İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Türkiye’yi taşıyamadığını, 2023’ten önce seçim olacağını söyledi. Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çin aşısıyla ilgili “Ben aşı olurum” açıklaması hatırlatılıp kendisinin aşı yaptırıp yaptırmayacağı sorulunca “Önce sayın Erdoğan yaptırsın aşıyı herkesin önünde, o zaman bakarız duruma” dedi.
Akşener, YouTube üzerinden yayın yapan Karar TV’de katıldığı programda soruları yanıtladı. Akşenerd şunları söyledi:
ALMANYA VE RUSYA İLE AŞI BAĞLANTILARININ KURULMASI GEREKİR: Çin aşısının ben güvenilir olup olmadığından ziyade, henüz üçüncü aşamayı geçmediklerini okuyoruz. Rusya’nın aşısı var, Almanya’nın aşısı var ve ABD’nin aşısı var. Bunların üçüncü fazlarını geçtiğine dair bilgilimiz var. Mesele aşının ötesinde bir zihniyet meselesi. Biz Türkiye olarak partili Cumhurbaşkanlığına kurumsal olarak geçtikten sonra ondan evvel Sayın Erdoğan’ın en hoşlandığı şey bireysel ilişki kurmaktı. Yurtdışındaki ülkelerle şahsi ilişki kurmaktı, kurumsal değil. Aynı şey bugün Çin ile ilgili geçerli. Bir dönem Sayın Putin sevdası vardı şimdi Çin’in yöneticileri ‘dostum’ olmuş durumda. Tek bir aşı o aşının olumsuz sonuçlarıyla karşılaştığımız süreçte bıraktık onu diyelim, Türkiye’ye aşı nereden gelecek? Almanya’dan hatta Rusya’dan bağlantıların kurulması gerekir. Böyle bir çalışmanın yapılması gerekirdi vatandaşın sağlığı açısından.”
KATAR İLE DEĞİL GİZLİLİKLE ALAKALI BİR DURUM: Türkiye ekonomisini bu kadar paranın rahatlatması mümkün değil. Ama niye Katar’a satıldı diye bir kavram yok. Katar yerine matara da olabilir. Bizim parti olarak, Türkiye’ye yabancı yatırımın gelmesine itiraz etmemiz mümkün değil. İster Hollandalı ister Katarlı orada mesele yok. Tank Palet Fabrikası’nı, yani dövüşe dövüşe manevi manada dövüşe dövüşe helak oldu Türkiye, ne olduğunu bilmiyoruz biz. Bilinen nedir? 50 milyon dolarlık eksik sebebiyle verildiğine dair. Tecrübe, bilgi birikimi getirecek bir yatırımsa 50 milyonu biz verelim, getiren ele. Bütün mesele Katar ile olan ilişkilerdeki gizlilik. ‘Su meselesi’ deniliyor ne olduğunu bilmiyoruz, ticari sır diye bir kavram var. Katar’ın Katar olmasıyla Müslüman olmasıyla alakası yok bu gizlilikle alakalı bir durum. Bu tür ilişki biçimleri ileriki aşamalarda bu ülkenin başını derde koyar.
MECBUREN BU SEÇİM OLACAK: Vatandaş seçim istiyor ama kavga istemiyor. Vatandaş kendi derdinin konuşulmasını istiyor. Sistemi Türkiye taşıyamıyor, bu sistem de Türkiye’yi taşıyamıyor. Mecburen bu seçim olacak, 2023’e kalamaz. İkincisi fakirliğin yönetildiği bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Milletvekilinin itibarı yok. Seçim kazanmaları mümkün değil. Gördüğüm kadarıyla 2021 Haziran gibi seçim olabilir. Erdoğan kışı sevmez. Haziran’da seçim bekliyorum, olması da gerekiyor. Çünkü, çok feci bir fakirlik var.”
AK PARTİ EN ÇOK KARARSIZ SEÇMENDEN KORKUYOR: Kararsız seçmen kitlesi oluştu. O kararsız seçmenlerin dağıtılması gibi bir kavram var, en yüksek oya tekabül eden siyasi yapıya en fazlası konuyor. Halbuki koptuğu yer orası. Eğer hiç karasızı dağıtmadan baktığınız zaman gerçekten ciddi bir düşüş var. En fazlası da AK Parti seçmeninden.
ÖZDAĞ GELDİ ANLATTI, BİLGİ BELGE YOK: (İYİ Parti’den ihraç edilen İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ) Sayın Özdağ benimle görüşmeye geldi, fezlekesinden dolayı grup başkanı olmak istediğini söyledi ben de ‘hayır’ demedim. Buğra Kavuncu’nun FETÖ’cü olduğunu söyledi ve gitti. Sonra aradım kendisini siz bana elinizdeki belgeleri bilgileri getirin ben gereğini yapacağım. Bir pazar günü Sayın Özdağ geldi anlattı bana, belge bilgi yok, sadece anlattı, ben de bir A4 kâğıt çıkardım tek tek yazdım. ‘Nereden aldınız bu bilgileri? ‘MİT’ten aldım, askeriyeden jandarmadan aldım’ dedi. Bu servis yapan alanları aradım ve kurumlardan çıkmış olduğu iddia edilenleri sordum. Türkiye’de devleti çok fazla kutsayan arkadaşlarımızın devletin d’sinden haberi yok. İki kişi devletin bana doğru bilgi vermeyeceğini iddia etti, biri Sayın Özdağ biri, Doğu Perinçek, bu çok ilginç. Devlet yalancı mı? Devlet veremeyeceği bilgiyi söyler. Bana İçişleri Bakanlığı’ndan aldım deseydi ben Sayın Süleyman Soylu’yu da arardım. İspat et diyorsunuz ispat edemiyorsunuz. Bu demokrasi değildir. Sayın Özdağ elindeki bilgileri çıkıp mahkemeye vermek zorundadır.