Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı, bugün kaleme aldığı yazısında 32 gün önce yazdığı bir yazıyı hatırlattı.
Altaylı’nın yazısından ilgili bölüm şöyle:
Tam 32 gün önce yazdım “Nerede bu uçaklar başlığı” ile.
Marmaris’te idim, canım orman gözümüzün önünde cayır cayır yanıyordu.
Alevler büyüyor, yangının içinde canla başla söndürme çalışmalarına katılanlar, gökten gelecek bir yardım bekliyordu, yangın söndürme uçaklarını.
O uçaklar asla gelmedi.
Bir ormancı şehit oldu.
Ben de ilgili Bakan’a, yani Bekir Pakdemirli’ye sordum.
“- Yangın söndürme uçakları kiraladığınızı biliyoruz. Bu uçaklar nerede?
– Bu yangına neden müdahale etmediler?
– Yangın söndürme uçaklarının nasıl ve nerede kullanılacağına kim karar veriyor?
– Bu yangına uçaklarla müdahale etmeyip genişlemesine izin verilmesinin özel bir amacı var mıydı?
– Uçakları kullanmayanlar, kullandırtmayanlar hakkında bir işlem yapılacak mı?
– Yerli ve Milli Türk Hava Kurumu’nun uçaklarını yangın söndürmede kullanmamaya devam edecek misiniz?
– Bu inadın bir nedeni, bir gerekçesi var mı?
– Hayatını kaybeden Orman personeli için üzülüyor musunuz?”
Ve altına da şöyle bir not düştüm,
“Bu sorularıma yanıt alma ihtimalimin çok düşük olduğunu biliyorum.
Ama bazen sorular yanıt almak için sorulmaz
Nelerin yanıtsız kaldığının tarihe not düşülmesi için sorulur.”
Dün aynı anda 20 yerde yangın var.
Bakanlık ise 3 uçakla müdahale edildiğini söylüyor.
THK uçakları ise hala yerde.
“Bakanlık kiralamıyor, bari biz kiralayalım” diye arayan Belediye Başkanı ise Kayyum yönetimindeki THK’da bir yetkiliye ulaşamıyor.
Zaten belediyenin aramasına gerek yok.
Orada biraz liyakatli biri olsa yapacağı belli.
“Ulan memleket yanıyor” diyecek ve kendi karar verip bu uçakları uçuracak.
Yangına gönüllü müdahale edecek.
O koltukta ben oturuyor olsam, yapacağım net bu.
İsterse suç olsun, isterse ceza alacak olayım.
“Orman yanacağına ben yanarım” deyip o uçakları Bakan’a rağmen uçururum.
Peki Türkiye yanarken THK kayyumu neredeymiş biliyor musunuz?
Ben görmedim ama kendi söyledi.
Düğündeymiş düğünde.
Keşke bir de tarağı olsaydı.
Ülke yanarken taranırdı.