COVID-19 pandemisi 2020 ve 2021 yıllarında birçok uzmanın küresel ekonomiye dair öngörülerini yerle bir etti. Pandemi başladığından bu yana dünya genelinde merkez bankaları küresel ekonomiye 32 trilyon dolar enjekte ederek ekonomileri kendine getirmeye çalıştı.
Dünya’dan Hilal Sarı’nın haberine göre; Bank of America verilerine göre bu dev destekler geçtiğimiz 20 ay boyunca her bir saatte 800 milyon dolar değerinde finansal varlık alımına denk bir destek anlamına geliyor. Küresel hisse piyasalarının büyüklüğü aynı dönemde 60 trilyon dolar yükseldi. Tüm bu destekler ve ardından gelen ekonomik iyileşme dünya genelinde enflasyon canavarını da hortlattı. 2022 yılına bu benzeri görülmemiş desteklerin yavaş yavaş azaltıldığı bir süreçle giriyoruz.
Aralarında Bloomberg Economics araştırmacılarının da yer aldığı birçok uzmanın en temel ve olası baz senaryosunda ekonomilerdeki iyileşmenin süreceği ve enflasyon baskılarının azalacağı bir dönem yaşanacağı öngörülüyor. Ancak karamsar senaryolarda her şey yolunda gitmeyebilir ve küresel ekonomi Bloomberg Economics öngörülerine göre inatçı enflasyondan, ABD Merkez Bankası’nın sıkılaşmasına, gelişen piyasalarda sıkılaşma döngüsüne bağlı bir krizden, Çin’in yavaşlamasına, Avrupa’da ve dünyada siyasi krizlerden, süper güç savaşlarına birçok riskle karşı karşıya.
OMICRON
İşleri kötüleştirebilir
●Avrupa’da vakaların beklentilerden de hızlı artmasına ve sağlık sisteminin yeniden zorlanmaya başlamasına neden olan Omicron varyantı ve olası yeni varyantlar küresel insan hareketini tekrar yavaşlatabilir. Havacılıktan turizme, yeme içmeden perakende ve eğlenceye birçok sektör alınabilecek yeni COVID-19 kısıtlamalarından doğrudan olumsuz etkileniyor. Tedarik zincirlerinde devam eden darboğazlar da Omicron’la ve olası yeni varyantlarla daha da kötüleşebilir. 2021 yılında alınmış katı önlemlere sadece 3 aylığına bile dönülmesi 2022’de küresel ekonomik büyümeyi yüzde 4,2’ye yavaşlatabilir. Uluslararası Para Fonu’nun öngördüğü 2022 küresel büyüme hızı yüzde 4,9.
ENFLASYON
“Daha inatçı çıkabilir”
● Küresel ekonomi için en önemli ve acil risk ise Bloomberg Economics uzmanlarına göre beklenenden daha inatçı hale gelebilecek enflasyon. 2021’in başında ABD yılı yüzde 2 enflasyonla kapatacağını öngörüyordu ancak manşet enflasyon verisi yüzde 6,8 ile 39 yılın zirvesine çıkmış durumda. Euro Bölgesi ve İngiltere’de de enflasyon merkez bankalarının hedeflerinin çok üzerinde seyrediyor. Bloomberg Economics enflasyonun bu yıl düşeceği öngörülerinin de yanlış çıkabileceğini, Omicron’un ve ücret artışlarının enflasyonu daha da inatçı hale getirebileceğini öngörüyor. Tedarik zincirlerinde yaşanan sorunların hala devam etmesi, Omicron’la gelen ve gelebilecek yeni kısıtlamaların bu zincirleri daha da sıkıştırarak tüm fiyatlarda yukarı yönlü baskıları sürdürmesi ABD’den İngiltere’ye, Euro Bölgesi’nden Türkiye ve Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelere birçok merkez bankası için yönetilmesi en zor sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Çin’in sıfır COVID-19 politikasının liman ve terminallerde katı karantinalara neden olması, tüm tedarik zincirlerini etkileyerek hem üretici maliyetlerini hem de tüketicilerin ürün ve hizmetler için ödediği bedelleri yükseltmeye devam edebilir. Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilim Avrupa’da ve dünyada doğalgaz fiyatlarının daha da artmasına neden olabilir. enflasyonda tüm riskler yukarı yönlü değil. Yeni bir virüs dalgasının seyahati vurması petrol fiyatlarını tekrar aşağı çekebilir. Yine de Fed ve diğer merkez bankalarının 2022’de enflasyonla testi zorlu olacak.
FED’İN SIKILAŞMASI
“Finans piyasalarını zora sokabilir”
● Fed’in sıkılaşma döngüsüne girdiği “tapering” dönemlerinde finansal piyasaların işi hep zorlaşmıştır. 2013 ve 2018 yıllarındaki satış dalgalarına atıfta bulunan Bloomberg Economics, zaten çok yüksek değerlemeye ulaşmış varlık fiyatlarını 2022’de sıkıntı çıkartabilecek unsurlar arasında sayıyor. Kuruluşun modellemelerine göre Fed 2022’de 3 faiz artışı gerçekleştirir ve faizler yüzde 2,5’e varana kadar sıkılaşmayı sürdürürse Hazine tahvili getirileri düşer ve borçlanma maliyetlerindeki makas giderek açılır. Bunun sonucunda da 2023’ün başlarında küresel ekonomi yeni bir resesyonla karşılaşabilir. Küresel hisse piyasaları için gösterge niteliği taşıyan Wall Street endeksi S&P 500’ün balon bölgesine yakın seyri 2022’de ne yönde olacak, farklı kuruluşların farklı öngörüleri var. ABD’li yatırım bankası Goldman Sachs 2022’de “hisseler yükselecek, tahvil getirileri düşecek” diyen grupta. Bankanın öngörüsüne göre S&P 500 2022 sonu itibariyle yüzde 9 daha yükselmiş olacak. İsviçre merkezli UBS ise 2022’de küresel ekonomiye ve yatırımcılara yönelik en büyük risklerden birinin merkez bankası hataları olabileceği görüşünde. Bank of America da merkez bankalarının pandemi süresince öngörülebilir olmaya çalıştığını ancak 2022’de giderek daha fazla sürprizin merkez bankalarından gelmeye başlayabileceğini söylüyor. Banka S&P 500’de yüzde 3’lük bir düşüş öngörüyor. Morgan Stanley’nin baz senaryosunda ise S&P 500’ün yüzde 5 düşeceği öngörülüyor.
GELİŞEN PİYASALARDA KRİZ
“Türkiye en kırılgan 5 ekonomi arasında”
● Fed’in faizleri artırmaya başlaması gelişmekte olan piyasalar için kötü haber anlamına gelebilir. ABD’de borçlanma maliyetlerinin yükselmesi doları güçlendirerek gelişen piyasalardan sermaye çıkışlarına neden olur ve bazı durumlarda kur krizleri de yaratabilir. Bloomberg Economics 2013 ve 2018 sıkılaşma döngülerinde Arjantin, Güney Afrika ve Türkiye’nin en olumsuz ekonomiler olduğunu, bunun 2022 için de değişmediğini ve bu ekibe Mısır ve Brezilya’nın da katıldığını öne sürüyor. Bloomberg Economics’in farklı metrikleri hesaba katarak yapmış olduğu analizde Türkiye baş harfleri “canavar” anlamına gelen en kırılgan beşli olarak da görülen BEASTs ülkeleri arasında. Suudi Arabistan, Rusya ve Tayvan ise gelişen piyasalarda yaşanacak krizden güçlü cari dengeleri ve düşük borçlarıyla en az etkilenecek ekonomiler arasında görülüyor.
ÇİN’İN YAVAŞLAMASI
“Küresel ekonomiyi dalga dalga yavaşlatabilir”
● Sıfır COVID-19 politikasından vazgeçmeyen Çin’de hem Evergrande gibi konut devlerinin yaşadığı sorunlar hem de enerji darboğazları üçüncü çeyrekte ekonomik büyümeyi yüzde 0,8’e kadar düşürdü. 2022’de enerji darboğazında bir nebze hafifl eme olsa bile yeni Omicron karantinalarının talebi yavaşlatabileceği, finansman koşullarının zorlaşabileceği ve Çin ekonomisinin yüzde 25’ini oluşturan inşaat sektörünün daha da hız kesmesine yol açabileceği belirtiliyor. Bloomberg Economics’in baz senaryosunda Çin için öngörülen 2022 büyümesi yüzde 5,7. Ancak bu büyümenin yüzde 3’e düşmesi durumunda dünyanın en büyük emtia tüketicisi Çin’den küresel ekonomiye şok dalgalarının yayılması mümkün. Çin’in beklentilerin de üzerinde sert bir şekilde yavaşlaması analize göre 2015 yılında Çin hisselerinde yaşanan çöküş sırasında olduğu gibi Fed’in sıkılaşma planlarını bile geciktirebilir.
GIDA FİYATLARI
“Kitlesel gösterilere neden olabilir”
● Gıda krizleri ve açlığın tarihteki en önemli toplumsal huzursuzluk kaynağı olduğuna dikkat çekilen Bloomberg Economics analizinde hem pandemi hem de aşırı hava olayları nedeniyle rekorlar kıran gıda fiyatlarının 2022’de de yükselmeye devam edebileceği belirtiliyor. 2011 yılında gıda fiyatlarında yaşanan şokun özellikle Ortadoğu’da geniş kitleli protestolara neden olduğu ve bölgede birçok ülkenin bu konuda hala kırılgan durumda olduğu aktarılıyor. “Sudan, Yemen ve Lübnan en az 2011’deki kadar kırılgan” ifadeleri yer alan analizde sadece Mısır’da durumun bir nebze iyileştiği, bu tür toplumsal tepkilerin nadiren yerelde kaldığı ve bölge için genel bir istikrarsızlık riskinin halen gerçek olduğu değerlendirmesi yapılıyor.
SÜPER GÜÇ SAVAŞLARI VE SEÇİMLER
“Ticaret savaşları tekrar alevlenebilir”
● Çin ve Tayvan arasında ambargolar veya doğrudan işgalden kaynaklanacak siyasi bir ihtilaf ABD gibi diğer süper güçleri de ihtilafın içine çekebilir. En karamsar senaryo bir süper güç savaşı yaşanması. Ancak çoğu senaryoda yaptırımlar nedeniyle dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ilişkilerin donma noktasına gelmesi. Böyle bir durumda akıllı telefonlardan otomobillere küresel üretimin önemli bir kısmı için kritik önem taşıyan çip krizinde Tayvan’ın üretiminin sekteye uğraması. Brezilya’da pandeminin ağır sonuçlarıyla boğuşan halk ekimde sandığa gidecek. Kamu maliyesinde daha sıkı bir denetim sağlayacak bir adayın kazanmasının reale nefes aldırabileceği belirtiliyor. Türkiye için de yurtiçinde ve yurtdışında eleştirilen düşük faiz politikalarının TL’de sert kayıplara yol açması sebebiyle muhalefetin 2023 seçimlerini öne çekmeye çalıştığına değiniliyor.
AVRUPA’DA SİYASİ ÇALKANTI
“Euro karşıtları tekrar güçlenebilir”
● Pandemi döneminde Avrupa Merkez Bankası ve pan-Avrupa projeleri destekleyen liderler arasındaki dayanışma Avrupa Birliği’nde borçlanma maliyetlerini düşürmek için bir işbirliği sağladı. Ancak Euro karşıtı siyasi güçlerin Fransa ve İtalya gibi önemli ekonomilerde iktidara gelmesi Avrupa tahvil piyasalarındaki sakinliği bozabilir ve ECB’nin ekonomileri desteklemek konusunda eli zorlaşabilir. Bloomberg Economics karamsar senaryosunda borçlanma maliyetlerinde ülkeler arası makasın 300 baz puana çıkması durumunda 2022 GSYH büyümesinden 4 puan silinebileceğini, Euro Bölgesi’ni tekrar resesyona girebileceğini öngörüyor. İtalya’da Ocak 2022’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Fransa’da da nisan ayında gerçekleşecek seçimlerde Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un iktidarının aşırı sağ tarafından tehdit ediliyor.
ZORLU BREXIT
“Fiyatları yükseltir, darboğazları kötüleştirir”
● İngiltere ve AB’nin Kuzey İrlanda Protokolü yüzünden hala uzlaşamamış olması Brexit sonrası ticari ilişkileri daha da kötüleştirebilir. Müzakereler sonuca ulaşamazsa belirsizlik topyekün bir ticaret savaşına dönüşerek, yatırım ortamını bozabilir, sterlini düşürebilir, gümrük vergilerini yükseltebilir, taşımacılık sektöründe yaşan darboğazları kötüleştirebilir ve zaten enflasyonla boğuşulan bir dönemde fiyatları daha da yükseltebilir.
MALİ SIKILAŞMA
“Kemer sıkma 2008’in beş katı büyüklüğünde”
● Pandemide kesenin ağzını açan hükümetler mali bilançolarını düzeltebilmek için 2022’de kesenin ağzını kısmak ve kemer sıkmak zorunda kalacak. İsviçre merkezli yatırım bankası UBS, kamu harcamalarında atılacak geri adımın toplam büyüklüğünün küresel GSYH’nin yüzde 2,5’ine denk gelmesini öngörüyor – bu da 2008 krizi sonrası alınan kemer sıkma önlemlerinin yaklaşık beş katına denk geliyor. Mali sıkılaşma konusunda Japonya ve Çin gibi istisnalar var. ABD’de de ise Joe Biden’ın 2 trilyon dolara yakın sosyal harcama paketlerine Demokrat senatörlerden bile itirazlar geliyor.