Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından öne çıkan satır başları:
Diyanet İşleri Başkanlığı’nı ve Genel Kurmay Başkanlığı’nı aynı tarihte parlemantodan bir yasa çıkararak geçiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyetin 98. yılında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından anılmamasıdır. Bu gerçekten de kabul edilmesi gereken bir tavır ve tutum değildir. En azından Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kuran bir kişiye Cuma Hutbesi’nde saygı duyulması lazım.
Bugüne kadar Anıtkabir’de hiç rastlamadığımız bir garabet ile karşılaştık. Bazı muhabirler Anıtkabir’e alınmadı. O kararı alanlara açık ve net söylüyorum; Anıtkabir’de bu ülkenin aslanı yatıyor, aslanı. Sizin gücünüz yetmez ona. Dolayısıyla, ne yaparlarsa yapsınlar her davranışları kendi sonlarını getiriyor. Bu milletin vicdanında derin yaralar açıyor.
“BÜTÜN SORUNLARIN KAYNAĞI ADALETSİZLİK”
Ciddi sorunlarımız var ama bütün sorunların kaynağını adaletsizlik oluşturuyor. 15 Temmuz darbe girişimi oldu. Hep beraber mücadele ettik ama birileri 15 Temmuz’u Allah’ın bir lütfu ilan edip, milletin boynunda boza pişirmeye başladı. 125 bin 678 kişi kararnameyle görevden alındı. Haksızlığa uğradığını iddia edenler mahkemeye başvurdu. Hakkında takipsizlik kararı verenler, AYM tarafından ‘evet burada bir suç yoktur, göreve iadesi gerekir’ diye karar verilenlerin tamamını göreve iade edeceğiz. Biraz sabretsinler, geliyor gelmekte olan. Mahkeme kararlarını uygulamayan bürokratlar talimatı kimden aldılarsa, aynı şeyi yapmasınlar. Yaptıkları takdirde onları devletin bürokrasisi içinde tutmayacağım.
128 MİLYAR DOLAR ‘PANDEMİ’ GEREKÇESİ
AK Parti’nin grup başkanvekili açıklama yapıyor. Diyor ki; 128 milyar dolar 2019 yılının başından 2021 yılının yarısına kadar ülkemizde evlerine kapanan, iş yerleri kapanan, faaliyetlerine devam emeyen, işsiz kalan işçilere destek olmak üzere bu ülkenin insanlarının menfaatine harcanmıştır. Ahlakın temel kurallarından birisi yalan söylememektir. Yalan söylüyorsanız siyasette ne işiniz var? Milletin sorunlaırnı çözeceğim diye geliyorsunuz, 128 milyar dolar buharlaşıyor ve siz çıkıp yalan söylüyorsunuz. Keşke mahkemeye verse de bu 128 milyar dolarlık dosyayı mahkemeye getirsek. Verir mi? Veremez. Cesaret edemez.
BAHÇELİ’YE YANIT: CUMHUR İTTİFAKI’NIN ORTAĞINA YOL GÖSTERİYORUZ
Bugün sayın Bahçeli CHP ne yapıyor diye Anadolu’ya milletvekillerini göndereceğim demiş. Memnun oldum. Bir pazara, ayakkabı tamircisine gitsinler, CHP ne yapıyor diye sorsunlar. Gerçekten CHP ile gurur duyuyorum. Demek ki Cumhur İttifakı’nın ortağına da yol gösteriyoruz. Gir milletin arasına ve gerçekleri gör diyoruz.
Temmuz 2021 rakamları. 7 milyon 578 bin 123 kişi asgari ücretin 3’te 1’i kadar gelir elde ediyor. Geliri çok düşük olduğu için bunların sosyal güvenlik primini devlet ödüyor. Erdoğan’ın bu rakamlardan haberi var mı? Cumhur İttifakı’nın bu rakamlardan haberi var mı?
‘KARA KIŞ FONU’ ÖNERİSİ
Biz çözüm üretmek zorundayız. Çıktık önce enerji sektörü bileşenleri ile bir araya geldik. Arkasından çıkıp bir açıklama yaptık. İktidara kara kış fonu çağrısı yaptım. Doğalgaz, elektrik, su bütün faturalar ağırlaşacak. Kış aylarında elektrik faturalarından KDV’yi, TRT payını kaldırın dedik. Doğalgaz ve mutfak tüpünde KDV’yi ÖTV’yi kaldırın dedik.
Fransa aylık geliri 2 bin avronun altında olanlara her ay 100 avro verecek. İtalya, düşük gelirlilerin doğalgaz faturasını devletin ödemesine karar verdi. Çekya, enerji üzerindeki vergileri kaldıracağım dedi. Bizimkiler hiçbir şey yapmıyor. CHP’li belediyelerin olduğu yerlerde, Kara Kış Fonu benzeri bir çalışmayı büyük ölçüde tamamladık. Bir vatandaşımız, doğalgaz, elektrik faturasını ödeyemez noktaya gelirse belediyelerimiz devreye girecek. Onların yapmadığını biz yapacağız. Gönül isterdi ki biz iktidar olalım, bütün Türkiye’de sıkıntı ile karşı karşıya olanlara biz yardım edelim.
Kara Kış Fonu kur dedim, sana akıl verdim. Sana yol gösterdim. Senin çevrenin sana vermediği aklı sana verdim ama sen bildiğini okuyorsunuz ama bizim belediyelerimiz halkının yanında.
Gönül isterdi ki bunu Türkiye genelinde yapalım, o günlerde inşallah gelecek. Geliyor gelmekte olan diyoruz.
Her bir sektörün sorunları ile belediye başkanlarımız ilgileniyor. Karabağ Belediyesi’nde mobilyacılar ile bir araya geldim. Ara eleman, yetişmiş eleman bulamıyorlar. Mobilya Akademisi kurdu belediyemiz. Yetişecekler, işleri hazır olacak.
Ülkeyi yönetemiyorlar, sürekli sıkıştırıyoruz yapamıyorlar, yapmıyorlar. Biz kendi belediyelerimizin olduğu yerlerde vatandaşlarımızın rahat etmesi için her türlü çabayı göstereceğiz.
Erdoğan’a yine öneriyorum. Bir muhalefet ister ki çok daha kötü tablo ile karşı karşıya bıraksınlar ülkeyi ama biz öyle istemiyoruz. Asgari ücret 2 bin 825 lira, açlık sınırı 3 bin 93 lira. Yaparsan sen oy alacaksın. Asgari ücreti açlık sınırının üstüne çıkarın demen lazım.
Bir ton kömürün fiyatı asgari ücreti geçti. Nasıl ısınacak bu adam? O ailede yaşanan dramı acaba saray iktidarı bilecek mi?
ERDOĞAN-BIDEN GÖRÜŞMESİ
Öyle bir şahsım ve şürekası var ki gerçekten utanıyorum. Önümüze konulan tablo hiç kimsenin kabul etmeyeceği bir tablo. Dışarıda tam bir kuzu şahsım ama gözleri gülüyor Biden’ı görünce. En büyük derdi ‘Acaba Biden’la bir saat oturabilir miyim?’ geldikleri hale bak. Bu devletin itibarı, saygınlığı yok mu? Yeter ki kendisini huzuruna kabul etsin, bir saat görüşebilsin.
Havuz medyasının gitmeden önceki manşetleri ile döndükten sonraki manşetlerini bir kıyaslayın. 180 derece nasıl dönebiliyorsunuz, nasıl bir bel var gerçekten hayret ediyorum.
Kağıt toplayıcısını dövdürüyorlar. Elindeki çek çeki alıyorlar. En fakire, garibana güç gösterisini yapıyor. Baskıcı yüzünü millete layık görüyor. Dışarıda kuzu, içeride ise kaplan kesiliyor.
“VİCDANIM KABUL ETMİYOR”
Haksız yere içeride tutulan Kavala ve Demirtaş var. Bir daha ifade edeyim; haksız yere içeride tutulan Demirtaş ve Kavala var. Belki onlar hayatlarının hiçbir döneminde CHP’ye sempati de duymadılar, oy da vermediler. Ama bizim görevimiz adalettir. Haksızlığa karşı durmaktır. Haksızlığa karşı susmak dilsiz şeytsansa o şeytanlar başka yerde oturuyor. Bunların tek suçu var; pasaportları Amerikan pasaportu değil. Amerikan pasaportu olsaydı bir telefonla çıkarlardı, uçaklar beklerdi ve giderlerdi. Böyle bir rezaletle Türkiye hiç karşı karşıya kaldı mı? Hiç kimse yanlış anlamasın. Onlar içeride diye bir özel bir beklentimiz yok.