Covid salgınının üstesinden gelmenin tek çaresi olduğu artık kabul edilen koruyucu aşılama bugün artık dünyanın her yöresinde bir devlet politikası olarak birincil öneme sahip.
Ancak bilindiği gibi, onay ve ruhsat alan, kabul gören ve dünyanın değişik bölgelerinde uygulanan çok sayıda aşı var.
Virüse karşı geliştirilen aşıların Faz 3 sürecinin ardından etkili olduğunu anlaşılmasından sonra Avrupa Birliği (AB) karar organları, merkezi olarak aşı şirketleriyle ilişkiye geçilmesi ve aşı siparişlerinin merkezi olarak gerçekleşmesi konusunda anlaşmaya vardı.
Bu karar uyarınca AB İlaç Ajansı (EMA) onayıyla bu aşılardan BioNTech-Pfizer aşısına 21 Aralık’ta, Moderna aşısına 6 Ocak’ta ve AstraZeneca aşısına da 29 Ocak’ta ruhsat verildi. Sanofi-GSK, Novavax ve CureVax aşıları ise Şubat ayında EMA tarafından ruhsat için incelemeye alındı.
Aslında AB’nin yeterli miktarda aşı siparişi verdiği konusunda herkes hemfikir. Çünkü bugüne kadar Brüksel tarafından üye ülkelere dağıtılmak üzere verilen aşı siparişlerinin miktarı toplamda 2,6 milyar adedi buluyor. (AstraZeneca:400 milyon adet, Sanofi-GSK 300 milyon adet, Johnson and Johnson: 400 milyon adet, BioNTech-Pfizer: 600 milyon adet, CureVac:405 milyon adet, Moderna: 460 milyon adet).
AB SATIN ALMADA ÇOK GEÇ Mİ KALDI?
Ancak AB komisyonuna yönelik eleştiriler sipariş verilen aşının miktarı değil, zamanlaması üzerine.
Öncelikle Orta Avrupa ülkelerinden yükselen eleştiriler, AB komisyonunun siparişleri geç verdiği, dolayısıyla Brüksel tarafından üye ülkelere yönelik aşı tedarik ağının çok yavaş işlediği yönünde.
Bu eleştirilerde haklılık payı var. Çünkü aşılama hızının AB’de ABD, İngiltere ve İsrail gibi, aşılamayı çok hızlı başaran ülkelerin çok gerisinde kaldığı rakamlarla ortada.
AB’de aşılama oranı yüzde 6 dolayında iken, bu oran İsrail’de yüzde 50, İngiltere’de yüzde 25, ABD’de ise yüzde 18 dolayında. AB ise aşılamada dünyada en hızlı giden ülkelerin temposunu yakalayabilmiş değil.
Aşı tedarikinde geç kalındığı eleştirisine AB Komisyonu da hak veriyor, ancak bu yavaşlığın nedeninin üye ülkeler tarafından komisyon üzerinde kurulan, “aşıdan emin olalım ve en ucuz aşıyı alalım” baskısı olduğunu söylüyor.
ELEŞTİRİLERDE V4 ÜLKELERİ BAŞI ÇEKİYOR
AB’ye yöneltilen aşı eleştirilerinde başı V4 ülkeleri (Çekya, Macaristan, Polonya ve Slovakya) çekiyor.
Üye ülkeler arasında ilk olarak Macaristan, Brüksel’in aşı dağıtımında yavaş olduğu gerekçesiyle farklı bir yol izleme kararı aldı ve bunu hayata da geçirdi.
Macaristan hem Rusya ile hem de Çin ile ilişkiye geçip bu ülkelere Covid aşısı siparişi verdi.
Bunu yaparken de AB mevzuatının üye ülkelere tanıdığı “kriz anında ulusal ilaç kurumları tarafından aşı ve ilaçlara onay verilebileceği maddesini gerekçe gösterdi.
Macaristan, Rusya’dan alınan Sputnik V ve Çin’den gelen SinoPharm aşılarıyla büyük bir aşı kampanyası başlattı.
Macaristan’ı son haftalarda vakalardaki artış nedeniyle sağlık sisteminin iflas noktasına geldiği Slovakya takip etti. Slovakya, Rusya ile anlaşarak 2 milyon adet Sputnik V aşısı satın aldı.
Çekya da Rus aşısı alabileceğini açıkladı. Ülkede tartışma yaratan kararın ardından, hükümet Rusya ile aşı siparişi konusunu görüşmeye başladıklarını bildirdi.
Polonya ise Rus aşısına karşı olduğunu, ancak Çin ile Covid aşısı konusunda görüştüklerini açıkladı.
Ve bu ülkelere dün da Avusturya ve Danimarka eklendi.
Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz tarafından yapılan açıklama ülkesinin aşı satın almayacağı, ancak Danimarka ve İsrail ile birlikte Covid’e karşı bir koruyucu aşı üretmek için acil bir program başlattıkları yönündeydi.
Kurz bu girişimin gerekçesi olarak da Brüksel’in aşı tedarikinde yaşanan gecikmeyi gösterdi.
AB’NİN ONAY VERMEDİĞİ AŞILAR VE ‘AŞI PASAPORTU’ TARTIŞMASI
Orta Avrupa ülkeleri tarafından kullanılan, ancak şimdiye kadar EMA tarafından onay verilmemiş aşılar konusunun neden olabileceği bir başka tartışma konusu da AB’nin yakında uygulamaya koyacağı “aşı pasaportu” meselesi.
AB hareket ve seyahat serbestliğini sağlayabilmek için koruyucu aşı olanlara verilmek üzere özel bir kimlik belgesi hazırlanacağını açıklamıştı. Ancak şimdi bu belgenin kimlere verilebileceği de tartışma konusu haline geldi.
Sağlık uzmanı bürokratlar bu belgenin doğal olarak AB tarafından onaylanan aşıları olanlara verilebileceğini söylüyor.
Peki, bu durumda merkezi olarak henüz onay almamış diğer aşıları olan milyonlarca AB vatandaşı ne olacak?
Uzmanlar şimdilik önemli olanın virüse karşı bir an önce koruma sağlamak olduğunu, bu tür yasal mevzuatın ilerde düzeltilebileceğini söyleseler de Çin ve Rus aşısı olan milyonlarca AB vatandaşı tedirgin.