Kültür üzerine Xi Jinping Fikriyatı’nın Ekim 2023’te takdim edilmesinden bu yana “kültür” Çin genelinde dillere pelesenk olan bir kelime haline geldi.
Çin Ay Yeni Yılı’na girerken, tüm ülkede bu yeni trendi kucaklayan türlü türlü kültürel etkinlikler düzenlendi.
Ülkenin doğusundaki Zhejiang eyaletinde bulunan bir müze, 8.000 yıl önce yaşamış insanların günlük yaşam ve çalışmalarından sahnelerin canlandırıldığı artırılmış gerçeklik (AR) teknolojisiyle turistlerin ilgisini cezbediyor. Kuzeybatıdaki Shaanxi eyaletinde ise müze ziyaretçileri antik Çin şiirlerinde betimlenen geleneksel lezzetleri tatma imkanı buluyor.
Öte yandan, Beijing’de yeni kurulan bilim kurgu film komitesinin üyeleri, “The Wandering Earth” (Gezegenler Savaşı) filminin büyük başarısının ardından Hollywood bilim kurgu filmlerine alternatifler sunmak amacıyla gişe rekorları kıracak bir sonraki film için hazırlıklarını sürdürüyor.
Ocak ayında düzenlenen kamu iletişimi konulu kilit önemdeki bir politika toplantısında Xi’nin kültür düşüncesi alkışlarla karşılanırken, bu düşüncenin “Çin’i daha güçlü bir ülke haline getirmek ve Çin ulusunu tüm cephelerde canlandırmak üzere sağlam ideolojik güvenceler, güçlü bir ilham ve elverişli kültürel koşullar sunduğu” vurgulandı.
Yüzyılı aşkın bir süre önce ülkede Yeni Kültür Hareketi ve Marksizmin yayılmasının ardından doğan Çin Komünist Partisi (ÇKP), kültürel özüyle her zaman gurur duydu. Parti bugün Xi’nin liderliğinde kendi yönetişimini geliştirmek ve Çin modernleşmesini ileri taşımak için yine kültürden besleniyor.
KÜLTÜR TUTKUNU
Xi, 1953 yılında devrimci bir ailede dünyaya geldi. Çocukluğunda Çin’in geleneksel kültüründen büyük ilham aldı. Xi, annesinin anlattığı Yue Fei hikayesini her daim hatırlayacağını söylüyor. 12. yüzyılda yaşamış yurtsever bir komutan olan Yue’nin annesi, oğlunun sırtına “ülkene en büyük bağlılıkla hizmet et” düsturunu dövme ile kazımış. Bu ifade, “Konfüçyüs felsefesindeki “Zhong” (sadakat) düşüncesinin vücut bulmuş hali. Xi de bu düsturu izlemeyi hayat amacı haline getirmiş.
Xi, en büyük hobisinin kitap okumak olduğundan bahsediyor. Okuldaki öğretmenleri Xi’yi klasik edebiyatı tutkuyla seven, özelikle Tang Hanedanlığı (618-907) döneminin ünlü realist şairi Du Fu’ya hayran olan müstesna bir öğrenci olarak hatırlıyor.
Xi, 1960’ların sonlarında “eğitimli bir genç” olarak zorlu çiftlik işlerine katılmak üzere Beijing’den Loess Platosu’ndaki Shaanxi eyaletinde bulunan küçük Liangjiahe köyüne gönderildi. Köye bir sandık dolusu kitapla giden Xi, burada bir okuma serüvenine girişerek Çin’in edebi başyapıtlarından Shakespeare ve Tolstoy’un eserlerine, dönemin başkanı Mao’nun “Halka Hizmet” (Serve the People) başlıklı konuşmasından Karl Marx’ın “Das Kapital” kitabına kadar birçok eseri detaylıca inceledi.
O dönem yaşadığı mağara evde gazyağı lambasının loş ışığında gece geç saatlere kadar kitap okuyan bu genç, 40 yıl sonra Çin Cumhurbaşkanı olarak UNESCO merkezindeki kürsüde kültür ve medeniyet hakkındaki görüşlerini paylaşıyordu. Medyada yer alan haberlerde, “Xi, ülkesinin uzun tarihini ve kültürel çeşitliliğin önemini vurgulamak için ünlü şair ve yazarlardan besleniyor” yorumu yapılıyordu.
Xi, Liangjiahe köyünden, Çin’in geleneksel değerlerini öğrendiği bir “üniversite” olarak bahsediyor. Köyde geçirdiği yedi yıl boyunca zorlu bir yaşantı sürdüren Xi, yoksul köylülerle işleri ve yemeğini paylaştı. Xi, bir yandan kendisine yaşam ve iş hakkında değerli dersler aktaran, bir yandan da ne kadar az şeye sahip olurlarsa olsunlar paylaşmaktan çekinmeyen köylülerin cömertliğini dün gibi hatırlıyor.
Xi de köylülere aynı incelikle karşılık vermiş. Öğünlerini ihtiyaç sahipleriyle paylaşmış, ayakkabısı olmayan genç bir köylüye yedek ayakkabılarını vermiş, soğuk havada şapkası olmayan birine şapkasını uzatmış ve okuyup öğrenmeye kıymet veren köylülere kitap ve defterlerini cömertçe hediye etmiş. Köylüler, bu genç adamı geleneksel ahlaki doğruluğun en üst mertebesi olan hayırseverlik ve doğruluk anlamına gelen “Ren Yi” unvanını kullanarak övüyordu.
Şimdilerde 70’li yaşlarında olan çiftçi Liang Yujin, Xi’yi Liangjiahe’den ayrıldıktan sonra haber vermeden dört kez ziyaret ettiğini anlatıyor. Xi, üst düzey bir yetkili olduktan sonra da Liang’ı evine davet etmiş ve eşi Peng Liyuan’ın hazırladığı yemekleri birlikte yemişler. Liang, Xi’ye darı, balkabağı ve tatlı patates getirmiş; Xi de ona çay ve kurabiye ikram etmiş. Liang, Xi için “Köydeki her aileyi tek tek sordu” diyor.
1982’de Hebei eyaletindeki tarihi bir ilçe olan Zhengding’de Parti başkan yardımcısı olarak çalışmaya başlayan Xi, sonrasında Parti başkanı oldu. Çalıştığı yerde iki antik akasya ağacı bulunduğunu fark eden Xi, ağaçların yaşlarını kontrol ettirip koruma amacıyla etraflarına çit yaptırmış. Tüm ilçedeki kültürel kalıntılar için de kapsamlı bir tarama başlatan Xi, bütüncül koruma çalışmalarına önayak olmuş.
Xi’nin tarih ve kültüre duyduğu derin tutku, kendisini arkeoloji dalında ilerlemeyi düşünme noktasına getirmiş. Bu ilgisi kişisel merakın ötesine de uzanmış.
Yetkililerle ve yabancı dostlarıyla sık sık eski Çin atasözlerini paylaşan Xi, mevcut ve gelecekteki teşebbüslerde tarihin bir pusula olarak kullanılmasını savunuyor. Gelenekten dersler çıkarmanın, politika kararlarına şekil vermede yararlı olduğuna inanıyor.
Zhejiang eyaletinde bulunan ve günümüzde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş olan Liangzhu arkeolojik kalıntıları, 2000’li yılların başlarında maden sahalarıyla çevriliydi. Aşırı miktardaki endüstriyel toz ve gürültü kirliliği, arkeolojik alanın yönetim komitesinden yetkili Jiang Weidong’un ifadesiyle tüm bölgeyi “savaş alanına” çevirmişti.
Temmuz 2003’te durumdan haberdar olan Xi, dönemin Zhejiang Parti başkanı olarak derhal madenlerin kapatılması talimatını verdi. Xi’nin Liangzhu’ya bağlılığı sonraki yıllarda da devam etti. Arkeologların, Çin medeniyetinin 5.000 yılına tanıklık eden Liangzhu’nun önemini teyit etmesiyle Xi, bölgenin korunması için detaylı talimatlar verdi. Xi, geçtiğimiz yıl ilki düzenlenen Liangzhu Forumu’na gönderdiği tebrik mesajında, bölgeyi dünya medeniyetlerinin hazinesi olarak niteleyip övdü.
Xi, 2012’de ÇKP Merkez Komitesi Genel Sekreteri olarak Parti’nin liderlik rolünü üstlendiğinden beri kültürel kalıntılar, arkeoloji ve somut olmayan kültürel miras alanlarında 170’i aşkın önemli talimat verdi. Xi ayrıca tarihi ve kültürel alanlara 100’den fazla ziyaret gerçekleştirdi.
“Kızıl Kültür” için de derin bir sevgi besleyen Xi, yıllar içinde devrim tarihinin kritik dönemlerine ait hemen hemen tüm önemli tarihi alanları ziyaret etti. Bu alanlar arasında Zhejiang’da 1921 yılında ilk ÇKP Ulusal Kongresi’nin düzenlendiği göl ve eski Parti liderlerinin Yeni Çin’in kuruluşunun temellerini attığı Beijing’in dış mahallelerindeki Xiangshan Tepesi de yer alıyor.
Xi, “Başarıya giden yolda nereden geldiğimizi unutmayın” diyor.
Xi, insanlığın zengin kültürlerinin de hayranı. Dünyanın dört bir yanına gerçekleştirdiği kapsamlı seyahatler hakkında konuşan Xi, “Beş kıtadaki farklı medeniyetleri yakından incelemek bana sonsuz mutluluk veriyor” ifadesini kullanıyor.
Cumhurbaşkanı olduktan sonra 70’ten fazla ülkeye ziyarette bulunan Xi, Yunanistan ziyaretinde savaşların durdurulması hakkında eski bir Çin deyiminden bahsederek, Yunan mitolojisindeki bilgelik tanrıçası Athena’nın savaş ve barış düşüncesine değindi. Belçika ziyaretinde Çin çayı ile Belçika birası arasında paralellik kuran Xi, farklı kültürleri takdir etmenin değerini vurguladı. Meksika’da Maya uygarlığının unsurlarıyla Çin’in ejderha gibi unsurları arasındaki benzerliklere yakın ilgi gösterdi. Mısır’daki Luksor Tapınağı’nda antik medeniyetlerin kökenleri ve gelişimleri hakkında konuştu.
Edebiyat ile ilgili kişisel fikirlerini de paylaşan Xi, Ernest Hemingway’in “Yaşlı Adam ve Deniz” romanı hakkındaki izlenimlerini ve Küba’da Hemingway ile bağlantılı yerleri ziyaret ettiğinde yaşadığı deneyimleri paylaştı.
Xi’yi yakından tanıyanlar, onun kültürel yetiştirilme tarzının, güçlü idealizm algısını ve çalışmakla ilgili pragmatik yaklaşımını derinden etkilediğini söylüyor. Çin filozofu Wang Yangming’in (1472-1529) savunucusu olduğu “Zhi Xing He Yi” yani bilgi ve eylem bütünlüğü felsefesine sıklıkla atıf yapan Xi, bu düşüncenin geleneksel Çin kültürünün özünü teşkil ettiğini düşünüyor.
YÖNETİŞİM SANATI
Xi, 2012 yılında 18. ÇKP Ulusal Kongresi’ne sunduğu raporda “kültürel güven” kavramını zikretmişti. Kültürel güveni “daha köklü, daha derin ve daha kalıcı bir güç” olarak tanımlayan Xi, daha sonra bu kavramı Çin’e özgü nitelikleri olan sosyalizmin “Dört Güveni” kapsamına dahil etti.
Xi, “Çin ulusu kendi kültürüne tam olarak güvenmeksizin, zengin ve müreffeh bir kültüre sahip olmaksızın kendisini yeniden canlandıramaz” diyor.
Dünya son asırda görülmemiş büyük değişiklikler yaşarken, Xi liderliğinde Çin yeni bir döneme doğru ilerliyor.
Kuramcılar, 21. yüzyılda ülkenin yüz yüze geldiği ciddi zorlukların, farklı medeniyet ve değer sistemlerinin birbirleriyle rekabet ettiği ve bir arada yaşadığı Soğuk Savaş sonrası dünyada ulusal kimliğin yeniden inşasına yönelik bir kültürel rönesans gerektirdiğine inanıyor. Hatta son 500 yılda büyük ülkelerin yükseliş ve çöküşlerinin bile kültürlerin gücünün bir sonucu olduğunu vurguluyorlar.
Gözlemcilere göre, ulusal yeniden canlanma doğrultusunda Çin kültürüne güven tohumları eken Xi, Batı kültüründeki olumsuz unsurlara karşı da aşılmaz bir bariyer kurmuş durumda.
Parti’nin 100. yıldönümünü kutladığı 1 Temmuz 2021’de “iki entegrasyon” öneren Xi, “Marksizmin temel öğretileriyle Çin’e özgü gerçeklikleri ve mükemmel geleneksel kültürü entegre etme” gereğini vurguladı. Xi, mükemmel geleneksel kültürü içeren “ikinci entegrasyonun” derin bir “kimyasal tepkimeyi” ve zihnin özgürleşmesini temsil ettiğini dile getirdi.
Xi, Haziran 2023’te Beijing’de düzenlenen kültürel miras ve kalkınma konulu önemli bir toplantıda, Çin medeniyetinin ayırt edici beş özelliğini olağanüstü devamlılık, yenilikçilik, birlik, kapsayıcılık ve barışçıl yapı olarak özetledi.
Xi, bu toplantıdan bir ayı aşkın bir süre sonra Sichuan eyaletindeki Sanxingdui arkeolojik alanını ziyaret etti. Ziyareti sırasında binlerce yıl önceye tarihlenen arkeolojik eserleri ayrıntılı şekilde inceledi.
Xi’nin eserlerin kaynağına ilişkin sorduğu soruya müze rehberi, “Yangtze Nehri ve Sarı Nehir medeniyetlerinin beşiğinden geliyorlar ve antik dönemdeki yerel halkın yenilikçi yaratıcılıklarından doğdular” diye cevap verdi.
Xi, 2023 sonunda Beijing’in merkezindeki ofisinden Yeni Yıl mesajını verdiği esnada, Sanxingdui eserlerini büyük bir dikkatle incelerken çekilmiş bir fotoğrafı da kitaplığında göze çarpıyordu.
Resmi olarak Ekim 2023’te ortaya konulan Kültür Üzerine Xi Jinping Fikriyatı, kamu iletişimi ve kültür konusunda Parti liderliğinin güçlendirilmesi ve Çin’in mükemmel geleneksel kültürünün yaratıcı dönüşümü ile yenilikçi gelişiminin teşvik edilmesi gibi kilit önemdeki birçok unsuru içeriyor.
Kuramcılara göre bu fikriyatın oluşturulması, Parti’nin tarihi ve kültürel güveninin yeni zirvelere ulaştığını ortaya koyuyor.
Xi, bir keresinde, “Eğer 5.000 yıllık Çin uygarlığı olmasaydı, ‘Çin’e özgü nitelikler’ kaynağını nereden alacaktı? Çin’e özgü bu nitelikler olmasaydı, bugün Çin’e özgü sosyalizmin başarılarla dolu yoluna nasıl erişirdik?” demişti.
Kuramcılar, Xi’nin kültürden istifade ederek ülkenin yönetiminde yeni bir yola öncülük ettiğini söylüyor.
Xi, kitleleri tarihin yaratıcıları olarak gören Marksist tarihi materyalizme derinden inanıyor. Xi, “ülkenin temeli halktır; sağlam temeli olan bir ülke ise sulh içinde olur” düsturuna dayanan antik “Min Wei Bang Ben” düşüncesini, Parti’nin “halka öncelik verme” ilkesi seviyesine çıkarıyor.
Mutlak yoksulluğun ortadan kaldırılmasında Çin’e liderlik eden Xi, şimdi de bir sonraki hedefi olan ortak refah için çalışıyor.
Antik filozoflardan alıntı yapan Xi, Parti yetkililerine, “Ortak refah Marksizmin temel hedeflerinden biri olup, aynı zamanda eski dönemlerden bu yana Çin halkının da temel arayışı olagelmiştir” demişti. Konfüçyüs, “Sorun kaynakların azlığında değil dengesiz dağılımında, yoksullukta değil güvensizlikte” derken, Mensiyüs ise insanları “kendi ailelerindeki yaşlılara ve çocuklara baktıkları gibi başka yaşlılara ve çocuklara da bakmaya” çağırıyordu.
Xi, “Amacımız hem ilham verici hem de basit. Son tahlilde, mesele halka daha iyi bir hayat sunmaktır” diyor.
Xi, Parti’nin “ülke halka aittir ve halk da ülkenin temelidir” düsturundaki yönetim felsefesini, “siyasi iktidarın yükselişi ya da düşüşü, halkın iradesine uyup uymamasına bağlıdır” şeklindeki geleneksel düşünceyle harmanlıyor.
Xi, Parti’nin birinci adamı olarak göreve başladığı gün, bir Çin atasözüne atıfla “sarsılmaz öz disiplin” çağrısı yaparak ÇKP tarihindeki en kapsamlı yolsuzlukla mücadele seferberliğini başlattı. Parti yetkilileriyle sık sık dürüstlükleriyle ön plana çıkan eski dönemlerde yaşamış insanlar hakkında hikayeler paylaşan Xi, yetkililerden öz disiplinlerine dikkat etmelerini talep ediyor. “Çok sayıda kurtçuk, ağacı yer; yeterince büyük bir çatlak ise duvarın çökmesine neden olur” diyen Xi, bir Çin atasözüyle tüm Parti’yi uyarıyor.
Mart 2018’de Anayasa önünde görev yemini eden ilk Çin cumhurbaşkanı olan Xi, “Yasaları uygulayanlar güçlüyse devlet de güçlüdür; zayıflarsa devlet de zayıftır” şeklindeki eski bir atasözünü zikrederek, reformları hukukun üstünlüğünü gözeterek ileri taşımak ve reform sürecinde hukukun üstünlüğünü iyileştirmek gereğini vurguladı.
Xi, “Hukukun üstünlüğüne karşı kişinin üstünlüğü meselesi siyaset tarihinde köklü bir sorun olup, aynı zamanda tüm ülkelerin modernleşmeyi gerçekleştirme sürecinde yüzleşip çözmesi gereken önemli bir sorun” ifadesini kullandı.
“ÇKP’nin manevi kökenini” inşa edip mükemmelleştiren Xi, tarihinin kilit an ve dönemlerinde Parti’nin sergilediği muazzam zihinsel gücün de altını çiziyor. Xi, “tarihsel nihilizme” karşı güçlü bir muhalif duruş sergiliyor. Bazı kişilerin çevrimiçi platformlarda Qiu Shaoyun gibi devrim şehitlerini itibarsızlaştırmaya kalkışması üzerine Çin Komünist Gençlik Birliği’nin yüz binlerce üyesi bunu çürüten paylaşımlar yaptı. Bunun üzerine Xi, “Doğruluk, kabahate galebe çaldı. Tebrikler!” diyerek üyelerin verdiği yanıtı takdir etti.
Marksist tarih anlayışından ve “değişimler” hakkındaki antik Çin felsefesinden fikirleri bir araya getiren Xi, “son asırda görülmemiş büyük değişiklikler” kavramını ortaya koydu. Xi, 20. ÇKP Ulusal Kongresi’ne sunduğu raporda, kilit önemdeki alanlarda reformların ileri taşınmasında “Değişimler Kitabı” eserinden “tarihi geçenlerin yenilerle değiştirilmesi” düşüncesini benimsedi.
Kendini kanıtlamış bir değişimci olan Xi, şüphecilere aldırış etmeden Shaanxi eyaletindeki ilk metan üretim çukurunu inşa ettirdiği Liangjiahe’deki dönüştürücü deneyimlerinden güç alıyor.
Xi, Çin’i inovasyon dönemine taşımak için Çin ulusunun girişimci ve yenilikçi ruhunun benimsenmesi gerektiğini savunuyor.
Akademisyenlerle görüşen Xi, 18. yüzyılda Qing hükümetinin yönlendirmesiyle Batılı misyonerlerin 10 yıl içinde benzeri görülmemiş şekilde gelişmiş bir “Çin İmparatorluğu Haritası” hazırladığından bahsetti. Bu harita imparatorluk sarayında saklanırken, misyonerler bu bilgileri Batı’ya götürüp düzenlemiş ve yayımlamış; bu sayede Batı, Çin coğrafyasını daha iyi öğrenmişti.
Xi, bu örnekle bilimsel ve teknolojik gelişmenin sosyal ilerlemeyle entegre edilmesi gerektiğini vurguluyor. Bilim ve teknoloji yönetiminde reformların derinleştirilmesi gereğini vurgulayan Xi, tüm inovasyon kaynaklarının serbest akışına izin verilmesini savunuyor.
Hem Marksist kalkınma kuramının hem de geleneksel Çin diyalektiğinin ilkelerini bir potada eriten Xi, herkesin erişimine açık yenilikçi, eşgüdümlü, yeşil ve açık kalkınmayı destekleyen yeni bir felsefe ortaya koydu. “İlerleme yoluyla istikrarın pekiştirilmesi ve eskiyi kaldırmadan önce yeninin kurulması” yaklaşımını şart koşan Xi, ülkenin ekonomik girişimlerine kılavuz etmede Çin felsefesinin sunduğu bakış açılarından istifade ediyor.
Sıkı bir edebiyat ve sanatsever olan Xi, Çin kültürünün gelişimine can-ı gönülden destek veriyor. 2014 yılında, ilkinden tam 72 yıl sonra ÇKP tarihindeki ikinci edebiyat ve sanat seminerine başkanlık eden Xi, “ahlakın aktarılmasında edebiyatın kullanımı” ve “kültür yoluyla halkın yetiştirilmesi” gibi kavramları ortaya koydu. Seminere katılanlar, Xi’nin “adeta dostları ve ailesiyle sohbet eder gibi” konuştuğunu ve üç saat süren seminerden sonra herkesle tokalaştığını anımsıyor.
Mitler, destanlar, hikaye anlatıcılığı ve yerel operalar gibi halk kültürü ve sanatlarına da coşkun bir ilgi duyan Xi, genç romancıları, şairleri ve ressamları yenilikler konusunda cesaretlendirirken, yerli bilim kurgu film sektörüne de destek veriyor. Tüm bunlar onun, Çin kültürel mirasının çeşitli boyutlarını ve çağdaş sanatsal anlatımları koruyup teşvik etmeye yönelik adanmışlığına işaret ediyor.
Vatanın bölünmezliği, devlet düzeni, ulusun birliği ve medeniyetin devamlılığı gibi Çin kültüründe aktarılan hazinelerin altını çizen Xi, “Ülkemiz yeniden birleşmelidir ve mutlak surette de birleşecektir” diyor.
Xi, doğa ile insanın birlikteliğini simgeleyen geleneksel “Tian Ren He Yi” felsefesini benimseyerek ekolojik restorasyon ve korumaya yönelik eşi görülmemiş bir seferberlik başlattı. Bu kapsamda sudaki yaşamı korumak amacıyla Yangtze Nehri’nde 10 yıl boyunca avlanma yasağı getirildi. Yangtze Nehri’nin korunmasını geleneksel Çin tıbbı tedavisine benzeten Xi, mevcut hastalıkların tedavi edilmesi ve gelecekte ortaya çıkabilecek hastalıkların önlenmesi çabalarına vurgu yapıyor. Onun liderliği altında doğal çevresinde tarihi değişikliklere tanıklık eden Çin’de gökyüzü artık daha mavi, dağlar daha yeşil ve sular daha berrak.
Dış politikanın oluşturulmasında barışın ve uyumlu birlikteliğin tercih edilmesini salık veren antik felsefeden yararlanan Xi, insanlık için ortak geleceğe sahip bir topluluk inşa etme kavramını önerdi. Xi, bir keresinde yabancı ülke liderlerine hitap ederken Çin’in sadece kendi arka bahçesini değil, tüm ülkelerin paylaştığı bir bahçeyi geliştirmeyi arzuladığını ifade etmişti.
YENİ MEDENİYET YOLU
ABD merkezli bir araştırma enstitüsü, Xi’nin artık sadece büyük bir medeniyetin mirasçısı ya da koruyucusu olarak görülmediği, aynı zamanda büyük bir medeniyetin yaratıcısı olarak da görüldüğü tespitinde bulundu.
Çin’in kültürel gelenekleri ve ulusal koşulları, Xi’nin önderliğindeki yeni bir insan medeniyeti biçimi olan Çin modernleşmesinin Batı’nınkinden farklı bir yol alacağını ortaya koyuyor.
Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sini kapsayan bu hamle, refah uçurumunu azaltmayı, maddi ve manevi boyutlar arasında uyum yaratmayı, çevreden fedakarlık etmeden kalkınma arayışını sürdürmeyi ve hiçbir zaman yurtdışında genişleme ya da egemenlik peşinde koşmamayı hedefliyor.
Xi, gençliğinde Herbert Marcuse’un “Tek Boyutlu İnsan” kitabını okudu. Batı modernleşmesinde sermaye istilasının yarattığı “tek boyutlu” insan varlığının kusurlarını gören Xi, maddi ihtiyaçlarla manevi ihtiyaçlar ve insanla doğa arasındaki dengesizlikleri giderme umudunu hep korudu. Çin; maddi, siyasi, manevi, sosyal ve ekolojik medeniyetlerin eşgüdümlü gelişimine adanmış durumda. Xi, bunu “Çin ulusunun modern medeniyetinin” ayırt edici özelliği olarak niteliyor.
Xi, fizik terimlerini kullanarak Çin modernleşmesinin eşsizliğini bir metaforla betimliyor: Gelişmiş Batılı ülkeler, bir “dizi” kalkınma sürecinden geçti. “Kayıp 200 yılı” telafi etme arayışındaki Çin’in sanayileşme, bilişim teknolojilerinin yayılması, kentleşme ve tarımsal modernleşmenin eş zamanlı gelişimini içeren benzer bir “paralel” süreci takip etmesi gerekiyor.
Xi, Shenzhen kentini Çin’e Özgü Sosyalizmin Pilot Gösterim Alanı olarak belirledi. Hong Kong’un yanı başındaki Shenzhen kenti, 40 yıl önce Çin’in eski lideri Deng Xiaoping tarafından kurulan bir özel ekonomik bölge olma özelliğini taşıyor. Sıklıkla “inovasyon kenti” olarak anılan Shenzhen, New York kentinin iki katı nüfusuyla Çin modernleşmesinin geleceğine ışık tutuyor.
Kente gelen ziyaretçileri, havalimanında Jules Verne’in “Tek bir insanın kurduğu hayali diğer insanlar gerçekleştirebilir” sözü karşılıyor. Kentin simge bölgesi olan Shekou’da ise geleneksel Çin bilgeliğini yansıtan diğer bir slogan göze çarpıyor: “Boş lafın ülkeye yararı yok; yalnızca somut çalışmalar ülkeyi geliştirir.”
Kent, elektrikli otomobillerden son teknolojili insansız hava araçlarına, düşük karbonlu girişimlerden akıllı kent projelerine kadar birçok alanda inovasyonu beslemeye devam ediyor. Birkaç yüz metrede bir parklara yahut kütüphanelere rastlamak mümkün. Elverişli kamu hizmeti sistemi, çeşitli sosyal örgütler, halka hizmet eden ve işletme dostu resmi ekibiyle kent, geleceğin bir modelini teşkil ediyor.
Kuzey uçta ise Beijing yakınlarındaki Xiong’an Yeni Bölgesi, Xi’nin planladığı sosyalist modernleşmenin yeni kenti olarak öne çıkıyor. Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında inşaat halindeki “geleceğin kentini” ziyaret eden Xi, Baiyangdian Gölü’ndeki ekolojik durumla özel olarak ilgilendi. Su kaynaklarının korunması ve yeşil kalkınmayı vurgulayan kent inşası, “doğanın sunduğunu kullanma ve aşırıya kaçmama” şeklindeki antik ekolojik bilgeliği yansıtıyor.
Öte yandan Xi, Zhejiang eyaletini da ortak refahın gösterim bölgesi olarak belirledi. Geçtiğimiz yıl Lizu köyünü ziyaret eden Xi, bir zamanlar kirli, kaotik ve yoksul durumdaki köyün, ortak refahın temiz ve güzel bir alana dönüştüğüne tanıklık etti. Köylülerin gelirlerinin ulusal kırsal ortalamayı aştığı köy, zengin kültürel atmosferiyle tanınıyor. Ülkedeki çeşitli kentlerden köylerine dönüş yapan genç girişimcilerle sohbet eden Xi, kırsal kalkınmada oynadıkları rolden dolayı bu girişimcilere memnuniyetini iletti.
Xi’nin liderliğindeki yeni modern sosyalist ülke tipi, tüm ulusların Batılı bir modeli takip etmesi gerektiği yönündeki doğrusal tarihi görüşü etkin biçimde çürütmüş oldu.
Xi, dünya sahnesinde medeniyetler arası etkileşim ve uluslararası ilişkiler konusunda bir dizi yeni kavram önererek Çin’in dünya barışının kurucusu, küresel kalkınmaya katkıda bulunan ve uluslararası düzenin savunucusu olma konusundaki kararlılığını ortaya koydu.
Xi’nin insanlık için ortak geleceğe sahip bir topluluk inşa etme önerisi, ülkenin barış ve istikrara bağlılığını yansıtıyor. 2013 yılında ortaya atılan bu düşünce, Çin ulusunun zamana meydan okuyan ve evrensel uyumun hüküm sürdüğü bir dünya öngören “tüm dünya büyük bir ailedir” yönündeki vizyonuyla uyumlu. Küresel medeniyetlerin ileri taşınması için yeni bir yol çizen bu düşünce, Karl Marx’ın öngördüğü üzere her bireyin tam ve özgür gelişiminin nihai olarak gerçekleşmesinin yolunu açıyor.
Öte yandan iddialı bir Çin’in mevcut dünya düzeninde sorun yaratabileceği yönünde endişeler de mevcut. Ancak Xi, Çin medeniyetinin kapsayıcı doğasının diğer uluslarla “çeşitlilik içinde uyum” imzası taşıyan bir birlikte yaşama deneyimini geliştirebileceği konusunda iyimser.
Yabancı konuklarla Sun Tzu’nun “Savaş Sanatı” adlı eseri hakkında sohbet eden Xi, bu klasik antik dönem Çin askeri eserinin temel mesajının, savaştan kaçınmak için her türlü çabayı göstermenin ve çatışma kaçınılmaz hale gelince de son derece ihtiyatlı davranmanın önemine işaret ettiğini vurguluyor. Xi, Çin ulusunun barışa olan köklü bağlılığına uygun olarak Küresel Güvenlik İnisiyatifi’ni önermek suretiyle dünya barışı ve istikrarının korunmasına yönelik ortak çaba çağrısında bulundu.
Geçtiğimiz Ekim ayından bu yana Filistin-İsrail çatışmasının tırmanması bir insani felakete yol açtı. Yabancı liderlerle görüşen ve çok taraflı etkinliklere katılan Xi, defaatle ateşkes çağrısı yaparak çatışmanın temel çözümünün iki devletli çözümün uygulanmasında yattığını vurguladı.
Çin, çatışmaların hafifletilmesi ve bölgede barışın yeniden tesis edilmesi amacıyla Filistin-İsrail meselesi konulu üst düzey bir Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi toplantısı düzenleyip toplantıya başkanlık ederek, çatışmanın başlangıcından bu yana ilk BM Güvenlik Konseyi kararının alınmasını kolaylaştırdı. Barış görüşmelerini teşvik etmek için özel temsilcisini gönderen Çin, insani yardımları artırdı ve Gazze halkına zor zamanda yardım eli uzattı.
Arabuluculuk görevi de üstlenen Çin, geçtiğimiz yıl Suudi Arabistan ile İran arasında diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasını başarıyla sağladı. Hong Kong Üniversitesi’nde siyaset kuramı kürsüsü bulunan profesör Daniel A. Bell, “ilham verici bir örnek” olarak nitelediği Çin’in çabalarından övgüyle bahsetti. Bell, daha fazla güç ve nüfuza sahip olan büyük ve etkili ülkelerin savaşan tarafları masaya getirmek için arabulucu rolü üstlenebileceğini kaydetti.
Xi, “Devletler arasında ilişkilerin geliştirilmesi için halklar arasında dostluklar kurmak hayati önemdedir” şeklindeki Çin özlü sözünü yurtdışı seyahatlerinde sık sık telaffuz ediyor. Çin, Xi’nin liderliğinde eşitlik, açıklık ve işbirliği ilkelerini temel alarak küresel ortaklıklarını güçlendirip genişletiyor.
İnsanlığın müşterek değerlerinin savunucusu olan Xi, Küresel Medeniyet İnisiyatifi’ni başlatarak medeniyetlerin çeşitliliğine saygı gösterilmesi ve çağdaş dünyada medeniyetlerin tarih ve kültürlerinin derin öneminden faydalanılması için işbirliği çabaları çağrısında bulundu. Bu inisiyatif; yabancılaşma, çatışma yahut medeniyetlerin üstünlüğünü destekleyen kavramlara güçlü bir yanıt niteliği taşıyor.
Xi’nin Küresel Kalkınma İnisiyatifi, kalkınmaya öncelik vermenin ve “küresel modernleşme sürecinde hiçbir ülkenin geride bırakılmamasını” sağlayacak halk merkezli bir felsefe benimsemenin önemini vurguluyor.
Xi, Çin halkının kazan-kazan işbirliğine bağlılığının arkasında yatan değer ve duyguları açıklamak için çoğunluğun iyiliğine yönelik eylemleri teşvik eden eski Çin deyişlerine başvuruyor. Kuşak ve Yol İnisiyatifi ise bunun en büyük örneğini teşkil ediyor. Modern zamanların İpek Yolu olarak da adlandırılan bu inisiyatif, yaklaşık 1 trilyon ABD doları tutarında yatırımla 150’den fazla ülke ve 30’u aşkın uluslararası kuruluşun işbirliğiyle hasıl oldu.
Xi, gençliğinde Konfüçyüs’ün “Ping Tian Xia” yani dünyaya barış ve düzen getirme düşüncesini açıklamaya girişmişti. Bu, insanın kişisel arayışının dört aşamasının sonuncusunu temsil ediyor. Diğer üç aşama ise ahlaki benliğin geliştirilmesi, aile yönetimi ve devlet idaresinden oluşuyor.
Xi, “Ping Tian Xia” düşüncesinin, dünyanın fethedilmesi yahut yönetilmesini içermediğini; bundan ziyade sıradan insanların yoksulluktan kurtarılıp yeterli yiyecek ve giyeceğe erişerek barış içinde yaşamasını sağlamayı amaçladığını söylüyor. Xi, tüm ülkelerin barışçıl kalkınma arayışına girip birlik ve uyum için çabalamaları halinde dünyanın bu hedefe daha da yaklaşacağını vurguluyor.
Xi, geçtiğimiz Aralık ayında 130. doğum yıldönümünde Mao Zedong’un anısına saygı duruşu için çalışma arkadaşlarına liderlik ederken, merhum Çinli lideri anmanın en iyi yolunun, onun öncülük ettiği davayı ileri götürmeye devam etmek olduğunu kaydetmişti. Xi, Mao’nun şu sözlerini hatırlattı: “Her daim çalışmalıyız! Her daim ilerlemeliyiz! Fırsatlarla dolu, parlak ve görkemli dünyamız önümüzde bizi bekliyor.”
Xi, “Tarihin en iyi mirası yeni bir tarih yaratmaktır; insan medeniyetine yapılacak en büyük katkı ise yeni bir insan medeniyeti biçimi yaratmaktır” diyor.