Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Türkiye’de insanların “kendilerini Müslüman olarak tanıtan bir grubun ahlaki değerlerden yoksun kalmasını bir tehdit olarak gördüğünü” söyledi.
T24’ten Murat Sabuncu’ya konuşan Karamollaoğlu, Müslümanlar ve muhafazakar camia ile ilgili dikkat çeken cümleler sarf etti, “İnsanlar, kendilerini Müslüman olarak tanıtanların, İslam’ın özünü teşkil eden ahlaki değerlerden yoksun kalmalarını bir tehdit olarak görmeye başladılar. ‘Müslümanlık buysa ben Müslüman değilim’ diyen insanlar çıkmaya başladı. Hem yalan söyleyecek hem denetlenmeyecek hem kamu malına zarar verecek” dedi.
“BEN OLMAYACAĞIMI DÜŞÜNÜYORUM AMA…”
“Muhafazakar kişilerin AK Parti’nin iktidarı kaybetmesi durumunda başta başörtüsü olmak üzere çeşitli konularda sorunlar yaşayacağı” şeklindeki endişe hakkında konuşan Karamollaoğlu, şunları kaydetti:
“Ben olmayacağını düşünüyorum ama bu endişe tamamen yersiz değildir. Çünkü bazı çıkışlar, bazı ifadeler insanlarda ister istemez bu endişeyi doğurabiliyor. Ama ben Türkiye’nin o dönemi aştığını, artık İslami inanca sahip olanların bir tahakküm altına sokulmayacağına inanıyorum. Bizim şu anda karşılaştığımız manzara farklı bir manzara. İnsanlar, kendilerini Müslüman olarak tanıtanların, İslam’ın özünü teşkil eden ahlaki değerlerden yoksun kalmalarını bir tehdit olarak görmeye başladılar.
‘Müslümanlık buysa ben Müslüman değilim’ diyen insanlar çıkmaya başladı. Hem yalan söyleyecek hem denetlenmeyecek hem kamu malına zarar verecek. Yolsuzluğu, israfı, rüşveti kural haline getirecek neredeyse. Fakirin garibanın derdiyle dertlenmeyecek. Adalet umurunda bile olmayacak ondan sonra da diyecek ki ‘ben Müslüman’ın İslam’ı ihya etmek istiyorum.’ Yok ya.
“BİZİM İÇİN TOPLUMDA PAYLAŞIM ESAS”
“Böyle Müslümanlık olmaz” diyen Karamollaoğlu, şöyle devam etti: “Müslümanlık, önce bu kaidelere uymakla olur. Güzel ahlak olmadan olmaz. Peygamber efendimizin bir hadis-i şerifi ‘komşusu açken tok yatan bizden değildir’ buyuruyor. ‘Müslüman komşusu’ demiyor, komşusu hangi inanca sahip olursa olsun. Başka yerlerde de bizim için toplumda paylaşım esas.
Paylaşmadan, fakirin, yoksulun derdiyle dertlenmeden de bu iş olmaz. Onun için burada yanlış anlamalar var. Ve ben şuna inanıyorum; hakikatten bugün, İslam’a karşı geçmişte tavır sergileyen o kadar çok insan, İslami değerlerin ne olduğunu anlayınca tavır değiştirdiğine şahit oldum. ‘Biz böyle bilmiyorduk’ diyorlar. Ve bunun yaygınlaşacağını ümit ediyorum, inanıyorum da.”
MİLLET İTTİFAKI GENİŞLER Mİ?
Karamollaoğlu, “Millet İttifakı’nın genişleme perspektifi nasıl buluyorsunuz” sorusuna “İttifaklar, koalisyon değildir. İttifaklar seçim süresince geçerlidir. Seçimden sonra ille de bunların bir araya gelecekleri ve koalisyon hükümeti kuracakları anlamına gelmez.
İki; eğer kurarlarsa her parti kendisi hangi noktalara çok büyük ağırlık veriyor, onu ortaya kor, ekonomide de, eğitimde de, dış politikada da bir konsensüs sağlanan bir partinin, hükümetin politikası ortaya çıkar. Bunun da bilinmesine ihtiyaç var” cevabını verdi.
“GÜL’ÜN ADAYLIĞI GÜNDEMDE DEĞİL”
Karamollaoğlu’na, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın 2018’de Abdullah Gül’ün muhalefetin ortak Cumhurbaşkanı adayı olmasının gündeme geldiği süreçle ilgili olarak “Teklif yapılan ortamda ben de vardım. Görünür değildim ama göbeğindeydim” sözleri hatırlatıldı.
Karamollaoğlu, “Tekrar böyle bir öneri gelir mi? Yoksa yeni adaylar üzerine mi konuşulur?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Bence, bu konu çok abartılıyor. O zaman böyle bir teklif bendenizden geldi. Sayın Kılıçdaroğlu, ‘Uygun olur, yani tek bir adayla çıkarsak Cumhurbaşkanlığı’nı kazanma ihtimali yüksek olur’ diye. Ama Sayın Akşener de ‘Ben daha önceden deklare ettiğim için, arkadaşlarımıza da bir bakıma söz vermiş olduğum için adaylığımı sürdüreceğim’ dedi. Şimdi bunu alıp, öyle bir televizyonlarda yorumlamaya kalkıyorlar ki, bunların hiçbir tanesi doğru değil. Sayın Gül aday olur mu, olmaz mı, ittifakların içinde tekrar konu gündeme getirilir mi getirilmez mi, şu anda gündemde değil ki bu konu. O zaman böyle bir teklif yapılmıştı, o zamanki yaklaşımlar belliydi.
Buradaki maksat şu benim gördüğüm; hem DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan’ı hem de Gelecek Partisi’ni yıpratabilmek için. Yani, ‘O dönemde siz hem AK Parti’nin içindeydiniz hem de böyle bir teklife sıcak baktınız, olur mu?’ Zaten ayrılmaya karar vermişlerse neden olmasın ki? Ama bunu sanki bambaşka bir konuymuş gibi takdim etmeyi doğru bulmuyorum ama seçime yakın mutlaka görüşmeler yapılacak ve mutlaka müşterek bir adayla çıkmak konusunda çaba sarf edilecek. Anlaşılabilir de anlaşılmayabilir de. Bunu çok abartmamamız gerekir kanaatindeyim.”