Korkusuz gazetesi yazarı Can Ataklı, bugün kaleme aldığı yazısında Türkiye gazetesi yazarı Fatih Selek’in AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağından izlenimlerini aktarmasını ti’ye aldı.
Ataklı’nın yazısının ilgili bölümü şöyle oldu:
Dünyada ilk Amerika Başkanı’nda gördük.
Amerikan Başkanı nereye gitse zırhlı makam aracı da beraberinde götürülüyor.
Sonra Putin’in de böyle yaptığı çıktı ortaya.
Yanılmıyorsam dünyada kendi makam arabasını gittiği her yere götüren üçüncü kişi de AKP Genel Başkanı Erdoğan.
“Süper güç” olduğumuzu göstermek için arabasını taşıyor her yere.
Tabii bir de “itibar” konusu var.
Yabancı devlet yöneticileri Erdoğan’ın olağanüstü lüks makam aracını görünce ister istemez Türkiye’yi kıskanıyor, orası da gururumuz tabii ki.
Bilinen bu haber, tarikatçı bir gazetenin yazarı Fatih Selek tarafından tekrar dile getirilmiş.
Meğer Erdoğan’ın makam aracının nasıl taşındığını pek merak edermiş Selek.
“En çok merak ettiğim şey; Cumhurbaşkanı’nın makam aracının ülkelere nasıl götürüldüğüydü. Acaba araçları konuk ülkeler mi tahsis ediyor?” diye düşünüyordum” demiş Fatih Selek.
Sonra Erdoğan’ın araçlarının nasıl götürüldüğünü anlatmış; “Meğer Türk Hava Kuvvetleri’nin kargo uçaklarıyla götürülüyormuş. Bunun için görevli subay ve astsubaylar bulunuyor. Dünyanın her yerinde bu yöntem uygulanıyormuş. Güvenlik açısından çok önemli.”
Selek’e göre Erdoğan’ın uçağı da “Abartıldığı gibi değilmiş” meğer.
Ama ihtişamı ülke adına güven ve gurur veriyormuş.
Tarikatçı gazetenin yazarı galiba ilk kez bir dış geziye gitmiş olacak ki, her şeye pek şaşırmış.
Örneğin “Tıkır tıkır işleyen müthiş bir organizasyon” varmış Erdoğan’ın son gezisinde.
Fahrettin Altun, ziyaret edilen ülkelerle ilgili bir kitapçık hazırlamış. Heyette kimler var, kim hangi araca binecek, nerede nasıl kalacak, güvenlik elemanlarından teknik personeline, misafir olunan ülkelerde kullanılan basit cümlelerden hava durumuna kadar bütün detaylarıyla yazılmış.
Vay be, sanki sarayın propaganda müdürü dünyada kimsenin aklına gelmeyen bir şey yapmış.
Resmi bir dış geziye ilk kez 1986 yılında katılmıştım. Özal’la Romanya’ya gitmiştik. Aynı şeyler o zaman da yapılıyordu.
Ama tarikatçı gazete yazarı belli ki Fahrettin Altun’a saygılarını ve bağlılığını sunmak için sanki ilk kez yaşanıyormuş bunlar gibi yazmış.
Olacak o kadar.