Çin – Türkiye ilişkilerine de değinen Başkonsolos Wei Xiaodong’un makalesi şöyle:
Birçok Türk arkadaşım bana sıklıkla şu soruyu soruyor: “Çin, 75 yıl önce kurulduğunda yoksulluk içinde ve birçok sorunla karşı karşıyayken, bugün nasıl dünyanın ikinci büyük ekonomisi hâline geldi? Ekonomik büyüklüğü 126 trilyon RMB’yi (yaklaşık 17,71 trilyon ABD doları) aşan, kişi başına düşen GSYİH’in yıllardır 80 bin RMB’nin (yaklaşık 12 bin ABD doları) üzerinde seyrettiği, yakın dönemde sona eren Paris Olimpiyatları’nda 40 altın madalya kazanarak madalya sıralamasında üst sıralarda yer almaya devam eden Çin’in sırrı nedir?” Aslında işin sırrı iki anahtar kelimede yatıyor: “Çin Komünist Partisinin liderliği” ile “reform ve dışa açılma”. Bu iki anahtar kelimeyi daha derinlemesine anlamak istiyorsanız, Çin Komünist Partisi (ÇKP) 20. Merkez Komitesinin yakın zamanda düzenlenen Üçüncü Genel Oturum Toplantısını incelemenizi öneririm.
Reform ve dışa açılma Çin’in geleceğini belirleyen kilit adımken, Çin Komünist Partisinin liderliği bu sürecin temel güvencesi oldu. Çin Komünist Partisi, tüm zamanlarda üst düzey planlamaya ve uzun vadeli stratejiye önem vermekte olup, reformlar ile ilgili görevleri sistematik bir şekilde koordine edip, kaynakları etkin bir şekilde dağıtarak nihai hedefe olumlu anlamda ulaşılmasını sağlamaktadır. ÇKP 11. Merkez Komitesinin 46 yıl önce gerçekleştirdiği Üçüncü Genel Oturum Toplantısı, yeni bir reform, dışa açılma ve sosyalist modernleşme çağını başlatmıştı. 10 yıl önce gerçekleştirilen ÇKP 18. Merkez Komitesinin Üçüncü Genel Oturum Toplanıtısı, yeni bir çağda reformları kapsamlı bir şekilde derinleştirme ve sistematik olarak ilerletme sürecini başlatmıştı. Kısa süre önce başarıyla sona eren toplantıda “Çin Komünist Partisi Merkez Komitesinin “Reformun kapsamlı şekilde daha da derinleştirilmesi ve çin tarzı modernleşmenin daha da hızlandırılması”na ilişkin kararı onaylandı. Bu karar, 300’ün üzerinde önemli reform paketi öneriyor ve 2029 yılındaki Çin Halk Cumhuriyeti’nin 80. yıl dönümüne kadar bu reform paketlerinin tamamlanması öngörülüyor. Toplantıda 2035 yılına kadar yüksek seviyeli sosyalist piyasa ekonomisi sisteminin kapsamlı bir şekilde oluşturulacağı, Çin’e özgü sosyalist sistemin daha da geliştirileceği, ulusal yönetişim sistemi ve yönetim kapasitesine bağlı modernleşmenin büyük ölçüde gerçekleştirilmiş olacağı, bu yüzyılın ortası itibarıyla güçlü sosyalist modern bir ülkenin kapsamlı şekilde inşa edilmesi için sağlam bir zemin hazırlanacağı ifade edildi.
ÇKP 20. Merkez Komitesinin üçüncü genel oturumu hangi somut adımları atıyor? Bu, dünya düzenine nasıl bir fayda sağlayabilir? Bu konuyu Türk dostlarımıza daha ayrıntılı bir şekilde açıklamak isterim:
Öncelikle Çin’in ekonomik gelişimi için yeni bir yol haritası daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır. Kalkınma modelini dönüştürme ve ekonomik yapıyı optimize etme gibi zorluklarla karşı karşıya olan Çin Komünist Partisi, reform yoluyla kalkınmayı teşvik etmeye, reformdan güç almaya devam edecek, yüksek düzeyde dışa açılmayı artıracak, yüksek kaliteli kalkınmayı gerçekleştirecek ve Çin tarzı modernleşmeye güçlü bir ivme kazandıracaktır. Halkı merkezine alan temel duruşumuzu sürdürerek, kalkınmanın halk için, halk tarafından ve halkla paylaşılarak gerçekleştirilmesi ilkesine bağlı kalmaya devam edeceğiz. Devlet yönetim sisteminin modernizasyonunu ilerletecek, yeni bir kalkınma modelinin oluşturulmasını hızlandıracağız.
Geçtiğimiz günlerde Çin hükûmeti
“Ekonomik ve Sosyal Kalkınmanın Kapsamlı Yeşil Dönüşümünün Hızlandırılmasına İlişkin Görüşler” başlıklı bir karar yayımladı ve altı yıl sonra enerji tasarrufuna ve çevre koruma endüstrisine ait büyüklüğünün 15 trilyon RMB’ye ulaşmasını hedefledi. Gelecek adımda, yeni nitelikte üretici güçlerin gelişimini bir fırsat olarak değerlendirerek, “eski” sanayileri üst düzey, akıllı ve çevre dostu hale getireceğiz; yapay zekâ, havacılık ve uzay, biyoteknoloji gibi “yeni” alanları teşvik edeceğiz. Böylece reel ekonomi ile dijital ekonominin derinlemesine entegrasyonunu destekleyerek, yeni kalkınma anlayışını yüksek kaliteli kalkınma anlayışına dönüştüreceğiz.
İkinci olarak ise, dünyanın ekonomik büyümesinin yeni motoru daha güçlü hale gelecek. ÇKP 20. Merkez Komitesinin Üçüncü Genel Oturum Toplantısı, hükümet ile piyasa arasındaki ilişkiyi ele alan temel sorunların etrafında, yüksek seviyeli sosyalist piyasa ekonomisi sisteminin kapsamlı inşasını önemli bir hedef olarak belirledi. Ekonomik sistemde yapılacak reformlar için öncelikli alanlar ve kritik noktalar ile yüksek seviyede dışa açılma için sistem ve mekanizmaların iyileştirilmesi gibi konularda düzenlemeler yapıldı. Bu, insanlık tarihinde 1 milyardan fazla nüfusa sahip büyük bir ölçekte modernleşmenin tüm boyutlarıyla gerçekleştirildiği ilk girişim olacak. Çin’in reformları kapsamlı şekilde derinleştirme kararlılığı, kapsamı ve derinliği eşi benzeri görülmemiş bir düzeyde bulunuyor. Çin’in sürekli reform adımları, “kapasite fazlası” ya da “Çin ekonomisinin çöküşü” gibi safsatalara güçlü bir cevap olmanın ötesinde, toplumun içsel dinamiklerini ve yenilikçi potansiyelini harekete geçirecek, dünyaya daha fazla açıklık avantajı sağlayacak, küresel ekonomik büyümeye katkıda bulunacak, barışçıl kalkınma, karşılıklı fayda ve ortak refah temelinde tüm dünyanın modernleşmesini teşvik edecektir.
Aslında, kapsamlı reformların derinleştirilmesi, Çin’in ekonomik gücünü tarihî bir seviyeye taşıdı. 2012’den 2023’e kadar, Çin’in gayrisafi yurt içi hasılası (GSYİH) 53,9 trilyon RMB’den 126 trilyon RMB’ye çıkarak yıllık ortalama %6’nın üzerinde bir büyüme kaydetti ayrıca dünyanın ekonomik büyümesine yıllık ortalama %30’dan fazla katkıda bulundu. Çin Ulusal İstatistik Bürosunun verilerine göre, 2024 yılının ilk yarısında Çin’in GSYİH’si 61,7 trilyon RMB’ye ulaştı ve yıllık %5 oranında arttı. Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar, son zamanlarda Çin’in ekonomik büyüme beklentilerini art arda yukarı yönlü revize etti ve giderek daha çok sayıda yabancı şirket Çin’e yatırım yapmak ve Çin’de iş kurmak için birbirleriyle yarışıyor.
Son olarak, küresel yönetişimde daha fazla başarı elde edilecektir. Çin, Suudi Arabistan ve İran’ın ilişkilerini iyileştirme sürecini desteklerken, Filistinli gruplar arasında iç uzlaşı görüşmelerine ev sahipliği yapıp söz konusu gruplar arasında ortaklaşa “Beijing Deklarasyonu”nu imzalamasını sağlarken, Ukrayna krizinin siyasi çözümünü teşvik ederken her daim objektif ve adil bir tutum sergilemiştir. Daima barıştan yana olan, uluslararası toplumun ortak görüşünü bir araya getirmek için çaba harcayan, Küresel Güvenlik İnisiyatifi’ni kapsamlı bir şekilde uygulayarak uluslararası toplumu bir araya getiren Çin, çalkantılı ve değişken dünya düzenine daha fazla istikrar ve pozitif enerji sağlamayı amaçlamaktadır.
Günümüzde dünya üzerinde jeopolitik denge karmaşık bir hâl almış, hegemonya ve tek taraflılık akımları artmış, Soğuk Savaş zihniyeti ve blok politikaları ile küresel ayrışma ve karşıtlıkları artırmıştır. Bahse konu kurulda, eşit ve düzenli çok kutuplu bir dünya ile toplumsal çıkara dayalı kapsayıcı bir ekonomik küreselleşme vurgulanarak, dünyanın sorunlarına Çin’in cevabı sunulmuştur. Çin Halk Cumhuriyeti, Çin tarzı modernleşme yolunda ilerlerken, Devlet Başkanı Xi Jinping’in önerdiği Küresel Kalkınma İnisiyatifi, Küresel Güvenlik İnisiyatifi ve Küresel Medeniyet İnisiyatifi’ni kararlılıkla uygulayacak, barışçıl kalkınma yolunu sürdürecek, büyük ülke sorumluluğunu üstlenecek, küresel yönetişim sisteminin daha adil ve makul bir yönde gelişmesini destekleyecektir. Bu sayede Çin, insani uygarlığın ve ilerleme mücadelesinin gelişimine daha fazla katkı sağlamış olacaktır.
Çin ve Türkiye, önemli ve yükselen piyasa ekonomileri olup, her ikisi de kadim bir medeniyet mirasına sahip ve G20’nin önemli üyeleridir. Binlerce yıllık İpek Yolu, iki milleti birbirine bağlamış, karşılıklı alışveriş ve dostane etkileşimlerin tarihini yazmıştır. İkili diplomasinin 53 yıl önce kurulduğu günden bu yana, iki ülke halkı birçok alanda somut iş birliklerini derinleştirmiş, ekonomik ve ulusal kalkınma süreçlerini teşvik etmiş, iki ülkenin gelişim stratejilerini uyumlu hâle getirmiş ve ilişkilerin dengeli ve istikrarlı bir şekilde gelişmesini sağlamıştır. Geleceğe baktığımızda ise; Çin’in reformları kapsamlı bir şekilde daha da derinleştirmesi ve Çin tarzı modernleşmeyi ilerletmesi, yeni koşullar altında Çin-Türkiye ilişkilerinin inşası için daha derin, daha kapsamlı, daha yüksek düzeyde gerçekleşen daha fazla fırsat sunacaktır. Çin; Türkiye dahil dünya ülkelerine yüksek seviyede açıklık sağlamaya, Çin’in kapsamlı reformlar ve modernleşme yolunda elde ettiği yeni fırsatları paylaşmaya, karşılıklı kazan-kazan ve ortak refah sağlama hedefiyle iş birliğini teşvik etmeye ve insanlığın geleceğini inşa etmeye hazırdır. Çin İstanbul Başkonsolosluğu olarak, Devlet Başkanı Xi Jinping ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın stratejik yönlendirmelerinin ışığında, Astana Zirvesi’nde alınan ortak kararları uygulamak, iletişim ve iş birliğini güçlendirmek, somut iş birliklerini derinleştirmek, kültürel etkileşimi artırmak ve Çin-Türkiye stratejik iş birliği ilişkisinin yeni bir bölümünü birlikte yazmak için Türk dostlarımız ile birlikte yol almayı gönülden arzu ediyoruz.