CHP Genel Başkan Yardımcısı, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Eğitim-İş’in yeni Genel Başkanı Kadem Özbay’ı bugün makamında ziyaret etti, başarılar diledi.
Ağbaba, pandemi koşullarında başlayan eğitim süreci hakkında Özbay’dan bilgi aldı. Ağbaba, Türkiye’de sendikaların sesini özgürce çıkarmasını, düşüncelerini ifade etmeleri gerektiğini belirterek şöyle konuştu:
“EĞİTİM AKP’NİN EN ÇOK YAZBOZ ÇEVİRDİĞİ ALAN”
“Türkiye’de bütün alanlarda olduğu gibi okullarda da bir yere gelmenin koşulları yandaş olmaktan geçtiği gözüküyor. Eğitimde yol açtığı krizleri görüyoruz. Eğitimi yandaşlara teslim ediyorsanız, bu ülkenin kaderiyle oynamaktır. Milli Eğitim Bakanı’na baktığımız zamanda AKP’nin en çok yazboz çevirdiği alanın da Milli Eğitim olduğunu görüyoruz. Bakanlar değişiyor. Milli Eğitim alanı değişmiyor. Milli Eğitim Bakanlığı da bir çiftlik gibi yönetilmektedir. Atamalara baktığımız zaman Akdeniz Belediye Başkanı ‘Ben istediğimi alırım’ demiştir. Bir gerçeği söylemiştir. İmam cemaat ilişkisine benziyor. Bu sözler gerçeğin bir ifadesidir.
“OKULLAR ALLAH’A EMANET EDİLMİŞ DURUMDA”
Eğitimde de durum farklı değil. Okullar 20-25 kişilik kapasiteyle açıldığı söyleniliyor ama Ankara’nın en gözde okullarına gidin 40-45 kişilik sınıflarda öğrenciler öğrenim görmekte, sosyal mesafe 1-1,5 metre yuvarlak halkaların içerisine basarak yürüyorlar. Ama sizin de söylediğiniz gibi sınıflarda yan yana. Yoksulluk sınırı 9 bin TL. Bir öğretmen ortalama 5 bin 500 TL maaş alıyor. Hâlâ okullardan temizlik malzemesi isteniyor. Yardımcı personel yok. Temizlik görevlisi yok. Okullar Allah’a emanet edilmiş durumda. Silgi yüzde 74 zamlanmış. Kalem yüzde 70 zamlanmış. Defterin fiyatı yüzde 34 zamlanmış. Okul çantasının fiyatı yüzde 31 zamlanmış durumda.
“U, UZUN ADAMDAN GELİYOR GALİBA YA DA UCUZ SİYASETTEN”
Türkiye’de Cumhuriyet’in içinden laikliği alırsanız, Türkiye en iyi şartlarda Suudi Arabistan olur. Türkiye ne konuşuyor? Metronun amblemi U’mu olsun. M’mi olsun diye konuşuyor. Aslında U’nun ne anlama geldiğini… Uzun adamdan geliyor galiba ya da ucuz siyasetten geliyor. Türkiye’nin konuştuğu mesele maalesef bu. Faiz sebeptir enflasyon sonuçtur diyordu. Aslında söylememiz gereken şu; şahsım sebeptir, enflasyon sonuçtur. Şahsım sebeptir, ülkenin yoksulluğu sonuçtur.”
“8 YAŞINDAKİ ÇOCUK TEDBİRLERİ ÖĞRENMİŞ, YETKİLİ MAKAMLARDA OTURANLAR HALA BİR ŞEY ANLAMAMIŞ”
Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay ise alınmayan önlemlerin süreci karmaşık bir hale getirdiğini belirtti. Özbay şöyle konuştu:
“Bu sürecin başında görüyoruz ki alınmayan önlemler ve gittikçe karmaşıklaşan süreçler bizleri beklemekte. Eğitim emekçisi olarak yer almayan kişilerin bile eğitim süreçlerini çok iyi anladıklarını görüyoruz. Her nedense bakan ismini taşıyanların yalnızca baktıklarını başka bir şey anlamadıklarını görüyoruz. 8 yaşındaki çocuk pandemi sürecindeki tedbirleri öğrenmiş, anlamış ancak yetkili makamlarda oturanlar hala bir şey anlamamış.
Bunun sebebi de şu; bugün eğitim emekçileri birçoğu yoksulluk sınırının altında yaşamını devam ettirmek zorunda kalıyor. Eğitimcisine bu değeri görmeyen vermeyen bir alıştan acaba ne beklemek lazım. Pandemi süreci şunu gösterdi. Bugün ülkeyi yönettiğini söyleyen insanların büyük bir çoğunluğu kendi çocuklarını; kurslarla, özel dersler, takviyelerle iyi bir eğitime bir şekilde ulaştırıldığını ama Cumhuriyet’in çocuklarının yurttaşlarının çocuklarının büyük bir çoğunluğunun bu eğitime ulaştırılamadığını görüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı kendi verileriyle 18 milyon öğrenciden 6 milyon öğrenciye sağlıklı ulaşamadığını kabul ediyor.
“BİR TANE YARDIMCI PERSONEL OLMADAN EĞİTİME BAŞLAYAN OKULLAR VAR”
Milli Eğitim Bakanı dün yaptığı açıklamada, ‘Hijyen malzemeleri gönderdik’ diyor. Türkiye’nin dört bir yanından haber geliyor. Bir tane yardımcı personelle hatta hiç yardımcı personel olmayarak, eğitime öğretime başlayanlar var. Öğretmenler veliler seferber olmuşlar. Bugün idarecilerin tamamına yakını bir şekilde yandaşlıkla sarı sendikaya üye olarak o koltuklara oturdular. Onları da uyarıyoruz. Bu insanlar sizlere sahip çıkmaz. Şimdi hepsi İŞKUR’un önünde ‘Bize bir yardımcı personel verin’ diye çırpınıyorlar.
Buradaki emek sömürüsüdür. Adeta eğitim emekçileri mevsimlik işçi olarak değerlendirilmektedir. Haziran ayında işine son veriliyor, eylülde iş başı yapıyor. 40 kişiyi 50 kişiyi aynı sınıfa sok. Yan yana oturttur ve çözüm olarak da öğretmenlere de ki, ‘Çocukların yüz yüze bakmamasını sağlayalım’ de. Teneffüs saatlerini zil saatlerini ayarlamadığınız için bugün okulların önünde velilerin bir izdihamını görüyoruz. Fotoğraflar var, veliler üst üste. Derslik sayısı arttırılmalı. Öğretmen sayısı arttırılmalı. Yardımcı personelin tamamı kadrolu olup tam zamanlı çalışmalı. Sınıflar seyreltilmeli.”