Organize suç örgütü lideri olduğu belirtilen Sedat Peker’in, sosyal medya hesaplarında yayımladığı videolar konuşulmaya devam ediliyor.
Videolarla birlikte, Türkiye’de mafya, siyaset ilişkisi yeniden tartışılmaya başlandı. Ülkenin 90’lı yıllara geri döndüğü eleştirileri yapıldı, Susurluk Skandalı benzetmeleri gündeme geldi.
Ergenekon kumpası mağduru Avukat ve İstanbul Organize Suçlarla Mücadele ve Kaçakçılık Şube Müdürlüğü eski müdürü Adil Serdar Saçan, sosyal medya hesabından tecrübelerini aktardı ve mafyayla nasıl mücadele edilmesi gerektiğini anlattı.
“BAŞTA DİN EKSENLİ PARTİLERİN MİLLETVEKİLLERİ OLMAK ÜZERE ONLARCA SİYASETÇİ ARADI”
Saçan, şu ifadeleri kullandı:
“Mafya nasıl yok edilir? Meclisinizi mafyosilere kapatın. Yerel güç sahiplerini meclise taşımayın. Ülkeyi para ve güç sahibi olanlara teslim etmeyin. Memur, işçi, çiftçi, ev hanımı, öğrenci, işsiz insanları meclise taşıyan sistemi kurun. Sorun kendiliğinden hallolur.
Adam bildiğin pezevenkti. Genelevdeki tüm evlerin sahibi. Annesi; ‘Osmanlının torunlarını burada satıyoruz’ demişti… Hiç operasyon yapılmadı. Kimse cesaret edemedi… Biz ettik… Başta din eksenli partilerin milletvekilleri olmak üzere onlarca siyasetçi aradı. ‘Bırakın adamı’ dediler. Bırakmadık. Genelevde borçlandırdıkları kadınlara zorla imzalattıkları senetleri İstanbul Emniyet Müdürlüğünün Bahçesinde yaktık. Tanıklar genelev kadınları. Haydi inkar edin. Onlar sizden delikanlı.”
“EN KALİTESİZ, YALANCI VE ÜÇ KAĞITÇI KESİMİN…”
“Delikanlılık sözle, söylemle olmaz. Yürek, bilek gerektirir. Delikanlının koruyucusu Hz. Allah’tır, karar gerektirmez” diyen Saçan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Siyaset temizlenmeden ülke temizlenemez. Temiz olan herkes ses vermeli… Şüpheli hiç kimsenin eşi ya da çocukları şüpheli değildir. Herkes hukuka uymak zorundadır. İktidar sahipleri daha çok uymak zorundadır.
5 Yıl İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü yaptım. En kalitesiz, yalancı ve üç kağıtçı kesimin, mafya ve destekçileri; siyaset, iş adamı, satılmış kamu görevlileri ve satılmış basın mensupları olduğunu gördüm. Özet budur.”