Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır’ın haberine göre; Anadolu kuraklığın pençesinde. Yağış ya yok ya da çok az. Bir yandan barajlarda su kalmazken, diğer yandan yağış bekleyen çiftçi de toprak nemlenmediği için ekim yapamadı. Buğday ekimi gecikti. Ege’de yağışların yetersizliği nedeniyle zeytin gelişemedi, dalında kavruldu. Yağ miktarı düştü.
Bu yıl yaşanan kuraklık sorununa karşı sulama yatırımlarının artırılması gerekiyor. Sulama yatırımlarından sorumlu olan kurum Devlet Su İşleri (DSİ). Ancak sulama yatırımlarında DSİ ile protokol imzalayan TOKİ devreye sokuldu. Çiftçi, borcu varken üretemediği için zor durumda.
Tarımsal sulama bir “kültür”
Çiftçinin “zor yılını” TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez gazetemize anlattı. Suiçmez’in değerlendirmeleri şöyle:
– Türkiye en kurak eylül ve ekim aylarını yaşadı. Kasımda da yeterli yağış olmadı. Toprak nem düzeyini yeterince sağlayamayınca, tava gelmeyince ekim de gecikiyor. Ekim yapılsa bile tohum nem olmadığı için gelişemiyor. Bu üretimi de olumsuz etkiliyor. Bir kuraklık var. Meteoroloji verileri de bunu doğruluyor.
– Aslında çözüm sulama yatırımlarının artırılmasında. Üretimin olabildiğince doğa koşullarına bağımlılığının azaltılması gerekiyor. Bilimsel olarak kuraklığa karşı en temel çözüm bu. “Sulama yatırımları artırılacak” denilse de gelinen nokta sınırlı.
– Tarımsal sulama bir “kültür”. Sadece baraj, gölet, ana sulama kanalı yapmakla bu sorun çözülmüyor. Suyun tarlanın en uç noktasına kadar götürülmesi, tarla içi sulama faliyetlerinin yapılması gerekiyor. Bunu da uzman kamu kurumlarının DSİ’nin, kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün yapması gerekiyor.
– Üretim koşulları dışında çitfçinin elinde yeterli para da yok. Borçlanmak zorunda kalıyor. Tarım Kredi’ye borçlanıyor. Ancak Tarım Kredi’nin faizleri, mazotu piyasanın çok üstünde. Normal koşullarda piyasanın altında bir fiyata verilmesi gerekirken, verilmiyor. Maliyetler yüksek.
– Diğer sektörlerde kredi ödemelerine daha uzun süre erteleme varken Tarım Kredi 6 aylık erteleme yapıyor. TBMM’den geçen “torba yasa” ile birçok borç ertelendi. ‘Tarım Kredi borçları da yapılandırılacak’ denildi. Maalesef olmadı. Birçok sektörde yatırıma kolaylık sağlanırken çiftçiye bu yapılmadı.
Tarım Bakanlığı, çözüm bulmalı
Çiftçi beklemede. Yağışları bekliyor. Buğday ekiminde sıkıntı var. Gecikme arttıkça sıkıntı da büyüyecek. Evet, kuraklık var ancak kuraklığa çözüm için izlenen yolda da sorun var.
Çözüm üretmek yerine buğday, arpa ithal ediliyor. Eskiden dünyaya kırmızı mercimek satardık şimdi mercimeği bile dışarıdan alır duruma geldik.
Şu anda hacizler başladı. Daha da sürecek. Çiftçi kuraklık koşullarında bir yerden para bulmak zorunda. Aldığı parayı ödeyemezse traktörü, arsası, tarlası haciz kıskacında. Buna çözüm bulması gereken yer Tarım Bakanlığı’dır, ekonomiden sorumlu bakanlıklardır. “Torba yasada” çiftçiler hariç herkese kredi ödeme kolaylığı sağlandı. Çiftçiye sağlanmadı. Bir yandan kuraklık bir yandan da bu uygulamalar var.
DSİ, işini TOKİ’ye devrediyor
– DSİ’nin bütçe kısıtı var. Sulama yatırımlarına kaynak ayrıldı ama şöyle bir yanlış yapılıyor: DSİ güçlendirilmek yerine sulama yatırımlarının TOKİ tarafından yürütülmesi için protokol imzalandı. İnşaat sektörü daraldığı için TOKİ bu alana sokuldu. Ancak TOKİ’nin uzmanlık alanı tarımsal sulama değil ki. İnsanların evleri gibi, kanal yapılıp orada bırakılacaksa bu istenileni sağlamaz.
– DSİ epeydir alandan çekiliyor. Şu anda kendisinin yapması ya da yaptırması gereken işleri protokol üzerinden TOKİ’ye yaptırıyor. Bu işlerin uzman kamu kuruluşları tarafından yapılması lazım. DSİ’nin görev alması, Köy Hizmetleri ya da küçük sulama hizmetleri yapan uzman kurumların yeniden kurulması lazım. Bu işler il özel idarelerine verildi. Ancak il özel idarelerinin içme suyu, yol gibi çalışmaları içinde tarımsal sulama ihmal ediliyor.
Tunç Soyer’den “su tasarrufu” çağrısı
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kentin içme suyu ihtiyacının yarıya yakın bölümünü karşılayan ancak son dönemde kuraklık nedeniyle su seviyesi ciddi oranda düşen Tahtalı Barajı havzasında incelemelerde bulundu. İzmir’in can damarı konumundaki barajda su seviyesinin büyük ölçüde azaldığını ve bu durumun gözle görünebilir bir hal aldığını belirten Soyer, İzmirlilere “tasarruf” çağrısında bulundu.
“Çok hassas bir noktadayız”
Soyer, “İzmir’in içme suyu kullanımının yaklaşık yarısını karşılayan Tahtalı’da geçen yıl aynı zamanlarda yüzde 65 olan doluluk seviyesi, bugün yüzde 35’lere düşmüş vaziyette. Bu bir alarm. Çok ciddi bir tehdit kapımızda” diye konuştu. Suyun dikkatli kullanılmaması halinde çok büyük bir sorunla karşı karşıya kalınacağı uyarısında da bulunan Tunç Soyer, şunları söyledi: “Çok hassas bir noktadayız. Çok kırılgan bir noktadayız. Şu anda birçok hemşerim, arkadaşım farkına varmıyor ama uyarı yapmak bizim görevimiz. Herkesin su kullanımında olağanüstü bir tasarruf yapması ve çok titiz olması gerekiyor. Bu vesile ile tüm İzmir’e çağrı yapıyoruz.” İZSU Genel Müdürlüğü Su Arıtma Dairesi Başkanı Hakan Alpsoykan “Hiç yağmur yağmazsa suyumuz 320 gün kadar yetecek” dedi.
İstanbul da alarm veriyor
İstanbul’a içme suyu sağlayan barajlar alarm vermeye devam ediyor. Ömerli Barajı’nın kuruyan Emirli bölgesi havadan görüntülendi. Anadolu yakasının önemli içme suyu kaynaklarından Ömerli Barajı’nda doluluk oranı son 10 yılın en düşük seviyesine ulaşarak yüzde 28 oranına geriledi. Barajın Emirli bölgesi ise tamamen kurudu. Emirli bölgesinin 6 ay önceki durumu ile son halinin görüntüsü içler acısı durumu gözler önüne serdi.