Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Seçim Beyannamesi ve Milletvekili Aday Tanıtım Toplantısı’nda konuşuyor. Toplantı öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan, “14 Mayıs’ta sandıkları patlatacak, yeni dönemin müjdelerini vereceğiz” dedi.
Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
GURUR DUYUYORUM
Sevginiz, coşkunuz ülkemize ve milletimize hizmet için çarpan kalpleriniz, düşmana korku salan Aslan yürekleriniz için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Bugün bu salonda Sultan Alpaslan’ın Malazgirt’teki vakur duruşundan, Fatih’in İstanbul’u alarak çağ açıp çağ kapatan fethinden, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimizin heyecanından, rahmetli Özal’ın Türkiye’ye çağ atlatma sözünden rahmetli Türkeş’in Türk milletinin ayakta kalması için verdiği mücadeleden…
Kardeşlerim AK Parti’nin 21 yıldır gerçekleştirdiği demokrasi ve kalkınma atılımlarından ilhamını bu topraklara bu millete dair hayırlı olan ne varsa ondan alan siz dava ve yol arkadaşlarımla birlikte olmaktan gurur duyuyorum. Yine bir 14 Mayıs arifesinde 1950’deki inanç ve iradeyle bir kez daha “Yeter söz milletin demek” Bizim yeter dememiz Bay Bay Kemal’in “yeter” demesine benzemez.
TÜRKİYE YÜZYILI’NIN KAPISINI ARALAMAK İÇİN BURADAYIZ
Darbeciler süngüleriyle bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Küresel emperyalistlerin içerdeki ve dışardaki tetikçilerin hoyratlıkları bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Hamd olsun milletimiz her seferinde iradesine sahip çıktı yönünü aydınlık geleceğine çevirdi. AK Parti son 21 yıldaki temsilcisi olarak milletimizle gönül gönüle tarihi demokrasi ve kalkınma mücadelesi gösteriyor. 2002 seçimlerine ne dedik o zaman, “Tek başına iş başına” Milletimiz bizi tek başımıza iktidara getirdi. 2007 seçimlerine “durmak yok yola devam” diyerek gittik.
TÜRKİYE YÜZYILI
2015 seçimlerine, “Sen ben yok, Türkiye var” diyerek gittik. Türkiye’yi yanımızda bulduk. 2018 seçimlerine “vakit Türkiye vakti” diyerek gittik. Bugün de Türkiye Yüzyılı için “doğru adımlar” diyerek bir kez daha milletimizin huzurundayız.
Türkiye Yüzyılı’nın kapısını aralamak için buradayız. AK Parti’nin 14 Mayıs’ta milletimizin huzuruna çıkacak kadrosu olarak ahdimizi yenilemek için bir aradayız. İzmir bu defa ben inanıyorum ki sandıklardan bir başka çıkacak.
KALBİ BİZİMLE ATAN HER KARDEŞİMİZ BU ÜLKENİN BİR PARÇASIDIR
Bu yürüyüşün gücünü son 21 yılda ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetlerden alıyoruz. Türkiye Yüzyılı sadece bizim eğil İslam aleminden Türk dünyasına tüm dostlarımızın tüm insanlığın vizyonudur. Şu anda 14 Mayıs’ı siz zannediyor musunuz sadece Türkiye takip ediyor. Tüm İslam dünyası 14 Mayıs’ı takip ediyor. Ve İslam dünyasının bu heyecanını bu kadro aynen paylaşacak. Kalbi bizimle atan her kardeşimiz bu ülkenin bir parçasıdır.
Eğer şu ramazanda bakıyorsunuz İslam dünyasından bir ülke 200 ton hurma gönderiyor. Deprem bölgesine. Niçin oradaki depremzede kardeşlerimiz iftarlarını hurma açsın diye. Bir bakıyorsunuz diğeri 100 ton gönderiyor. Bu bir yaklaşımın ifadesidir. Bu “depremzede kardeşlerimizi yalnız bırakamayız” demektir. Hem maddi hem akdi yanımızda yer aldırlar. İşte Türkiye de bu kardeşleriyle beraber bu yolda yürüdü.
ALTYAPIMIZA GÜVENİYORUZ
Yaşadığımız her saldırı her felaket her acı birliğimizi daha çok sıkılaştırmamız, kardeşliğimizi daha da güçlendirmemiz gerektiğini gösteriyor. Biz altyapımıza güvenliğimiz her şeyimizle ayaklarımızın üzerinde duracağız. Ancak bunun ardından bize uzatılan elleri tutabiliriz. Çünkü canımızla kanımızla, alın terimizle kendimize vatan yaptığımı bu coğrafya bugün de dünyanın göz diktiği bir yerdir. Bu coğrafyanın bedeli güçlü olmak, güçlü kalmaktır.
Yaşadığımız her sınama gibi deprem afetleri karşısında da aynı yaklaşımla hareket ediyoruz. Ülkemizin bir köşesindeki insanlarımız evleri başlarına yıkılmışken diğer başka insanımız hayatında hiçbir şey olmamış gibi sürdüremez. Deprem haberinin ardından her şehrimiz her insanımız mağdurların imdadına koşmak için seferber oldu. Devletimiz de şartların zorluğunu kısa sürede aşarak tüm gücü, kurumları, imkanlarıyla deprem bölgesinde vaziyet aldı. Bu tablo devletin milleti için var olduğu gerçeğini her insanımız kalbinde yeniden işledi.
AK Parti olarak karşılaştığımız her meseleyi önce insan bakışıyla değerlendiriyor, hareket tarzımızı ona göre yapıyoruz. AK Parti’yi farklı kılan da bu vasıflarıdır. Partimiz kuruluşu, üye sayısı iktidar süresi, icraatı gibi bu tür unsurlarla dünyanın en büyük sivil teşkilleri arasında yer alıyor. Dünya sürekli yeni meydan okumalarla kendine yön ararken Türkiye AK Parti’nin kurumsal tecrübesi ve bizim siyasi liderliğimiz sayesinde herkesten bir adım öne geçme şansını yakalamıştır.
Her şeyden önce AK Parti klasik manada bir parti olmasının ötesinde, hayal sahibi, vizyon sahibi, vicdan sahibi bir harekettir. Partimiz bu vasfıyla milletimizin son 2 asırdır en önemli arayışında en önemli toplanma yeridir. Şu an yaklaşık 12 milyon üyeye sahip başka bir parti ülkede yok.
Biz asıl devrimi zihinlerde yaptık, zihniyetlerde yaptık. Geçmişte bu ülkeye “karışamazsın” denilen ne varsa, hepsinde de değiştirici rol oynayabileceğimizi gösterdik. Güney sınırlarımızdan Doğu Akdeniz’e, Karadeniz’den Kafkasya’ya her yerde bunun örnekleri var. Geçmişte bu millete “yapamazsın” denilen ne varsa, hepsinin de olabileceğini gösterdik.
‘TEŞEBBÜS EDİLEMEZ’ DENİLENLERİ GERÇEKLEŞTİRDİK
Savunma sanayinden ulaşım ve enerji altyapısına, yerli otomobilimize, uçağımıza kadar her alanda bunun sayısız örnekleri var. İşte dün, üzerinde konuşlanacak KIZILELMASI ve Bayraktar TB-3’üyle, kendi sınıfındaki dünyanın ilk insansız hava araçlarıyla donatılmış savaş gemisini hizmete aldık. Geçmişte bu coğrafyada “teşebbüs edilemez” denilen ne varsa, hepsinin de gerçekleşebileceğini gösterdik.
Darbecilerin hüsrana uğratılmasından Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasına ve sınır ötesi harekâtlara kadar her konuda bunun örnekleri var. Büyük ve güçlü Türkiye’ye doğru giden her adımı, zihinlerde örülmüş duvarları yıkarak, kalplere salınan korkuları yenerek, ayaklara vurulan prangaları kırarak attık.
Geldiğimiz noktada, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik esaret çukuruna yeniden yuvarlanmamak için güçlü olmaktan, güçlü kalmaktan, gücünü artırmaktan başka çaresi yoktur. Üstelik buna sadece bizim değil, güvenlik ve tabiat tehditleri sebebiyle giderek dengesizleşen dünyanın da ihtiyacı var.
‘DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR’ İTİRAZIMIZA DESTEK ARTIYOR
Bu sebeple, “Dünya 5’ten büyüktür” itirazımıza her geçen yıl daha fazla destek bulabiliyoruz. Bu sebeple, Rusya-Ukrayna savaşında her iki tarafla da görüşebiliyor, tahıl koridoru ve esir değişimi gibi somut ilerlemeler sağlayabiliyor, barış ihtimalini masada tutabiliyoruz. Bu sebeple, Libya’dan Karabağ’a pek çok yerde, tüm dünyanın seyrettiği haksızlıkların düzeltilmesi için fiilen sahaya inip netice alabiliyoruz. Bu sebeple, Balkanlarda barışın sürmesinin ve uzlaşma yollarının açık tutulmasının garantisi haline gelebiliyoruz. Bu sebeple, herkesin sırtını döndüğü mazlumlara kol kanat gerebiliyor, himaye edebiliyoruz. Bu sebeple Türk Devletleri Teşkilatı gibi stratejik adımlar atabiliyor, İslam Âlemiyle işbirliğimizi kimseden icazet almadan güçlendirebiliyoruz.
Bu sebeple, Batı Dünyasıyla ilişkilerimizde teslimiyetçi değil, hakkımızı, hukukumuzu savunan dik bir duruş sergileyebiliyoruz.
Sömürge ve zulüm üzerinde kurduğu güvenlik ve refah düzenini korumak için, diğer toplumları asırlardır etnik ve inanç fay hatları üzerinden kontrol eden Batı, artık kendi derdine düşmüş durumda… Ekonomik olarak yükselen ama siyasi rotası olmayan güçlerin hiçbiri, Türkiye’nin üstlendiği adalet, hakkaniyet ve vicdan üzerine kurulu misyonunu ikame edemiyor, edemez. Emperyalizmin terör örgütleri üzerinden yürüttüğü vekâlet savaşlarının da sonu yaklaşıyor.
AK PARTİ’NİN DAVASI
Eğer Türkiye’nin ve 21 yıldır onun yönetiminde olan AK Parti’nin bir davası, bir vizyonu olmasaydı, tüm bunları konuşabilir miydik? Birileri gibi, “Ne işimiz var Karabağ’da, Libya’da, Suriye’de, Balkanlar’da, Akdeniz’de, Afrika’da” deseydik… Birileri gibi “Bu kadar yolu, barajı, elektriği, suyu, aracı, konutu ne yapacaksanız, toprağa mı gömeceksiniz” deseydik… Birileri gibi, herkese duymak istediğini söylesek ama vesayetin, darbecilerin, terör örgütlerinin koltuğunun altından kalkmasaydık… Kısacası karşımızdakiler gibi olsaydık, burada milletimizin huzuruna alnımız ak, başımız dik bir şekilde çıkabilir miydik? İnşallah, önümüzdeki dönemde ülkemizi ve milletimizi dünyada hak ettiği yere getireceğiz. Böylece, coğrafyamızın ve medeniyetimizin iki asırlık hüznünü asırlar boyunca sürecek sevince dönüştürme şerefine de nail olacağız.
AK PARTİ DÜNÜN VE BUGÜNÜN DEĞİL, YARININ DA PARTİSİ
Görüldüğü gibi, tarihin seyri bize, AK Parti’nin sadece dünün ve bugünün değil, yarının da partisi olduğuna işaret ediyor. Hep söylediğimiz gibi “Kökü mazide olan ati” olan AK Parti’nin gelecek tasavvuru, geçmişindeki eser ve hizmetlerin üzerine kuruludur. Hatırlarsanız, partimizi kurarken “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dediğimizde, birileri bize istihzayla bakmıştı.
Yine hatırlarsanız, bundan 12 yıl önce 2023 hedeflerimizi açıkladığımızda, birileri yine bize dudak bükmüştü. Bizim 2023 hedefleriyle, 12 yıl sonrasına kadar uzanan program ve proje yapabilmemizi akılları almayanlar, 2053 ve 2071 vizyonlarımızı duyunca, tümden zıvanadan çıkmıştı. Ülkemizi doğrudan işgal hareketi olarak gördüğümüz 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, yönetim sistemimizi değiştirecek tarihi bir reformu hayata geçirdiğimizde de aynı tepkiyle karşılaştık.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini yerden yere vuranlar, bugün aynı sistemi, ruhuna uygun olmayan at pazarlıklarıyla, tepe tepe kullanmanın hesaplarını yapıyor. Çünkü bunların ülkenin ve milletin hayrını gözetmek gibi bir dertleri yok. Tek gayeleri, tıpkı eski Türkiye devrinde olduğu gibi, milletin derdini ve beklentisini istismar ederek bir avuç muhterise ikbal devşirmektir. Bunların siyaset derinliği, bırakınız çeyrek asırlık, yarım asırlık vizyonu, ertesi günlerini bile göremeyecek kadar sığdır.
CUMHUR İTTİFAKI BİR İLKE VE MENFURE İTTİFAKIDIR
Biz 2023 hedeflerimizle milletimize ilan ettiğimiz projelerin çoğunu hayata geçirdiğimiz gibi, şimdi daha geniş ufuklara, daha büyük vizyonlara doğru yelken açıyoruz. İşte bunun için “AK Parti geleceğin partisidir” diyoruz. İşte bunun için “Cumhur İttifakı bir ilkeler ve mefkûreler ittifakıdır” diyoruz.
Hiçbir ayrım olmaksızın, milletimizin her bir ferdinin bu aydınlık gelecekte yeri vardır. Çünkü AK Parti, herhangi bir sınıfın, hele hele yıllarca kendini seçkin bir yerde görerek milleti aşağılayan kerameti kendinden menkul zümrelerin değil, 85 milyonun tamamının hayallerinin ortak paydasıdır.
Bugüne kadar hangi partiye oy verirse versin, her bir vatandaşımızı AK Parti’nin tabii bir mensubu sayıyoruz. Sadece bugüne kadar kendisini henüz partimizin ve ittifakımızın saflarına katamadığımız, kazanamadığımız için hayıflanıyoruz. Etnik, dini, kültürel kimlik siyasetiyle ülkemizi eski günlerine döndürmenin, milletimizin bünyesindeki fay hatlarını tetiklemenin peşinde koşanlar, bu birlik, beraberlik, kardeşlik siyasetini asla anlamadı, anlayamayacak.
Biz, bu milleti, içindeki tüm renkleriyle birlikte kucaklamayı, farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak görmeyi, temel hak ve özgürlükleri lütuf değil asli müktesep olarak kabul etmeyi sürdüreceğiz. Tarihi tecrübemize ve irfan geleneğimize uygun şekilde, “insanları yaratılışta eş, dinde kardeş” görme yaklaşımıyla, vatan topraklarının her karışına hizmet vermeye devam edeceğiz. Siyasete başladığımız günden beri vesayet odaklarıyla çarpışa çarpışa yürüdüğümüz bu yoldan, milim sapmadan hep daha ileriye gitmenin mücadelesini vereceğiz.
AK Parti’nin Türkiye’de, milli iradenin üstünlüğü ilkesini gerçek manada hayata geçirmiş ve daha önemlisi, azimle bunu sürdürmüş parti olduğunu kimse inkâr edemez. Umudunu millet dışı her odağa, her güce, içeride ve dışarıda yaşanan her arızi gelişmeye bağlayanların da, milli iradenin tercihlerine saygı duyacağı günleri göreceğimize inanıyorum. Türkiye’nin istiklaline ve istikbaline ancak, siyaset kurumu bu dönüşümü tümüyle gerçekleştirdiğinde güvenle bakabiliriz.
Aksi takdirde; İktidarı vesayet güçlerinde arayan faşist zihniyet bitmez. Darbecilerin karşısına dikilmek yerine onlara alkış tutan demokrasi düşmanları bitmez. Bay Bay Kemal niçin HDP’nin Genel Merkezi’ne gitmek yerine Parlamento’da görüşme yaptı. Terör örgütlerinin temsilcileriyle kapalı kapılar ardında pazarlık yapan muhterisler bitmez. Devletin güvenlik güçlerinin canları pahasına yakalayıp, yargısının cezaevine tıktığı teröristleri serbest bırakma sözü veren alçaklar bitmez. Ülkesini yabancılara şikâyet eden, yatırım yapmamaları, yaptırım uygulamaları çağrısında bulunan idrak yoksunları bitmez.
Daha önce de defalarca ifade ettiğim gibi, biz 21 yılda Türkiye’yi her alanda ileriye götürdük, ama muhalefeti yerinden zerre miskal kıpırdatamadık. Hatta, zihniyet ve kalibre bakımından daha da geriye giden bir muhalefetle karşı karşıyayız.
GELMEYENE GİDECEĞİZ, KARARSIZLARI İKNA EDECEĞİZ
İnşallah 14 Mayıs seçimlerinin en hayırlı neticelerinden biri de, ülkemiz muhalefetini bu alacakaranlık kuşağından çıkarmak olacaktır. Cumhur İttifakı olarak biz, seçimlere kadar gece-gündüz çalışarak, milletimizin gönlünü kazanmadık hiçbir ferdini bırakmayacağız.
Gelmeyene gideceğiz. Küskünü barıştıracağız. Sevmeyeni sevdireceğiz. Her eve, her işyerine gireceğiz. Kalbini kazanmadık kimse bırakmayacağız. Kararsızları ikna edeceğiz. Zaten gönlünde olduklarımızı ihmal etmeyeceğiz. Hiç kimseyi atlamadan teker teker herkese dokunacağız. Siyasetin sokakta yapıldığını, seçimin sandıkta kazanıldığını asla unutmayacağız. Her seçimin önemli olduğunu, ama 14 Mayıs’ın bu milletin tüm evlatlarının geleceğini şekillendireceğini aklımızdan çıkarmayacağız.
Bunun için sizlerden, seçim gününe kadar geçecek her anı değerlendirmenizi, seçim günü sandığı da namusumuz olarak görmenizi istiyorum.
AK Parti olarak, kurulduğumuz günden beri girdiğimiz 15 seçim ve halkoylamasının tamamından da birinci çıkmayı başardık. Bu özelliğiyle AK Parti, sadece Türk siyasi hayatına değil, dünya demokrasisine ismini altın harflerle yazdırmış bir partidir. Milletimizin bize gösterdiği teveccühün bunca yıldır kesintisiz sürmesi, sorumluluğumuzu daha da artıyor. Ülkemize geçtiğimiz 21 yılda kazandırdığımız her eser, her hizmet elbette önemlidir.
Ama önümüzdeki 5 yıl boyunca milletimize ne vereceğimiz, evlatlarımızın geleceği için hangi ilerlemeleri sağlayacağımız daha önemlidir. Bu doğrultuda ilk adımımızı, geçtiğimizin yılın 28 Ekim’inde açıkladığımız Türkiye Yüzyılı vizyonuyla atmıştık. Türkiye Yüzyılını 17 temel başlığın üzerinde inşa edeceğimizi söylemiştik. Neydi bu başlıklar?
17 TEMEL BAŞLIKTA TÜRKİYE YÜZYILI
Türkiye Yüzyılı, şefkatin, üretimin, verimliliğin, istikrarın, kalkınmanın, sürdürülebilirliğin, huzurun, iletişimin, istikbalin, gücün, haklının, değerlerin, dijitalin, gençliğin, barışın, başarının ve bilimin yüzyılıdır.
Evet, seçim beyannamemizi de işte bu temeller üzerinde şekillendirdik. Seçim beyannamemizde, altı ayrı bölüm altındaki onlarca başlık ve binlerce maddede, hem ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetlerin özeti, hem de Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz yer alıyor.
“Türkiye Yüzyılı için doğru adımlar” yaklaşımıyla hazırladığımız, oldukça hacimli bir esere dönüşen beyannamemizde yer alan tüm hususları, burada tekrarlamayacağım. Beyannamemiz kitap olarak sizlere ulaştırıldı, dijital mecralar vasıtasıyla da milletimizle paylaşıldı.
Burada sadece kısa hatırlatmalarla yetinerek, asıl işi, hep birlikte evlerde, sokaklarda, mahallelerde insanımızla ruberu, yüz yüze yapacağımız çalışmalara bırakmak istiyorum.
Bugüne kadar milletimize yapmayacağımız, yapamayacağımız hiçbir şeyi söylemedik, söylediğimiz hiçbir şeyden de geri dönmedik. Meydanlarda ağzına geleni söyleyip, iş başına gelince hepsini unutanların, inkâr edenlerin, tersini yapanların, vaatlerinin üzerine beton dökenlerin ülkemize ne büyük zararlar verdiğini biliyoruz.
Biz ne kendimizi, ne milletimizi asla böyle bir zelil duruma düşürmedik, düşürmeyiz. Bunun için verdiğimiz her sözü, beyannamemize yazdığımız her maddeyi uzun hazırlıklar sonunda ortaya çıkardık. Önümüzdeki dönemde önceliğimiz elbette, 6 Şubat depremlerinin yıktığı şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak olacaktır. Allah’ın izniyle, 319 bini bir yılda teslim edilecek şekilde, toplam 650 bin yeni konut yaparak, afetin 11 ilimizde ve mücavirinde açtığı yaraları tamamen saracağız.
Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeliyle, ülkemizin 81 ilinin tamamını, afetlere dirençli şehirler haline dönüştüreceğiz. Vatandaşımızın can ve mal güvenliği bizim için her şeyin önünde gelir. Bütüncül risk yönetimiyle, ülkemizi sadece depreme karşı değil, her türlü afete, felakete, tehdide karşı, tüm boyutlarıyla hazırlayacağız.