TBMM İçişleri Komisyonu’nda görüşülen torba yasaya tepki gösteren CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “Derneklere, sivil topluma kayyum atamak, faaliyetlerini kısıtlamak Anayasa’ya aykırıdır. Bu kanun ile insan hakları alanında çalışan sivil toplum örgütleri çalışamaz hale getirilecek. Demokrasimiz daha da geriye gidecek. Düzenleme bu haliyle uluslararası anlaşmalarla uyumu değil, tam tersine uyumsuzluğu artıracak” dedi.
“KAYYUMLA REFORM OLMAZ”
“Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının önlenmesi” yasa teklifinin görüşmeleri TBMM Adalet Komisyonu’nda tamamlandı. Komisyonda konuşan Çakırözer, terörle mücadele gerekçesiyle açılan soruşturmalarda mahkeme karar olmaksızın dernek yöneticilerinin İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınması ve yerlerine kayyım atanmasının önünün açılacağını belirterek şunları söyledi:
“Bu anayasayla güvence altına alınan örgütlenme hakkına, sivil toplum hak ve özgürlüklerine, masuniyet karinesine de aykırı. Bir yandan ‘Hukuk reformu yapacağız, bizim yerimiz Avrupa’ diyoruz. Bir yandan tam üyesi olmak istediğimiz AB standartlarından geri gidiyoruz. Sivil toplumun faaliyetlerini kısıtlayarak atacağınız hiçbir adım reform olmaz. Kanun bu hâliyle hem Türkiye’de hem de uluslararası toplumda arzu ettiğimiz olumlu etkiyi değil, tam tersini olumsuz değerlendirmeleri artıracaktır.”
“HEDEF SİLAHLAR DEĞİL, DERNEKLER”
Türkiye’nin BM’nin ve OECD Mali Eylem Gücünün kara paranın ve terörün finansmanının önlenmesi konusundaki anlaşmalarına uyumunun önemli olduğuna dikkat çeken Çakırözer, “Önümüze gelen bu metinde 43 madde var. Sadece 6’sı kitlesel imha silahlarının finansmanını önlemeye yönelik. Ama derneklerin faaliyetlerini kısmak, sivil toplumu susturmak için getirilen madde sayısı daha fazla. Yani hedefiniz aslında kitle imha silahları değil, hepimizin insan haklarını savunmak için çalışan dernekler ve sivil toplum örgütleri” dedi.
“ELEŞTİRDİĞİNİZ UYGULAMALARI GERİ GETİRİYORSUNUZ”
Çakırözer AKP’nin getirdiği teklif ile Dernekler Yasası’nın gerisine gittiğini de vurgulayarak, şunları söyledi:
“Bugün temel hak ve özgürlüklerimizi savunan insan hakları savunucularını, basın özgürlüğü, kadın hakları, çevre, LGBT hakları savunucularını kendi iktidarınız karşısında risk olarak görüyor olabilirsiniz. Ama gün olur devran döner. İktidar değişir. Buradaki yetkiler farklı bir iktidar döneminde hangi derneklere karşı kullanılabileceğini bilemezsiniz.
Sivil toplum alanında faaliyet gösteren Kadem gibi, Mazlum-Der gibi muhafazakâr örgütler de var. Böylesine sınırsız bir yetkinin bir kişiye verilmesi sakıncalıdır. Geçmişte kendinize yakın hissettiğiniz dernek ve sivil toplum örgütlerinin gördüğü baskılardan şikâyet ederdiniz. Şimdi daha ağır baskı ve kısıtlamaları siz getiriyorsunuz. Bu teklif ile dernekçiliği teşvik eden değil insanları dernekten uzaklaştıran, insanların yurtdışından fon aldığında o fonları kullanımını engelleyecek düzenlemeleri hayata