ABD Merkez Bankası (FED), Haziran toplantısında 75 baz puan ile beklentilerin üzerinde bir faiz artışına gitti. 75 baz puanlık faiz artışı 1994’ten bu yana alınan en sert faiz artışı kararı olarak kaydedildi.
İki gün süren haziran ayı FED toplantısı sonrası dünyanın merakla beklediği faiz kararı açıklandı. Finans Uzmanı-Ekonomist Murat Özsoy, FED’in 75 baz puanlık artırım kararının bundan sonraki toplantıda da 75 bps artırım yapılacağına işaret ettiğine dikkat çekti.
“BIÇAK SIRTI DENGE DÖNEMİ”
Özsoy, Türkiye ekonomisi açısından bakıldığında eğer içeride TL fiyat istikrarı sağlanamaz ise TL’nin ABD doları karşısında değer kayıpları temmuz ve sonraki aylarda hızlanacağının altını çizdi, “FED bundan sonra oldukça şahin bir tavır izlerken ABD ekonomisini resesyona sokmamak için işgücü piyasasını canlı tutmaya çalışacaktır. Devamında sıkı para politika adımlarının diğer Merkez Bankaları tarafından da atılmasında öncü olacaktır diye düşünüyorum. Bu durum tüm dünyada resesyona girmemek için bıçak sırtı denge yönetimi gerektiriyor” dedi.
“DAHA KÖTÜSÜ GELİYOR”
Enflasyonla mücadelede gerekli adımlar atılmazsa sıkışıklığın daha da artacağına dikkat çeken Özsoy, “Eğer ekonomi yönetimi küresel çaptaki para politikaları ile uyumlu olmadan, yurtiçindeki enflasyon sorununu sadece dış etkenlere bağlamaya devam eder ve enflasyon ile mücadele kapsamında gereken adımları atmaz ise FED’in 75bps artışları karşısında küresel likidite sıkışıklığı ve paranın artan maliyeti karşısında hane halkları ve özellikle reel sektördeki firmalar tarafında bugünden daha yüksek seviyede önemli finansal sıkıntılar gündeme gelebilir” ifadelerini kullandı.
Özsoy’un açıklamalarının tamamı şu şekilde:
“ABD Merkez Bankası FED’in faizi 50bps artış beklentisi, son açıklanan ABD tüketici enflasyon verisinin beklentilerin oldukça üzerinde gelmesinden sonra 75bps seviyesine çıkmıştı. Bugün bu beklentiler paralelinde gelen 75bps artışın gerekçesi Powell’ın açıklamaları öncesinde yayınlanan FED basın bültenine eklenmiş olan “Komite, yüzde 2 enflasyon hedefine geri dönülmesi konusunda güçlü bir şekilde kararlıdır.” ibaresi ile açıklanmış oldu. Ardından Powell hem konuşması, hem de soru cevap kısmında enflasyonu indirmek konusunda kesin kararlı olduklarını birçok defa vurguladı ve en önemlisi de sonraki toplantılarda yine 75bps artış yapabileceklerinin sinyalini verdi.
“Bana göre dikkatleri çeken konu uzun zaman sonra FED Başkanı Powell’ın tahminlerde yanıldıklarını ve artış hızını kesmeyen enflasyon trendini kendilerini şaşırttığını söylemesiydi. Bunu yine bir nevi açık ve şeffaf iletişim şeklinde yorumlayabiliriz fakat diğer taraftan Powell’ın bu seferki tutum ve söylemleri önceki toplantılara kıyasla daha çekingendi ve FED’in 50bps üzerinde bir artış yapma zorunluluğu altında kalmasından ötürü çok da memnun olmayan bir görüntü sergilemesiydi. Bundan sonraki gelişmelerin gelen değişkenlere bağlı olacağını söylemesi, enflasyonun bariz yukarıda seyretmesini kendilerini şaşırttığını söylemesi ve olağanüstü bir belirsizlik ortamının varlığından bahsederek dış etkenlerden bahsetmesinin pek de alışık olmadığımız bir Powell görüntüsü verdiğini düşünüyorum.
POWELL KONUŞURKEN PİYASALARDA NELER OLDU?
“FED kararından önce 1820 dolar seviyesinde olan ons altın fiyatının bir ara 1840 dolara çıktığını gördük ve daha sonra 1833 dolar seviyelerinde yer buldu. ABD borsa endeksleri Dow Jones, S&P 500 ve Nasdaq’ın Powell’ın konuşmasından yarım saat sonraki zaman diliminde sırasıyla yüzde 1,67, yüzde 2.37 ve yüzde 3.52 ile oldukça yukarılarda seyredip sonra nispeten gevşediğini gördük. ABD dolar endeksi gerileme kaydederken diğer ülke para birimleri arasında günlük değer kayıplarında en iyi direnen para cinsi TL olarak ön plana çıktı” sözleriyle dikkat çekti.
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
FED Başkanı Powell enflasyonu uzun vadeli beklentilerde yüzde 2 hedefine çıpalamak konusunda son derece kararlı olduğunu söylerken bundan sonraki toplantılarda yine 75bps artış yapacağının sinyalini verdi. Bizim açımızdan bakıldığında eğer içeride TL fiyat istikrarı sağlanamaz ise TL’nin ABD doları karşısında değer kayıpları Temmuz ve sonraki aylarda hızlanacaktır. FED bundan sonra oldukça şahin bir tavır izlerken ABD ekonomisini resesyona sokmamak için işgücü piyasasını canlı tutmaya çalışacaktır. Devamında sıkı para politika adımlarının diğer Merkez Bankaları tarafından da atılmasında öncü olacaktır diye düşünüyorum. Bu durum tüm dünyada resesyona girmemek için bıçak sırtı denge yönetimi gerektiriyor. Eğer ekonomi yönetimi küresel çaptaki para politikaları ile uyumlu olmadan, yurtiçindeki enflasyon sorununu sadece dış etkenlere bağlamaya devam eder ve enflasyon ile mücadele kapsamında gereken adımları atmaz ise FED’in 75bps artışları karşısında küresel likidite sıkışıklığı ve paranın artan maliyeti karşısında hane halkları ve özellikle reel sektördeki firmalar tarafında bugünden daha yüksek seviyede önemli finansal sıkıntılar gündeme gelebilir.