CHP, 702 sayılı KHK’nın tümünün ve ayrı ayrı tüm maddelerinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.
Dava dilekçesinde, “7142 sayılı Yetki Kanunu çerçevesinde Bakanlar Kuruluna verilen KHK ve Kanunlarda değişiklik yapma yetkisinin Anayasa’da yapılan değişikliklere uyum sağlanmasını kapsadığı, Nükleer Düzenleme Kurumunun kurulmasının bu kapsamda yer almadığı” belirtilmişti.
Anayasa Mahkemesi, iptali istenen kuralların, TBMM’nin Bakanlar Kuruluna KHK çıkarma yetkisi verebileceğini hükme bağlayan Anayasa’nın mülga 91. maddesi çerçevesinde denetlenmesi gerektiğini kararlaştırdı.
702 sayılı KHK’nın tüm maddelerini ayrı ayrı inceleyen Yüksek Mahkemenin kararında, 702 sayılı KHK’nın, 7142 sayılı Yetki Kanunu’na dayanılarak çıkarılan KHK’lardan olduğu belirtildi.
Anayasa’da yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacı doğrultusunda Bakanlar Kuruluna tanınan yetkinin kapsamının 7142 sayılı Kanunla belirlendiği ifade edilen kararda, dolayısıyla bu Yetki Kanunu’na dayanılarak çıkarılan kuralların Anayasa’da yapılan değişikliklere uyum sağlama amacı taşıması gerektiği kaydedildi.
BU KAPSAMDA DEĞERLENDİRİLEMEZ
Kararda, KHK’nın 1. maddesine göre amacının, nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin yürütülmesi sırasında çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin iyonlaştırıcı radyasyonun olası zararlı etkilerinden korunmasına yönelik uygulanması gereken temel ilke ve esaslar ile tarafların sorumluluklarını ve bu faaliyetler üzerinde düzenleyici kontrol yetkisini haiz Nükleer Düzenleme Kurumunun teşkilat, görev, yetki ve sorumlulukları ile personelinin özlük haklarına ilişkin esasları belirlemek olduğu bildirildi. Nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyon ile ilgili tesis, cihaz, madde ve faaliyetlerin de bu KHK kapsamında olduğu belirtilen kararda, şöyle denildi:
“Çevre ve insan sağlığıyla doğrudan ilgili olan nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin yürütülmesi sırasında ilgililerin korunmasına yönelik temel ilke ve esaslar ile tarafların sorumluluklarının belirlenmesi ve bu faaliyetler üzerinde düzenleyici kontrol yetkisini haiz Nükleer Düzenleme Kurumunun kurulması şeklindeki amacın Anayasa’da yapılan değişikliklere uyum sağlanması kapsamında değerlendirilemeyeceği açıktır. Başka bir ifadeyle nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyon faaliyetlerine ilişkin konular ile bu alanda yetkili bir kurum kurulmasının Anayasa’da yapılan değişikliklere uyum sağlamak amacı kapsamında olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla dava konusu kuralın Anayasa’nın mülga 91. maddesi uyarınca verilen KHK çıkarma yetkisinin amaç ve kapsamı içinde değerlendirilemeyeceği anlaşılmaktadır. Kural, Anayasa’nın mülga 91. maddesine aykırıdır, iptali gerekir.”
8’E KARŞI 7 OYLA
İptal kararı 8’e karşı 7 oyla alınırken, karşı oyların gerekçesinde, söz konusu kanunun daha önce kurulmuş olan kamu kurum ve kuruluşları konusunda değil, kanun veya KHK kapsamında yer alan ancak henüz kurulmamış olan kamu kurum ve kuruluşlarının hayata geçirilmesi konusunda da bir yetki verdiği belirtildi.
Nükleer alanda yapılacak düzenlemeler çerçevesinde icracı kurumların yanı sıra düzenleme yetkisine sahip bir kurumun da gerekliliğini öngören kanun koyucunun, ilk etapta bu sorunu geçici bir düzenleme ile halletme yoluna gittiği ifade edilen gerekçede, söz konusu KHK’da, nükleer faaliyetlerin düzenlenmesi kapsamında, düzenleyici bir kurumun ileride kurulmasından ve bu kurum ihdas edilene kadar düzenleme fonksiyonunun Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından yerine getirilmesinden açıkça bahsedildiği aktarıldı.
Kanunun kendi içerisinde tutarlı olacağı varsayımından hareketle, olmayan bir kurumun kurulmasına yetki verilmesi sırasında, belirlenen şartlara uygun bariz bir durum varken, “karşılığı olmayan bir yetki verildiğini” iddia etmenin mümkün olmadığı vurgulanan gerekçede, “Bu yetki ile ne tür bir kurum kurulması halinde yeni değişikliğe uygun hareket edilmiş olunacaktır? Bu soru çoğunluğun bakış açısıyla cevaplandığında, henüz var olmayan hiçbir kurumun bu yetki kanunu çerçevesinde kurulması mümkün olamayacaktır.” ifadelerine yer verildi.
İptal kararının, yeni düzenleme yapılabilmesi için 1 yıl sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırıldı. Yürürlük tarihine ilişkin karar oy birliğiyle alındı.
Yürürlüğün durdurulması talepleri ise iptal hükmünün ertelenmesi nedeniyle oy birliğiyle reddedildi.