hayvansal üründe bulunan doymuş yağ tüketimi sınırlanmalıdır. İşlenmiş atıştırmalık gıdalarda bulunan trans yağlardan mutlak surette kaçınılmalıdır. Sadece yaşam tarzı değişikliği ile ideal kilosuna kavuşan ve diyet uyumu gösteren hastaların büyük çoğunluğunda karaciğer yağlanması tedavi edilebilmektedir. Yine düzenli egzersiz yapmanın karaciğer yağlanmasının tedavisinde önemi oldukça büyüktür.