Neredeyse Cumhuriyet’le yaşıt bir yaşam süren oyuncu, yönetmen ve hoca Haldun Dormen’in uzun ömrüne sığdırdığı fikirleri bir kitaba dönüştü. Masa Kitap etiketiyle yayımlanan “Ben Buyum İşte!” Dormen’in hayata karşı takındığı tutumlara, meseleleri ele alış biçimine ve hayat perspektifine ışık tutuyor. Kültür-sanat gazetecisi Uğur Ugan’ın sorularıyla oluşturulan nehir söyleşi, Dormen’in kendi ağzından hem kişisel hayatına hem de tanıklık ettiği döneme dair içeriden bir anlatı.
Haldun Dormen’in 29 yaşındayken kendi tiyatrosunu kurarak başladığı ve bir ömür boyu sürdürdüğü kariyeri bu kitap vesilesiyle bir kez daha açığa çıkıyor. Başarılar, alkışlar, ödüllerle geçen kariyerinin yanı sıra yaşadığı zorluklar ve üstesinden gelme biçimleri Haldun Dormen’in hayata karşı azmini, tutkusunu bir ilham kaynağı olarak kitapta gözler önüne seriyor. Sahnelere uzun süre hizmet veren usta, Türk tiyatrosunu değiştiren biri aynı zamanda. Batılı anlamda müzikali Türkiye’ye getiren kişi olmasının yanı sıra tiyatronun kurallarını yeni baştan yazarak sufleyi kaldırması, mizansen olarak selamlamayı getirmesi gibi bir dizi yeniliği ilk kez Türkiye’de Haldun Dormen gerçekleştiriyor. Tüm bunların yanı sıra ustanın önemli bir diğer özelliği ise kendisinden sonra gelen birçok ismi mesleğe kazandırması.
Haldun Dormen’in fenomen bir hoca olarak yetiştirdiği ve sanat hayatına kazandırdığı isimler daha sonraki yıllarda kültür-sanat hayatımızın önemli figürleri arasına girdiler. Kitapta, ustanın kendinden sonra gelen ve hayatına yön verdiği günümüz yıldızlarının başlangıç öykülerine de tanık olacaksınız.
Kitap bu yönüyle usta sanatçının yöntemlerini içeren bir ders niteliğinde ve yeni başlayan tiyatrocu adaylarına rehber bir kitap işlevi güdüyor. Dormen ekolü çerçevesindeki eğitim süzgecini, ömrünü sahnelerde geçirmiş bir ustanın deneyimleri ışığında sunan kitap, genç tiyatrocu adayları için tavsiyeler içeriyor. Dormen’in bir oyuncuyu yetiştirirken kullandığı motivasyon yöntemleri, bir oyuncu adayının kaçınılması gerekenler ve Dormen’e göre nasıl iyi bir oyuncu olunur soruları duayen ismin ağzından aktarılıyor.
Ben Buyum İşte! : Büyük sanatçının izlerini sürmesinin yanı sıra bir insanı tanıma rehberi
Dormen, bir sanatçı olmanın yanı sıra çok ciddi bir yaşam gurmesi. Giyimiyle, üslubuyla, yaşam tarzıyla, sanata bakışıyla, motivasyon yöntemleriyle kültür hayatımızın renk katan simalarından olması onu ayrıksı kılan unsurlardan. Kitabı okurken bir duayenin biyografisinde gezinip aynı zamanda bir hayat vizyonu bulacaksınız.
Kitap şahit olunan döneme dair hissedilenleri içerirken popüler kültür hayatına mâl olmuş isimlere dair de içeriden yeni bilgiler sunuyor. Dormen’in hem geçmişte tanıklık ettiği hem de günümüzdeki olaylara ilişkin fikirleri kitapta açıklıkla dile getiriliyor. Dormen; Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar gibi kendinden sonra gelen komedyenlere nasıl yaklaşıyor, en çok kimlere gülerdi, Zeki Müren’in sansasyonel davranışı neydi, en büyük hayal kırıklığı neydi, çalkantılı siyasi dönemlerde nasıl bir tavır takındı, en büyük korkusu, acısı ve sevinci neydi gibi bir dizi soruya kitapta kapı aralanıyor. Türkiye’nin neredeyse son yüzyılına tanıklık eden ömrünü irdeleyen kitap; Türkiye’de doğmuş olmak, benzer süzgeçlerden geçmek ama asla umutsuz olmamanın ışığında Türkiye’nin çocuklarına verilmiş bir deneyim aktarımı. “Ben Buyum İşte!” bir anektodlar ve anı kitabı değil, bir yaşam gustosu. Bir büyük sanatçının izlerini sürmesinin yanı sıra bir insanı tanıma rehberi.
Arka Kapak yazısından;
“Nâzım Hikmet bir şiirinde, “yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin” der. Haldun Dormen, Nâzım Hikmet’e 20 yıl fark atmıştır! Çünkü o, doksanından sonra bile zeytin dikmeye devam ediyor. Öğrenci yetiştiriyor, ders veriyor, oyun ve kitap yazıyor. Tüm bunlarla birlikte yönetmenlik yapmayı sürdürüyor. Hatta son olarak bir filmde birlikte oynadık, yani hala film de çekiyor!
Haldun’la geçirdiğim yıllar boyunca bir tek “keşke”m var: Ne yazık ki onun öğrencisi olamadım. Ancak Geceye Selam Müzikali’nde birlikte oynama şansını yakaladım. Bu nedenle Haldun’un sahnedeki disiplinini, işine olan derin bağlılığını ve her detayda mükemmeliyet arayışını çok iyi bilirim. O, sahnede yalnızca kendisi için değil, birlikte çalıştığı herkesin en iyisini ortaya koymasını sağlayan bir ustadır. 50 yıla yakla an dostluğumuzda, onun kadar nazik, kibar ve zarif bir insan tanımadım. Bu kibarlık o kadar ileri seviyededir ki; Koronavirüs tedavisi sonrası hastaneden taburcu olacağı gün, hastane personeline ayıp olmasın diye yemek tepsisini kendisi kaldırmaya çalışırken düşüp kalçasını kırdı ve taburcu olamadı!
Uzun lafın kısası, Haldun Dormen deyince aklıma umut, disiplin, yaratıcılık, nezaket, hiç tükenmeyen yaşam sevinci, inanılmaz bir yurtseverlik ve tam 50 yıllık, hiçbir çıkar güdülmeden yaşanmış gerçek dostluk gelir. Haldun’un öğrenme ve üretme aşkını, tükenmek bilmeyen enerjisini, bitmeyen çalışkanlığını ve azmini her zaman hayranlıkla izlerim.
Haldun Dormen, her yaşan insana ilham veren ve örnek alınacak bir yaşam ustasıdır…”
Mustafa Alabora