Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessese Müdürlüğü’ne ait maden ocağında meydana gelen ‘grizu patlaması’ sonucunda 41 işçi hayatını kaybetmiş, madene ilişkin hazırlanan Sayıştay raporları, ihmal ihtimallerini güçlendirmişti.
Sayıştay’ın 2019 ve 2020 yılına ait raporlarında, madenin grizu patlaması riski barındırdığı belirtilmişti.
Riske neden olan faktörün ise üretim derinliğinin -300 metre olması olarak ifade edilmişti.
Kamuoyunda ihmal tartışmaları devam ederken; Politeknik, grizu patlamasındaki teknik olasılıklara ilişkin bir çalışmayı yayınladı.
Katliama ilişkin teknik olasılıklar şöyle sıralandı:
”1. Maden sahalarında öncelikli olarak havalandırmanın yeterli olması, ortamdaki metan birikimini engelleyecek debide olması gerekir. Tüm kömür ocaklarında merkezi gaz ölçüm sistemi bulunması zorunludur ve bu sistem verileri kayıt altına alınmaktadır. Buna bağlı olarak uyarı/alarm sistemlerinin de kurulmuş olması gerekmektedir. Bu zincirin bozulması veya işleyişin aksatılması katliama davet etmiş olabilir.
2. Maden İş yerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği’ne göre yeraltı çalışmalarında yanıcı veya patlayıcı ortam oluşması riski meydana getirecek miktarda metan gazı çıkma ihtimalinin olduğu yerler grizulu kabul edilir. Bacalar, ani grizu deşarjı olabilecek yönlerde veya grizu bulunabilecek eski çalışma yerlerinde devam ettirildiği takdirde, yapısal özellikler göz önünde bulundurularak en az 25 metre boyunda kontrol sondajları yapılması sağlanır. Kontrol sondaj deliklerinde, grizu veya tehlikeli gazların varlığı anlaşılırsa, iş durdurulur; çalışanlar söz konusu yeri terk eder; giriş yeri kapatılır, durum yetkililere derhal haber verilerek gerekli çalışmaların yapılması sağlanır. Bu prosedürün herhangi bir adımının atlanması patlamaya neden olmuş olabilir.
3. Yer altındaki elektrikli ekipmanlar alev sızdırmaz (expruf-ATEX Belgeli) olmalı, yer altına olası ateş kaynağı sokulmamalı, kaynak vb. sıcak iş ekipmanlarıyla yapılacak çalışmalarda gerekli gaz ölçümleri yapılıp, sürekli kontrol edilmelidir. Elektrik ekipmanları alev sızdırmaz özelliğini yitirmiş olabilir. Özellikle bakım onarım sırasında sökümler bu özelliği ortadan kaldırabiliyor ya da kullanılan mobil elektrikli ekipmanların bu özellikleri olmayabilir. Kaynak makinası/tali havalandırma fanları gibi cihazlar kıvılcımın nedeni olabilir. Kaldı ki; Sayıştay tarafından, iş müfettişlerinin raporlarına atfen ocakta ATEX belgesi olmayan ekipmanların listesinden bahsedilmektedir.
4. Merkezi ölçüm, uyarı sistemlerinin sağlıklı çalışması sağlanmalı ve kişilere değil otomasyona bağlı olmalıdır. Ocakta merkezi gaz ölçüm ve/veya uyarı/alarm sisteminde sıkıntı olabilir, merkezi gaz ölçüm sisteminin izlenmesi kişilere bırakılmış, uyarı sistemi bu kişi/kişilerle yapılıyor olabilir. (Soma için bu da iddia edilmişti) Kaldı ki Sayıştay Raporları’nda 24 saat çalışması ve takip edilmesi gereken uyarı sistemlerinde aksamalar meydana geldiğinin belirtilmesi bu konuda ihmalin olduğunu gösteriyor.
5. Yine Sayıştay raporunda olası bir patlama riskine karşı da tozla mücadele ve toz patlamalarına karşı gerekli önlemler alınması gerektiğine ilişkin de uyarılar bulunmaktadır. Bu noktada ihmaller olabilir.
Maden işkolunda kamunun işlettiği bir maden ocağında dahi bu derece ihmaller zincirinin olması ülkede maden işçilerinin karşı karşıya olduğu riski gösteriyor.
Sayıştay’ın Amasra maden ocağı için uyarısını yaptığı “çalışan eksikliği, ölçüm cihazlarının-kullanılan ekipmanların yeterli ve nitelikli hale getirilmesi” uyarılarının dikkate alınmaması AKP iktidarının kurumları, kurumların işleyişini nasıl çökerttiğinin de kanıtı.
Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri yöneticileri, kurumları tahrip eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve kurumlardaki politikaları belirleyen AKP iktidarı katliamdan sorumludur.”