Milli Bakanı Ziya Selçuk’un, 13 Kasım’da başlayan ara tatile ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı, “Tatilden sonraki süreçte hepimiz, yani tüm kademelerdeki öğrenciler ve tüm öğretmenler, okullarımıza dönmek temennisindeyiz” açıklamasından kısa süre sonra okulların 31 Aralık’a kadar artan vaka sayısı nedeniyle kapatılması kararı alındı.
Pandemi döneminde kısmi açılan okulların kapatılması kararının ardından eğitimciler ve veliler, online eğitim sürecinde derinleşen eğitimdeki eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasını talep etti.
“Bilim dışı açıklamaların, gerçekliği olmadığını gördük”
Yüz yüze eğitimin başlamasının önemli olduğunu birçok açıklamada dile getirdiklerini söyleyen Eğitim-Sen Başkanı Feray Aytekin Aydoğan’a göre, yüz yüze eğitimin başlatılması için iktidarın fiziksel hareketliliği azaltan, enfeksiyon zincirini kıran önlemleri hayata geçirmesi gerekiyordu.
Millî Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında tanı konulan veya temaslı olan eğitim emekçilerinin ve öğrencilerin bilgilerinin kayıt altına alındığı, karantina sürelerinin takip edildiği ve kamuoyuyla da paylaşıldığı şeffaf bir sürecin işlemesi gerektiğini ama bunların yapılmadığını belirten Aytekin, “Okullarda tüm önlemlerin alınması gerektiğini defalarca ifade ettik. Tüm bu önlemler alınmazsa yüz yüze eğitimin sürdürülebilmesinin mümkün olmadığı, salgın yayılımının okullara etkisinin artacağı ve okulların kapatılacağı uyarısını yaptık. Bütün bu uyarılarımız 31 Aralık 2020’ye kadar uzaktan eğitim kararı açıklamasıyla bir kez daha haklı çıktı. Salgın döneminde 17 eğitim emekçisi arkadaşımızı kaybettik. Şubelerimizden gelen bilgiler doğrultusunda bin 248 eğitim kurumunda vakalar yaşandı. Yüzlerce eğitim emekçisi arkadaşımız ve öğrencilerimize pozitif tanısı konuldu. Gerekli önlemlerin alınmadığı koşullarda okulların çarşıdan, pazardan daha güvenli olduğu şeklinde bilim dışı açıklamaların hiçbir gerçekliği olmadığını görmüş olduk” dedi.
“Ebeveynlerinin cep telefonlarıyla erişmeye çalışıyorlar”
İktidarın uzaktan eğitim kararı almasına karşın bu alanda da sorunların sürdüğünü belirten Eğitim-Sen Başkanı Aydoğan’a göre hâlâ 4 milyonu aşkın öğrenci uzaktan eğitime ulaşma imkanına sahip değil. Erişebilen öğrencilerin yüzde 60’ından fazlasının ebeveynlerinin cep telefonlarıyla uzaktan eğitime ulaşmaya çalıştığını belirten Aydoğan, “Erişebilen öğrencilerimiz açısından cep telefonu üzerinden eğitimin nitelikli olduğundan söz etmemiz de mümkün değil. Çok hızlı bir şekilde Millî Eğitim Bakanlığı’nın uzaktan eğitime erişim imkânı olmayan tüm öğrencilerin hem gerekli cihazlarını hem de internet erişimlerini sağlaması gerekiyor “dedi.
“Merkezi sınavlar iptal edilmeli”
Pandemi döneminde eğitimcilerin çalışma koşullarının kötüleştiğini ve haklarının sağlanmadığını, tüm itirazlarına rağmen pandemi koşullarında yüz yüze sınavların da gerçekleştirildiğini belirten Aydoğan, “Hâlâ bundan sonra gerçekleştirilecek YKS ve LGS gibi merkezi sınavların iptaliyle ilgili bir açıklama yapılmadı. 16 Mart’ta okulların kapandığı günden bugüne uzaktan eğitime kesintisiz ulaşabilen özel okuldaki bir öğrenciyle uzaktan eğitime hiç erişemeyen öğrenci aynı sınavlara mecbur bırakılıyor. Sınavların bir an önce hem eğitimdeki eşitsizliğin derinleşmemesi hem de sağlık riski nedeniyle iptal edilmesi gerekiyor” diye konuştu.
“Okullar açılsa, önemli bir kesim çocuklarını göndermeyecekti”
Pandemi koşullarında haftada iki gün okula giden öğrencilerin tam anlamıyla sürece adapte olamadığını belirten Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Başkanı İlknur Kaya Bahadır’ın aktarımına göre okulların kapanması kararı genel olarak velilerde memnuniyet yarattı.
Büyük bir veli grubunun çocuklarını okula göndermeme eğiliminde olduğunu söyleyen Bahadır, “Herkesin kafası tarumar olmuş durumda. Salgın inanılmaz yaygın durumda. Hemen hemen her ailede mutlaka bir vaka görülüyor. Çok yakında olduğunun farkında herkes ve bu nedenle çok endişeli ve korkuyorlar. Zaten önümüzdeki hafta okullar açılmış olsa da çok önemli bir kesim çocuklarını okula göndermeyecekti” diye konuştu.
“Aileler tepkili”
Velilerin ve öğrencilerin süreç nedeniyle çok kaygılı olduğunu söyleyen, özellikle lise ya da üniversite sınavına çocuğu hazırlanan velilerde bu kaygı durumunun belirsizlikle birleştiğini belirten Bahadır, “Üniversite sınavına hazırlanan çocukların velileriyle görüştük. Hepsi çok kaygılılar ve ne olacağını bilmiyorlar. Çocuklar okulda sağlıklı eğitim alamıyorlar. Geçtiğimiz yılın derslerinin de sınavlara dahil edilebileceği belirtiliyor. Bu süreçte özel ders aldırabilen aldırdı. Bu çocukların olanaklarına sahip olmayanlar çok daha kötü sonuçlarla karşılaşacaklar. Aileler sınavlar konusunda çok tepkililer. Ne olacağını bilememe, hangi müfredattan sorumlu olacaklarını bilememe çok büyük bir tepki açığa çıkarıyor” ifadelerini kullandı.
“Veliler, iktidarın söylediklerini ciddiye almıyor”
Bilim insanlarının eylül ayında salgının için ikinci dalga uyarısı yaptığını, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından okullar açılmadan gerekli hazırlıkların ise yapılmadığını söyleyen Bahadır uzaktan eğitim sürecinde birçok öğrencinin eğitime erişemeyeceğini belirterek sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Online alt yapıyı hazırlayamadıkları için okulları açmaya mecbur kalmışlardı. Şimdi okulları kapatmak zorunda kaldılar ve aynı sorun devam ediyor. Birçok öğrenci grubu yine online ders yapamayacak. Konunun muhatapları, bu alanın akademik çalışmasını yapan kişileri bir araya gelip bu süreci çocuklarımız için en iyi nasıl atlatırız diye bir şey yapılmıyor. Bir kişi ben her şeyi biliyorum diyor ve o da olmuyor. Bakan geçen hafta okullar önümüzdeki hafta bütün sınıflarda derslere başlayacak dedi. Dün açıklanan ise 31 Aralık’a kadar tatil olduğu. Eğitimde işler bir gün öyle bir gün böyle aileler tepkili. Dolayısıyla bu durum herkesi germiş durumda. Çocukları için endişeleniyor veliler ve iktidarın söylediği hiçbir şeyi ciddiye almıyorlar.”