Gazeteci Murat Yetkin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 20 Amerikan şirketi yöneticisiyle video konferans yöntemiyle yaptığı toplantıda konuşulanları yazdı. Yetkin “Amerikan şirketleri ne dedi, Erdoğan onlardan ne istedi?” başlıklı yazısında “26 Mayıs’ta yapılan toplantıda konuşulanlar, kamuoyundaki tahminlerden farklı. Gündemde Türkiye’deki demokrasi ve özgürlüklerin olmadığını söyleyebiliriz” dedi.
Yetkin’in yetkinreport.com‘daki yazısından bir bölümü şöyle:
“Yaptığı açıklamalar ilişkilerimize ilave ek yük getirse de”, her şeye rağmen Başkanı Joe Biden ile Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir dönemin arayışında olduğu sözleri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ait. Erdoğan’ın 26 Mayıs’ta önde gelen 20 Amerikan şirketinin yöneticileriyle yapılan video-konferans sırasında söylendi.
Toplantı, Türkiye’nin yeni ABD Büyükelçisi Murat Mercan ile ABD Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Myron Brilliant’ın girişimleriyle düzenlenmiş. Toplantıya katılan şirketlerin ve katılanların listesini yazının sonunda bulabilirsiniz. Amaç Türkiye’ye daha çok Amerikan yatırımı çekmek.
Peki, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S400 füzeleri yüzünden ABD yönetimince yaptırım yediği, F35 savaş uçağı programından çıkarılıp el konulduğu, Suriye’de PKK/YPG, ABD’de Fethullah Gülen ve Halkbank sorunlarının söz konusu olduğu bir dönemde Türkiye’ye daha çok Amerikan yatırımı gelir mi? Donald Trump zamanında Erdoğan’ın ticaret hacmini 19 milyar dolardan, 100 milyar dolara çıkarma hayali vardı. Erdoğan bu konuyu uzun aradan sonra dün yine gündeme getirdi. Ama Trump’ın aksine Biden yönetimi Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve basın özgürlüğünün durumundan şikâyetçi. Biden daha yeni 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı Anma Günü olarak tanıdı. O konuda beklenen misilleme tepkisini vermeyen Erdoğan, daha sert tepkiyi İsrail’in Filistinlilere saldırması üzerine verdi. İsrail’e destek olan Biden’ı “kanlı elleriyle tarih yazmak” ile suçladı.
Erdoğan’ın söz ettiği yükler bunlar.
HUKUK DEVLETİ İŞLEMİYORKEN YATIRIM GELİR Mİ?
Peki bunlara rağmen Biden ve Erdoğan 14 Haziran’daki NATO Zirvesi çerçevesinde yapılması beklenen görüşmede nasıl bir yol haritası üzerinde uzlaşabilecekler? Uzlaşabilecekler mi? Nasıl ve başka nelere rağmen olacak?
Üstelik Türkiye’de hukuk devleti ve çoğulcu demokrasi tam işlemiyorken Demokrat ABD yönetimin bu yüzden Türkiye’ye ambargo uygulayacağı, en azından yatırımları teşvik etmeyeceği varsayımının Covid salgını sonrasına geçiş sürecindeki dünyada fazla yeri olmadığını kabul etmek zorundayız sanırım.
Hatta şunu da söyleyebiliriz: Ekonomik güce sahip Batılı hükümetler bir ülkedeki siyasi rejimi ne kadar sert eleştiriyorsa, eleştiren ülke şirketlerinin, eleştirilen ülkede o kadar uygun koşullarla, tavizlerle yatırım imkânlarına kavuştuğu gibi bir tersine denklem söz konusu. Türk sanayicilerinin yatırımlarını Balkan ülkelerine taşırken Amerikan ve Avrupa şirketlerinin arazi, vergi kolaylıkları ve imtiyazlar alarak Türkiye’ye gelme hazırlığında olduğu gibi bir manzara var karşımızda.
Toplantıya katılan kaynaklardan derlediğimiz bilgilere göre, örneğin Örneğin, Hilton Grubu’nun koşullar uygun olursa Türkiye’deki 66 oteline 33 otel daha eklemek istediği bilgisi var. Hilton, Türkiye’de hayli eleştirilen Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’u da kendilerine yardımlarından dolayı özellikle övmüş Cumhurbaşkanına. Örneğin GDO’lu yiyecekler konusunda Türkiye’de eleştiri konusu olan Cargill tarım şirketinin şu anda Türkiye’den 70 ülkeye ihracat yaptıklarını söyleyerek, destek devam ettikçe yatırımı artırabileceklerini söylemiş.
Uzatmayalım, Amerikan şirketlerinin ne Türkiye’deki insan hakları ve demokratikleşme alanındaki gerileme umurunda, ne uluslararası hukuk normları. Tek umurlarında olan şey daha düşük maliyetler ve daha fazla kâr; işçi ücretlerinin düşüklüğü ve sendikalara yönelik grev yasakları buna dâhil.