AKP Genel Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş, Habertürk TV’de Serap Belet, Kürşad Oğuz ve Kemal Öztürk’ün gündeme dair sorularını yanıtladı.
Kurtulmuş, “Temmuz ayında işçi emeklilerimizin de dahil olmak üzere. Öyle zannediyorum ki yüzde 40’lara yakın bir dokunuş gerçekleştirilecek. Aynı şekilde asgari ücrete de bir dokunuş gerçekleştirilecek. Enflasyonun orta vadede düşürülmesi için atılacak adımlar var” dedi.
Kurtulmuş’un açıklamaları şöyle:
“Uzun yıllar dünya ekonomisi böylesi bir krizle karşılaşmamıştı. Önce pandemi şartlarının çıkardığı ağır tablo, tedarik zincirlerinin kırılması. Başta enerji, doğalgaz, petrol gibi dünyada çok önemli emtia pazarındaki dolar bazında fiyat yükselişleri vesaire. Bütün bunlarla ilgili dünya ekonomisi türbülansa girmişken arkasından patlak veren Ukrayna-Rusya savaşı sürecindeyiz. ABD bile bir resesyonu konuşur hale geldi. FED en faiz artırımına giderek çok da alışık olmayan bir sürece girdi. Türkiye’de ekonomideki karşılaştığı zorlukları aşmak için gayret ediyor. Üç alanda ilgimizi yoğunlaştırıyoruz. Birisi döviz fiyatlarındaki iniş çıkışların belli seyre girmesini görmek. İkincisi hem küresel fiyat artışları hem de döviz fiyatları yükselişiyle ortaya çıkan enflasyon. Enflasyonun kontrol altına alınması ikinci alan. Ancak bunlar yapılırken diğer taraftan vatandaşımızın karşı karşıya kaldığı hayat pahalılığı. Vatandaşımızın gelir seviyesinin daha yükseğe çıkarılması için tedbirler alınması. Geçtiğimiz yıl enerji ve akaryakıtta vatandaşımıza doğrudan destek verdik. Enerji giderlerin yaklaşık yüzde 75’i devlet tarafından karşılandı.
Vatandaşımızın vermesi gereken vergilerden vaz geçerek, destekler vererek vatandaşlarımızın gelirini yukarı çekmek için gayret sarf ediyoruz. Temmuz ayında işçi emeklilerimizin de dahil olmak üzere. Öyle zannediyorum ki yüzde 40’lara yakın bir dokunuş gerçekleştirilecek. Aynı şekilde asgari ücrete de bir dokunuş gerçekleştirilecek. Enflasyonun orta vadede düşürülmesi için atılacak adımlar var. Acil olan şu anda vatandaşımızın ciddi alım gücü problemiyle karşı karşıya kaldığını görüyoruz. Bunun için alım gücünün desteklenmesini temin edilmesi lazım. Orta vadede tarımsal alanların daha fazla ekilmesini sağlamak. Tarım Bakanımız bu açıklamayı yaptı. Tarımsal ürünlerdeki fiyatların aşağı çekilmesi. Dar ve orta gelirli vatandaşımızın daha rahat konut alabilmelerini sağlamak için sadece kredi değil aynı zamanda ucuz arsa üretimi düzenlemelerinin yapılması. Bunlarla ilgili çok titiz çalışmalar yapılıyor. Yakın planda ailelerin alım gücünü arttıracak tedbirleri temin etmemiz lazım.
“BU YAZ İTİBARİYLE RAHATLAMAYI HİSSEDECEĞİZ”
Her zaman dünya ekonomisi ve ulusal ekonomiler iç içedir. İçinden geçmekte olduğumuz süreç her iki dinamikleri çok daha yakınlaştırmıştır. Ukrayna-Rusya arasında tahıl dünya piyasalarına çıkmıyorsa bundan hiçbir ekonomi kolay kolay kendisini koruyamaz. Ekonomi ile ilgili öngörülebilir olmak meselesi bu. Şu anki şartlar içerisinde çok dinamik süreçten geçiyoruz. Örneğin Türkiye’nin ilk 5 aylık performansı bütçenin 124 milyar fazla vermiş oldu. Biz hala bütçe disiplinini koruyan ülkeyiz. Türkiye enerji hariç cari fazlası veren bir ülke. Maalesef enerjide dışa bağlıyız. 2018’de devreye soktuğu kendi milli yerli kömür hamlesini çok değerli görüyoruz. İhracatımız 240 milyar dolar seviyesine geldi. İstihdam pandemi öncesi dönemine dönmüş oldu. Baktığınızda Türkiye ihracatını yapan, istihdam üreten bir ülke. Temel sorun hayat pahalılığı. Dengeleri bozmadan bu anlamda tedbirleri alıyoruz. Bu yaz aylarıyla birlikte bir rahatlamayı, ondan sonraki dönemde baz etkisiyle daha kalıcı bir rahatlamayı hissedeceğiz. Kuruvaziyer turizmiyle ilgili olarak uzun süre yakalamadığımız rakamları yakalamışız. İstanbul ve Antalya’da otellerin büyük doluluk yaşadığını görüyoruz. Yaz aylarıyla birlikte tarım ürünleri aşağı doğru seyretmeye başladı. Hiçbir şekilde biz pandemi sürecinin başından itibaren tedarik zincirlerini kırdırmadık. Türkiye’de herhangi bir mal yok satmadı. Pahalı oldu, oynaklık oldu ama sonuç itibariyle tedarik zincirleri kırılmadı.
Enerji fiyatlarıyla ilgili döviz bazında baktığımızda Türkiye’de arttı ama dünyadan daha fazla arttığını söyleyemeyiz. Ya petrolünüz, doğalgazınız olacak ya da paranız rezerv para olacak. Paranız rezerv para değil, petrol doğalgaz gelirleriniz yok. Vatandaşın alım gücünü olumsuz etkilemesin diye 165 milyar lira kamudan finanse etmişsiniz. Burada yapılabilecek olan şeyler maksimum şekilde yapıldı. Türkiye’de ekonomide yeni bir yönelişin olduğunun altını çizmek lazım. Sadece faiz, enflasyon, işsizlik rakamları, ihracat rakamları üzerinden konuşulamaz, bunlar bir bütündür. Türkiye 2013’ten bu yana bir tercihte bulunmuştur. IMF programından ayrıldıktan sonra bir istikamete girdi. Üreten, istihdamı artıran, yatırımı teşvik eden, ihracatı arttıran bir Türkiye modeli.
Vatandaşımızın gündeminde ne varsa, çarşı, pazarda hangi konu konuşuluyorsa bu konu hükümetin masasındadır. Çözerken de afaki şekilde değil eldeki imkanlar çerçevesinde, vatandaşlarımızın beklentilerine göre çözmek hükümetin siyasi önceliğidir. Memur emeklileri dahil olmak üzere enflasyon farkını üstüne koyarak yüzde 40 civarında bir artışın, biraz eksik, biraz fazla olabilir. Bunlar çalışıyor. Milletimiz ‘adil oldu’ diyecek bir sonucu inşallah Temmuz’u görecek. Burada ek zam talebi olduğu zaman bütün kamu görevlilerine tabii ki kapsayacaktır.”