Türkiye’de 28 Temmuz’da başlayan orman yangınlarıyla mücadele dön gündür devam ediyor. Aynı anda birçok ilde çıkan yangınların nedenleri ise merak ediliyor. Uzmanlar, yangınları insan eli, küresel ısınma, fön rüzgarları ve ormanlardaki yerleşimler olarak dört ana sebep değerlendiriyor.
Hürriyet gazetesinden Seda Nur Başpınar ve Ece Çelik’e konuşan uzmanlar orman yangınlarının muhtemel sebeplerini şöyle sıraladı:
İNSAN ELİ
Prof. Dr. Doğanay Tolunay (İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi Ormancılık Fakültesi öğretim üyesi): İstatistiksel açıdan orman yangınlarının her geçen yıl arttığını görüyoruz. Nedenlerine baktığımızda yüzde 89’u insan, yüzde 11’i ise yıldırım gibi doğa olaylarından kaynaklı. İnsan kaynaklı olanlarda bahçe temizliği ve anız yakmak gibi faaliyetler öne çıkıyor. Ancak ormanda bırakılan bir cam parçası veya iyice söndürülmeyen bir sigara izmariti bile yangını başlatabiliyor. Son yıllarda bunlara elektrik nakil hatları nedeniyle çıkan yangınları da eklememiz gerekiyor. Osmaniye’deki yangının elektrik hattından çıkmış olma ihtimali çok yüksek.
KÜRESEL ISINMA
Türkiye’nin mevcut iklim koşullarında yılın belli dönemlerinde yangın çıkma riski vardır, buna yangın mevsimi deriz. Mayıs ve kasım aylarını kapsayan bu süreçte en riskli dönem, hava sıcaklarının aşırı yükseldiği temmuz-ağustos aylarıdır. Bu dönemde ormanların altına dökülen ölü örtü adını verdiğimiz yapraklar, kurumuş dallar yangının çok hızlı bir şeklide büyümesine neden olur. Son birkaç senedir iklim krizine bağlı olarak eylül ve ekim aylarında da yangın sayılarının arttığını görüyoruz. Hava sıcaklıkları aşırı yükseliyor, yağışlar azalıyor, hava nemi yüzde 10 gibi ekstrem seviyelere düşüyor. Bir de rüzgâr varsa yangın riski artıyor.
FÖN RÜZGÂRLARI
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu (İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi): Hava durumunun yüksek basınçtan etkilendiği yerlerde hava çöküyor, çöktüğü için de kuruyor. Son dönemlerde ise hava sıcaklığının artmasına bağlı olarak toprak ve bitki örtüsü kuruyarak yanmaya daha müsait hale geldi. Antalya’da şu an bağıl nem oranı yüzde 6 gibi anormal bir seviyede. Hava çökerken rüzgâr tepeden esiyor, aynı zamanda da kuruyor. Dağların yamaçlarından esen rüzgar arazide bulunan ağacı, yaprağı, otu kurutarak yanmaya müsait hale getiriyor, en ufak kıvılcımda her şey tutuşabiliyor, buna ‘fön etkisi’ diyoruz.
ORMANLARDAKİ YERLEŞİM
Dr. Ümit Şahin (Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli İklim Uzmanı): Şu anda tüm dünyada yangınlar yaşanıyor. Aynı anda birçok bölgede yangın çıkması iklim krizine bağlı orman yangınlarının tipik özelliği. İki yıl önce Avustralya’da aynı özelliği gördük. Ormanların yüzde 15’i yandı. 2010’da Rusya orman yangınları benzer özellikler gösterdi. Ama bu söylediklerim yangınların insanla ilgisi olmadığını göstermiyor. Ormanların içine siteler kurulması, oteller yapılması, piknikçilerin cam bırakması, izmarit atması yangın çıkma ihtimalini arttırıyor. Ormanlardaki yapılaşmayı, turizmi sanayi ve maden tesislerini engellemek gerekiyor.
YANAN ORMAN İMARA AÇILAMAZ
Prof. Dr. Doğanay Tolunay, kamuoyunun bilinçlendirilmesinin de çok önemli olduğunu söylüyor ve doğru bilinen yanlışlardan birinin de yangınların arazileri satışa çıkarmak için kasten çıkarıldığı yolundaki inanış olduğunu belirtiyor:
“Anayasanın 169. Maddesine göre yangın çıkan arazı yeniden ormanlaştırılmak zorundadır, imara açılmaz. İmara açıldığı takdirde dava açabilirsiniz. Ne yazık ki ormanlık alanların imara açılması için yangını beklemeye gerek kalmıyor. Oteller, madenler, santrallar için her yıl belli miktarda orman zaten imara açılıyor. Bu konuda herhangi bir şüpheye düştüğümüz takdirde vatandaş olarak meseleyi savcılığa taşıma hakkımız var.”
Manavgat’ta çarşamba günü 4 farklı noktada başlayan yangını söndürmek için dün de olağanüstü gayret gösterildi. Türkiye’nin birçok ilinden gelen ekipler, yangının başladığı günden bu yana canlarını hiçe sayarak alevleri söndürmeye çalışıyor.