Tarlası, evi, traktörü hacizlik olan çiftçiler borçlarına çare aramak ve sesini duyurmak için dün Ankaraya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen günlerde yaptığı açıklamada “Çiftçiyi, esnafı asla unutmadık… Onları da… Kabine Toplantımızın ardından açıklayacağız” sözlerinin ardından beklenilen açıklama gerçekleşmeyince çiftçiler soluğu başkentte aldı. Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelerek Tarım ve Kredi Kooperatifi ve bankalara borçlu çiftçiler TBMM önünde buluşarak dertlerinin anlatmak istedi. Ancak polis çiftçileri, Meclis yerleşkesine yaklaştırmadı.
Çiftçilerin bir kısmı polis eskortu eşliğinde Ankara dışına çıkarılırken gruplar halinde Ankara’da bulunan çiftçilerin yerini açıklamayanlara da ceza keseceğini söyledi.
Polis ve çiftçiler arasında şu diyaloglar yaşandı:
“Polis: (diğer aracın şoförüyle aracın şoförüyle telefonda görüşeceğim. Bizim dediğimiz yapmaz oraya giderse, plakası var bende resmini çektim valla ona var ya 5 milyar lira ceza…
Çiftçiler: Ne cezası yazacaksın, neyden ceza yazacaksın?
Polis: O seni ilgilendirmez benim sorunum, ben yazarım. Her şeyden yazarım.”
“Avukat bizi mahkemeye vermiş, babam kalp krizi geçirdi”
Uşaklı çiftçi Mazhar Ulubey’in babası borçları için icra avukatı tarafından aranınca kalp krizi geçirdi. Ulubey, “Traktörümüz ve arabamız haczedildi. Borcumuzun yarısından fazlasını ödedik. Avukat bizden rüşvet istedi. ‘Biz sizin hakkınızda suç duyurusunda bulunacağız’ dediğimiz için avukat dün bizi mahkemeye vermiş ve mahkeme kâğıdı eve geldiğinde babam kalp krizi geçirdi. Şu an yoğun bakımdan yatıyor. Bizim borcumuz bitirilmek istenmiyor bizden rüşvet isteniyor” dedi.
“Cumhurbaşkanı bizden ağlamamızı bekliyor”
Amasya’dan Ankara’ya gelen Arif Özdoğan da, “Biz insanız, bizim ürettiklerimizi siz akşam götürüp çocuklarınıza yediriyorsunuz. Çocuğuna nasıl diyeceksin ki ben çiftçileri ite kalka arabaya doldurdum. (ellerini göstererek) bu ellerim tarlada taş topladığı için bu hale geldi. Ben çocuğumun kumbarasını boşaltarak buraya geldim. Cumhurbaşkanı bizden ağlamamızı bekliyor. Biz sonuna kadar onu destekledik. Yine de desteklemeye devam edeceğiz” dedi.
“Birbirimizin yüzüne bakamıyoruz”
Amasyalı Ömer Sarı,”Elimizden traktörleri alıyorsunuz, biz bu borçları neyle ödeyeceğiz. Yarın da arazimizi alacaksınız. Kendi köyümüzde kefillikten dolayı kimse kimsenin kapısını açmıyor. Birbirimizin yüzüne bakamıyoruz, baksak kavga çıkacak” diye konuştu.
“Terörist gibi konvoy eşliğinde bizi Ankara’dan kovdular”
Çiftçi Mithat Uçar da “Biz buraya taşkınlık yapmaya gelmedik. Affedersin terörist gibi konvoy eşliğinde bizi Ankara’dan kovdular. Bizim üzerimizde bıçak dahi yok. Biz neyiz ki bizi başkentten sürüyorlar. Biz çiftçiyiz, üreten biziz” dedi.
Mesut Bahçıvan, “Ben kendi 350 bin lira borcumu ödediğim zaman kefil olduğum 1 milyona yakın borcu nasıl ödeyeceğim. Biz burada yetkili biriyle görüşmeye geldik ama maalesef sesimizi bile duymadılar. Bir dövmedikleri kaldı. Biz insanız, hayvan değiliz ki” görüşünü dile getirdi.
“Cezaevinde yatmaya razıyım ama borcumu ödeyemem”
Amasya Damudere köyünden Nurettin Bağlar da” Tefeci, tefeci bunlar. Kefillerim beni sıkıştırıyor ben kefillerimi. Ben ödeyemiyorum isterse 10 yıl 20 yıl cezaevinde tutuklasınlar beni. Ben cezaevinde yatmaya razıyım ama borcumu ödeyemem. Ben böyle ne devlet gördüm ne de millet” dedi.
“Tarım aletleri hacizli kimse kullanamıyor, korkusundan dışarı çıkaramıyor”
Salih Bahçıvan, “Meclis önünde bizi apar topar dağıttılar. Sadece CHP’li vekiller var. İktidar partisinden hiç kimse yanımızda değil. Kefillik yüzünden aracımı kaptırdım, amcamın borcunu ödeyip çıkardım tekrar haciz gelecek diye traktörümü sattım hala diğer araçlarım da traktörüm de hepsi hacizli. Köyde herkesin tarım aletleri hacizli kimse kullanamıyor, korkusundan dışarı çıkaramıyor. Herkes saklamış durumda” diye konuştu.