Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, yeni normalleşme ve dün Reuters’a konuşan Türk yetkiliyle ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Çölaşan, AKP’li yetkilinin Türk ajansına değil bir yabancı ajansa konuşmasını da eleştirdi.
Çölaşan’ın “Merakla beklenen yasaklar” başlıklı bugünkü yazısı şöyle:
Sevgili okurlarım, dün bu yazıyı yazdığım öğlen saatlerinde hiçbir şey belli değildi.
Yasakların kalkıp kalkmayacağı, bir bölümü kalkarsa hangi ölçüde özgürleşeceğimiz ise hiç bilinmiyordu.
Dün yine ilginç bir şey oldu…
Reuters Ajansı’na konuşan bir hükümet yetkilisi belli yasakların kalkacağını açıkladı.
Bunlar hep böyledir…
Her nedense açıklamalarını bizim ajanslarımıza değil, yabancı kuruluşlara yaparlar. Başka bir deyişle, bizler her konuda neler olacağını hep onlardan öğrenmiş oluruz!
★★★
Bir yılı geçti…
Açık hava veya kapalı mekân hiç fark etmez…
Bir yerde oturup çay kahve içemedik, bir yudum içki içemedik, bir lokma yemek yiyemedik.
Düğünler yapılamadı.
Hiç kimseyle el sıkışamadık.
El sıkma yerine yumruk tokuşturduk.
Dirseklerimizi birbirine değdirdik.
Kendi adıma söyleyeyim, maskeli yaşamaktan bıktım.
Bana sorarsanız o maskeler hele bu koşullarda fazla bir işe yaramıyordu.
Benimkiler dahil ceplerimizde buruşuyor, bir kez kullanıp atmamız gereken maskeyi bazen günlerce takıyorduk.
★★★
Dün Reuters’e konuşan bizim hükümet yetkilisi bazı müjdeler veriyordu da, her nedense isminin açıklanmasını istemiyordu!
Bunlar her konuda böyledir!
Yabancılara konuşurlar, neler olacağını ve hangi kararların alınacağını biz yabancılardan öğrenmek zorunda kalırız.
★★★
Yasakların ve kısıtlamaların bir miktar bile olsa kaldırılacak olması iyi de, acaba sonrasında neler olacağını kim biliyor?
Unutmayalım, insanlık aleminin başına bela olan bu salgın Türkiye’de de henüz bitmedi.
Rakamlarla oynadıkları halde her gün binlerce insanımız hastalanıyor, günlük ölüm sayısı 150 dolaylarında gerçekleşiyor.
Biz rehavete çabuk kapılan bir toplumuz.
Bundan sonrası da çok zor gelecek.
★★★
Bu süreçte milyonlarca insanımız maddi ve manevi açıdan büyük zararlara uğradı.
İşsiz kaldı, parasız kaldı…
Borçlandı…
Onların uğradığı özellikle maddi zararları telafi etmek bu saatten sonra asla söz konusu olmayacak.
Yani bir yanda salgının yeniden artma tehlikesi, öbür yanda ise insanlarımızın maddi zararı söz konusu.
Hangisini tercih edersiniz sorusuna yanıt vermek dünyanın en zor işlerinden biridir…
★★★
Şu gerçeği artık herkesin bilmesi gerekiyor…
Yasaklar ve kısıtlamalar hangi ölçüde kaldırılırsa kaldırılsın, bunun tek nedeni olacak:
Turizmdeki çöküşün biraz olsun önlenmesi.
Bu konuda özellikle iki ülkeye bağımlıyız:
Rusya ve Ukrayna.
Umudumuz onlar, o iki ülkeden gelmesi beklenen turistler!
Her iki ülkede de korona salgını yaygın. Ortalığı kasıp kavuruyor.
Şimdi oralardan geleceği öngörülen milyonlarca turist (hangi önlemleri alırsanız alın) virüsü de yanlarında bize taşıyacaklar.
Dönüşte de bizden kendi ülkelerine…
Rusya durumun farkında…
Ve bu nedenle, uçak seferlerinin iptali dahil çok sayıda kısıtlayıcı önlem getirdi. Bizimkiler panikledi.
Turizm Bakanı apar topar Rusya’ya gidip soruna çözüm bulmalarını Rus yetkililerden istedi ama değişen bir şey olmadı.
★★★
Bundan sonra neler olduğunu, neler olacağını hep birlikte göreceğiz.
Yasaklar gevşeyecek ve kurtulacağız, kötü günler artık geride kaldı diye kimse rehavete kapılmasın.
Tam tersine…
Korkarım ki Türk toplumu kendisini bugünden başlayarak tam kadro sokaklara atacak, kafeler ve restoranlar tıklım tıklım dolacak, ev ziyaretleri başlayacak, sarılmalar öpüşmeler gırla gidecek ve düne kadar 48 bin insanımızın canını alan virüs yeniden hortlayacak.