‘Soğuk Savaş’ döneminde NATO tarafından uygulamaya konulan Komünizm İle Mücadele stratejisinin ve 12 Eylül 1980 sonrası uygulanan “Yeşil Kuşak” projesinin Türkiye’deki en önemli isimlerinden olan, FETÖ lideri Fethullah Gülen, 1999 yılında kaçıp sığındığı ABD’nin Pensilvanya eyaletinde öldü.
AKP’nin iktidara geldiği 2002 ila 17-25 Aralık 2013 tarihine kadar iktidarın ortağı gibi davranarak başta yargı, emniyet olmak üzere devlet kadrolarını ele geçiren FETÖ; TSK içindeki yapılanmasını harekete geçirerek 15 Temmuz 2016’da darbe kalkışmasında bulunmuştu.
darbe girişiminden sonra örgütün binlerce üyesi tutuklanırken örgütün üst düzey yöneticilerinin çoğu kaçarak Avrupa ülkeleri ve ABD’de faaliyetlerine devam ettiler.
Gülen’in ölmesi üzerine örgüt içinde “iktidar” kavgasının şiddetleneceği ve örgütün bölünebileceği konuşuluyor.
Fethullah Gülen 27 Nisan 1941’de Erzurum’un Pasinler ilçesi Korucuk köyünde doğdu. Ancak terör örgütü lideri Fethullah Gülen’in web sitesinde yer alan bilgilerde ise Gülen’in doğum tarihi 10 Kasım 1938, yani Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm günü olarak geçiyor..
Gülen, 1959 yılında Edirne’de Üç Şerefeli Camii’ne imam olarak atandı. Kasım 1961’de Ankara’da askere giden Gülen 1963’de askerliğini tamamlayarak Erzurum’a döndü.
Erzurum’da kaldığı yıllarda Komünizmle Mücadele Dernekleri (KMD) açılmasında aktif rol aldı. İlki 1950 yılında kurulan bu derneklerin kurucuları arasında Adnan Menderes, Celal Bayar gibi isimler de bulunuyordu.
1969 yılında İzmir’e atanan ve Ege Bölgesi’nin çeşitli il ve ilçelerinde konuşmalar yapan Gülen, 1971 yılında 12 Mart Darbesinden hemen önce İzmir’deki görevinden ayrıldı. 3 Mayıs 1971’de polis tarafından gözaltına alındı ve cezaevine gönderildi. 1974 yılında çıkarılan af yasasıyla suçlamalardan beraat etti.
Cevdet Saral ve Osman Ak tarafından hazırlanan 16 Nisan 1999 tarihli ‘Fethullah Gülen Işık Tarikatı’ raporu ve Saral’ın suç duyurusundan sonra, 21 Nisan’da Gülen’e ve onun kurduğu yapıya yönelik ilk dava açıldı. 1999 yılında hakkında başlatılan soruşturmadan kısa bir süre önce “sağlık sorunları” nedeniyle yurt dışına kaçtı. İleri bir tarihte yaptığı açıklamada dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in de ABD’ye gitmesi için kendisine tavsiyede bulunduğunu söyledi.
Türkiye’de kendisi hakkında dava açan savcı ve olayı araştıran 38 emniyet mensubu hakkında ‘telekulak skandalı’ adı altında dava açıldı. Davayı açan savcı Nuh Mete Yüksel ile ilgili de kasetler ortaya çıktı. Yüksel görevden alındı, dava ise tozlanmak üzere rafa kaldırıldı. Gülen, Amerika’da verdiği ifadede bütün suçlamaları reddetti. Bu dava önce 2000 yılı Aralık ayında çıkan af ile askıya alındı. 2006 yılında ise Terörle Mücadele Kanununda (TMK) yapılan değişiklik sonrasında Gülen’in avukatlarının başvurusu nedeniyle yeniden görüldü. 2008 yılında cürüm ve şiddete başvurarak teşekkül oluşturduğuna dair delil olmadığından beraat etti ve karar Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nca da oybirliği ile onandı.
Yıllar içinde kurduğu cemaat yapılanmasını geliştiren ve devletin ‘kilit konumlarındaki’ önemli koltuklarda etkisi ve müritleri bulunduğu ifade edilen Gülen Türkiye’deki çeşitli siyasi iktidarlar döneminde güçlenmeye devam etse de cemaatin en çok palazlandığı dönem AK Parti iktidarında oldu.
Ancak dönemin başbakanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile girdiği mücadele üzerine Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) 30 Nisan 2014 toplantısıyla “terör örgütü” olarak ilan edildi. Kurduğu yapının amacının ‘seçilmiş hükümeti devirmek, ülke yönetimine el koymak’ olarak tespit edildiği belirtildi.
17-25 Aralık 2013’te Erdoğan, ailesi, yakınları ve hükümette bulunan birçok önemli ismin de yer aldığı yolsuzluk iddialarını içeren tapeler Gülen yapılanması tarafından ortaya atıldı. Başbakan ve bakanlar dahil birçok ismin dinlendiğinin ortaya çıktığı bu skandal sonucu Gülen yapılanmasına operasyonlar başladı.
Gülen 1986’da kurduğu örgütsel yapılanmayı 15 Temmuz 2016 gecesi bir darbe ile sonuçlandırmak istedi. Püskürtülen darbe girişiminin ardından Gülen yapılanması kayıtlara Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olarak geçti.