İktidara geldiklerinde herkesin can ve mal güvenliğini sağlamanın birinci öncelikleri olacağını ifade eden Kılıçdaroğlu “Vatandaşlar diyorlar ki: Ya siz ne yapacaksınız, onu anlatın. İktidar oldunuz ne yapacaksınız? İktidar olduğumuzda 83 milyon vatandaşıma ve bütün seçmenlere sesleniyorum. Allah’ın izni ve sizlerin takdirleri ile iktidar olduğumuzda, dört ayaklı bir strateji izleyeceğiz. Bunlardan birincisi, Türkiye’de herkesin can ve mal güvenliğini sağlayacağız. Bir daha söylüyorum: Görüşü ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, kimliği ne olursa olsun, herkesin can ve mal güvenliğini sağlayacağız.” dedi.
Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İkinci soru: Peki can ve mal güvenliğini nasıl sağlayacaksınız? Can ve mal güvenliğini sağlamanın yolu, tarihin bize gösterdiği ve günümüzde de gördüğümüz yol, güçlü bir demokrasiyi inşa etmekten geçiyor. Güçlü bir demokrasi inşa ederseniz, herkesin can ve mal güvenliğini sağlarsınız. Güçlü bir demokrasi, kuvvetler ayrımına dayanmaktadır. Güçlü bir demokrasi… Yani yasama, yargı ve yürütmeyi birbirinden ayıracaksınız, bütün yetkileri bir kişiye vermeyeceksiniz, yargı bağımsızlığını sağlayacaksınız. Defalarca söyledim, yine söyleyeyim: Bir partinin genel başkanı hakim tayin edemez. Bir partinin genel başkanı hakim tayin ederse, o hakim, o genel başkana karşı gebe kalır. Eğer bir partinin genel başkanı hakim tayin ediyorsa, o hakim bağımsız değildir; vicdanına göre, hukukun üstünlüğüne göre karar veremez. O halde yapılması gereken adliyeye siyaseti sokmamaktır, camiye siyaseti sokmamaktır, kışlaya siyaseti sokmamaktır. Ne zaman söyledim ben bunu? Yenikapı mitinginde söyledim. Bunları söyledim. Yerime gidip otururken Erdoğan yerinden kalktı, geldi ben yürürken, kutladı; güzel bir konuşma yaptığımı söyledi. Evet, konuşma güzeldi. Konuşma ahlaklıydı. Konuşma, Türkiye’nin geleceği ile ilgiliydi. “Camiye, kışlaya siyaseti sokmayacaksınız, adliyeye siyaseti sokmayacaksınız” dedim. Şimdi tam tersi yapılıyor.”