Xinhua’da yer alan habere göre Dünyanın önde gelen ekonomilerinin temsil edildiği G20 grubu, günümüzde küresel ekonomik kargaşa ve kriz anlarında öne çıkan bir forum haline geldi.
G20’nin bu benzersiz rolünün tam anlamıyla farkında olan Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, aynı gemide yol alma ruhu ve herkesin kendine düşen görevi layıkıyla yerine getirebilmek için el ele verme çabalarını savunmaya devam ediyor.
Xi, bir açıklamasında, “Tüm G20 üyeleri, önde gelen uluslararası ve bölgesel oyuncular olmalarından kaynaklanan sorumluluklarını üstlenmeli ve tüm ulusların kalkınmasını teşvik etme, tüm insanlığın refahını artırma ve tüm dünyanın ilerlemesini destekleme konusunda örnek olmalıdır” demişti.
Xi ve diğer liderler, Brezilya’da düzenlenen 19. G20 Zirvesi’nde bir araya gelirken uluslararası toplum, bu liderlerin günümüz dünyasında sorun teşkil eden büyük belirsizlikleri nasıl ele alacağını, özellikle Çin’in herkes için daha iyi bir gelecek inşasına yönelik neler önereceğini görmeyi sabırsızlıkla bekledi.
ZORLUKLAR KARŞISINDA HAREKETE GEÇMEK
G20 liderleri, Kasım 2008’de Washington’da ilk zirveyi düzenlediklerinde daha önce eşi benzeri görülmemiş küresel çapta bir finansal krizle başa çıkmaya çalışıyorlardı. Toplu şekilde harekete geçilmesi gerektiğini savunan grup, küresel ekonomiyi uçurumun kenarından döndürerek toparlanma yoluna girilmesine yardımcı oldu.
Son birkaç yıldır Çin de, yüzyılın en ciddi küresel salgını ve onu takip eden beklenmedik bir ekonomik durgunluğun oluşturduğu başka bir büyük krizle mücadele eden diğer G20 ülkeleri arasına katılmış durumda. Bu sefer mücadele çok daha zorlu. Xi, bu krizin etkisinin, 2008’deki girdaptan çok daha kötü olduğunu vurgulamıştı.
Xi, pandemi sonrası küresel ekonomik toparlanmayı canlandırmak için tüm G20 üyelerine zorluklar karşısında harekete geçme, uluslararası makroekonomik politika koordinasyonunu artırma, birlikte küresel sanayi ve tedarik zincirlerini istikrara kavuşturma ve gümrük vergileri de dahil olmak üzere ticaret engellerini azaltma çağrısı yaptı.
Xi, 2021’deki G20 zirvesinde yaptığı konuşmada, “Karşılaştığımız sorunların hem semptomlarını hem de kök nedenlerini çözmek için doğru reçeteleri uygulamamız zorunludur” demişti.
Peking Üniversitesi’nde onursal ekonomi profesörü olan Lu Feng, Xi’nin önerdiği çok yönlü önlemlerin “sistematik, kapsamlı ve odaklı” olduğunu belirterek, “Bu önlemler, G20’nin politika araçlarını zenginleştirmiş ve küresel ekonomi yönetişimindeki proaktifliğini ve öngörüsünü artırmıştır” diyor.
Pandemiye karşı mücadele yürütme ve insanların canlarını koruma konusunda düşük gelirli ülkelerin kaynaklarını kısıtlayan borç yükü, G20 üyelerinin ortaklaşa ele aldığı kilit önemdeki sorunlardan biriydi. G20, Nisan 2020’de savunmasız durumdaki ülkelere yardımcı olmak üzere Borç Servisini Askıya Alma Girişimi’ni duyurdu ve bu istisnai finansal güvenlik ağı Aralık 2021’e kadar uzatıldı.
Çin, Xi’nin liderliği altında bu programı tam anlamıyla uygulayarak tüm G20 üyeleri arasında borç servisi ödemesini en fazla askıya alan ülke oldu.
Johns Hopkins Üniversitesi’nin Çin-Afrika ilişkilerinin siyasi ve ekonomik boyutlarını anlamaya yönelik programı Çin-Afrika Araştırma İnisiyatifi tarafından hazırlanan raporda yer alan ifadelere göre, Afrika ülkelerinin borç sorununun çözüme kavuşturulması konusunda “Çin, sorumlu bir G20 paydaşı olarak rolünü son derece iyi bir şekilde yerine getirdi.”
HERKES İÇİN ORTAK BİR BAHÇE İNŞA ETMEK
G20’nin küresel ekonomik krize müdahale etme yönündeki asli görevi ne kadar önemli olsa da Xi, gruba çok daha büyük bir rol biçiyor.
Sürekli olarak ortak kalkınma davasını savunan Çinli lider, “tüm ülkelerin paylaştığı ortak bir bahçe” inşa etmeye kararlı olduklarını söylüyor. Xi, bir açıklamasında, “G20, sadece kendi 20 üyesinin değil, tüm dünyanın çıkarı için çabalıyor” demişti.
Gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere herkesin eşit kalkınma hakkının sarsılmaz savunucusu olan Xi, hakiki kalkınmanın ancak tüm ülkeler birlikte kalkındığında gerçekleşeceğini ve öncü ülkelerin diğerlerinin kalkınmasına samimi şekilde yardımcı olması gerektiğini belirtiyor.
Xi, Eylül 2016’da Çin’in doğusundaki Zhejiang eyaletinin merkezi Hangzhou’da düzenlenen G20 zirvesine başkanlık etti. Çin’in bu toplantıya o güne kadar düzenlenen diğer G20 toplantılarına göre daha fazla gelişmekte olan ülkeyi davet etmesi, G20’nin odağının kısa vadeli kriz müdahalesinden uzun soluklu yönetişime doğru kaydığına işaret ediyordu.
Kilometre taşı niteliğindeki Hangzhou G20 zirvesinde üç emsal karar alınmış oldu. Böylelikle ilk kez kalkınma, küresel makro politika çerçevesinde belirgin şekilde yer aldı, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’ne yönelik bir eylem planı kabul edildi ve grup olarak G20, Afrika ve en az gelişmiş ülkelerdeki sanayileşmeye destek verdi. Xi, açılış konuşmasında bu üç yeni uygulamayı “öncü öneme sahip hamleler” diye niteledi.
Xi, diğer gelişmekte olan ülkelerin kalkınma beklentilerini karşılayabilmesine yardımcı olmak üzere bu ülkelerin küresel ekonomik yönetişim sistemindeki temsiliyetlerini de artırmaya çalışıyor. Son yıllarda Küresel Güney’in kayda değer yükselişine rağmen gelişmekte olan ülkeler küresel yönetişimde olması gerekenden daha az temsil ediliyor.
Çin Çağdaş Uluslararası İlişkiler Enstitüsü BRICS ve G20 Araştırmaları Merkezi Direktörü Xu Feibiao, “Batının egemenliğindeki küresel yönetişim sistemi, bariz şekilde adaletsiz ve hakkaniyetsiz hale gelmiş durumda, bu da küresel güvenliği ve sürdürülebilir kalkınmayı engelliyor” diyor.
2022’de Endonezya’nın Bali kentinde düzenlenen G20 zirvesinde Çin, Afrika Birliği’nin G20’ye katılımını destekleme konusunda öncülük etti. Zirve sırasında gerçekleştirdikleri görüşmede Afrika Birliği başkanı olarak görev yapmakta olan Senegal’in eski cumhurbaşkanı Macky Sall, Afrika Birliği’nin G20 üyeliğine açık şekilde destek vermede öncülük eden Xi’ye minnettarlığını sundu. Bir yıl sonra Afrika Birliği, Avrupa Birliği’nin ardından daimi üye olarak G20’ye katılan ikinci bölgesel örgüt oldu.
Madariaga-College of Europe Vakfı Başkanı Pierre Defraigne, Xi’nin G20’ye katkısının, “daha adil, daha birleşik, daha etkin ve daha sürdürülebilir bir dünya düzeni” şeklindeki uzun vadeli vizyonu çerçevesinde gerçekleştiğini vurguluyor.
BİRLİKTE DAHA İYİ BİR GELECEK İNŞA ETMEK
Xi, ilk kez 2017’de İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda çağımızın sorusunu gündeme getirdi: Dünyada yanlış giden ne ve bu konuda ne yapmalıyız?
Bali’deki G20 zirvesinde de bu soruyu yineleyen Xi, “Dünya ekonomisi giderek daha kırılgan hale geliyor. Jeopolitik ortamın gerginliği sürüyor. Küresel yönetişim ciddi şekilde yetersiz kalıyor. Gıda ve enerji krizleri iç içe geçmiş durumda. Tüm bunlar kalkınmamız açısından çetin zorluklar teşkil ediyor” diyerek gözlemlerini sıralamıştı.
G20, dünya nüfusunun üçte ikisini temsil ediyor ve dünyanın gayrisafi yurtiçi hasılasının yaklaşık yüzde 90’ına ve küresel ticaretin yüzde 80’ine katkıda bulunuyor. Dolayısıyla Xi’ye göre dünyanın mevcut zorlu dönemi aşmasına yardımcı olmak ve insanlık için daha iyi bir gelecek yaratmada öncü bir rol oynamak gruba düşüyor.
Çin Çağdaş Uluslararası İlişkiler Enstitüsü BRICS ve G20 Araştırmaları Merkezi Direktörü Xu Feibiao, “Küresel zorluklar karşısında tüm ülkeler aynı gemide ve kurtulmanın tek yolu birlikte çalışmak ve işbirliğini güçlendirmek. G20 üyeleri birlikte hareket ettiği sürece küresel sorunların çözümünde dünyaya umut kaynağı olabilirler” diyor.
Xi, dünyanın ikinci en büyük ekonomisinin lideri olarak söylemlerini pratiğe döküyor. Son yıllarda korumacılık yeniden baş gösterse de Xi, küreselleşmeyi savunma ve dışa açık dünya ekonomisi inşa etme konusunda kararlılığını sürdürüyor.
Xi, 2019 yılındaki Osaka zirvesinde tek taraflılık ve korumacılık yanlısı güçlü rüzgarlara karşı koyarak Çin pazarının daha fazla dışa açılmasına yönelik beş büyük önlem açıkladı. Bu önlemler arasında ithalatı artırma ve tüm şirket türlerine eşit muamele sağlama gibi kararlar yer aldı. Xi liderliğinde Çin, küresel ekonomik büyümenin itici güçlerinden biri olmayı sürdürerek yıllar boyunca dünya ekonomik büyümesinin yaklaşık yüzde 30’una katkıda bulundu.
“Çağımızın sorusuna” ise Xi’nin yanıtı hazır: İnsanlık için ortak geleceğe sahip bir topluluk inşa etmek. Xi, Bali zirvesinde tüm ülkelere bu vizyonu benimseme ve barış, kalkınma ve kazan-kazan işbirliğini savunma çağrısı yaptı.
Çin, son on yılda bu kapsamlı vizyona sarsılmaz bir inanç ve eylemlerle güç kattı. Kuşak ve Yol İnisiyatifi bunun canlı bir örneğini teşkil ediyor. Şu ana kadar 150’nin üzerinde ülke ve 30’dan fazla uluslararası kuruluşun Kuşak ve Yol İnisiyatifi çerçevesinde Beijing’le işbirliği belgeleri imzalaması, bu inisiyatifin küresel olarak çekiciliğinin arttığının açık bir göstergesi.
Geçtiğimiz yıllarda Xi, insanlık için ortak geleceğe sahip küresel bir topluluk inşa etme vizyonunun önemli bir unsuru olarak Küresel Kalkınma İnisiyatifi, Küresel Güvenlik İnisiyatifi ve Küresel Medeniyet İnisiyatifi şeklinde üç küresel inisiyatif önerdi. İnisiyatifler, barış ve kalkınmanın önündeki küresel zorluklara karşı Çin’in çözümlerini ortaya koydu.
Avrupa-Çin Forumu’nun kurucusu ve Fransız uluslararası ilişkiler uzmanı David Gosset, “Korkular, irrasyonellikler ve karmaşanın ön plana çıktığı bir zamanda Xi Jinping, hepimizin karşı karşıya kaldığı sorunları çözme konusunda rasyonel bir yaklaşım çağrısında bulunuyor” diyor. Gosset, Çin’in dışa açıklık ve öngörülebilirliğinin, riskler ve belirsizliklerle dolu dünyada kilit öneme sahip bir istikrar faktörü haline geldiğini vurguluyor.
(Xinhua yazarı He Fei)