17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümünde olası Marmara depremini değerlendiren Bilim Akademisi Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, “Olası bir depremde İstanbul kendi kendine yetemez çünkü hastanelerin ne kadar çalışacağı, itfaiyenin ne kadar çalışacağı meçhul. İstanbul’da büyük bir kaos söz konusu olabilir” dedi.
DHAda yer alan habere göre; 17 Ağustos depreminin ardından yapılan araştırmaya dikkat çeken ve zamanın daraldığını hatırlatan Prof. Dr. Naci Görür, minimum 7 üzerinde bir depremin olacağını ve afet yönetiminin İstanbul’daki ekip ile mümkün olamayacağını söyledi. Görür, acilen depreme karşı hazırlıklı olunması konusunda uyarılarda bulundu.
‘BİLİM DÜNYASININ DESTEĞİYLE ARAŞTIRDIK’
“Prof. Dr. Naci Görür, ABD’li jeofizikçi Tom Parsonsun 2004 yılında, depremin zamanlaması ile ilgili yaptığı çalışmayı hatırlatarak, “1999 depremlerinde ben, Marmara Denizi’nde bütün araştırmaları yapan ekibin Türk tarafının başkanı olarak görev yaptım. Orada denizde bütün araştırmaları biz yaptık. Bu araştırmalar böyle devlet desteğiyle olmadı. Biz bilim dünyasının desteğiyle Avrupa Birliği fonlarıyla bu projeleri yaptık.
‘İSTANBUL DEPREME HAZIR DEĞİL’
Teknik üniversitede bir avuç insan olarak bunu yaptık. Dolayısıyla 99 depremlerinden sonra işte alarmı verdik. Marmara’ya gelebilecek tehlikeyi anlattık, nasıl olacağını nelerin beklenebileceği, yazıldı, çizildi, konuşuldu. Alarm da verdik, yerel yönetimleri, halkı, merkez yönetimini de uyardık. Ama bu yapılanlar ne kadar, yeterli mi? İstanbul depreme hazırlandı mı dersen, hayır.
‘MARMARADA 7 ÜZERİ DEPREM OLMA OLASILIĞI YÜZDE 64’
Bizim bugüne kadar yaptığımız, yapılmayanların yanında çok az. Şimdi Parsons diye bir Amerikalı bilim insanı, bizden Türkler de var, bir grup yaptığı çalışmada 99 depremlerinden sonra her an olmak kaydıyla Marmara’da 7 ve üzerinde bir depremin olma olasılığının yüzde 64 olduğunu buldular, yazdılar. Bütün dünyada büyük ölçüde bunu kabul etti.
‘DEPREM PERİYODUNUN SONLARINA GELİYORUZ’
2004 yılında da yayınladılar bunu ciddi bir şekilde. Dolayısıyla yani 30 yıl dediğin zaman işte sonu 2029 gelir. Bu şekilde biz de yani 24 seneyi nihayet geçirdik. Depremin yani olma periyodunun sonlarına doğru geliyoruz. Her yıl da Anadolu, Batıya doğru yılda 2 buçuk santim ilerliyor her sene. 24 yılda da en az 50 cm daha stres birikti demektir. Bir de bu olan depremler öyle veya böyle belli oranda stres yükleyebilir, yüklemiştir. O halde yani biz sona yaklaşıyoruz demektir” şeklinde konuştu.
‘İSTANBULDA KAOS SÖZ KONUSU OLABİLİR’
Prof. Dr. Naci Görür, depremin ardından İstanbul’a dışarıdan destek gelmesi gerektiğini ifade ederek, “Olası bir depremde İstanbul kendi kendine yetemez çünkü hastanelerin ne kadar çalışacağı, itfaiyenin ne kadar çalışacağı meçhul. Bir de bu gecekondu mantığıyla gelişmiş, plansız bir kent. Dolayısıyla yani depremde olabilecek yıkım nedeniyle burada ulaşım da olmayabilir. Veya çok sıkıntılı olabilir. İstanbul’da büyük bir kaos söz konusu olabilir. İnsanların belli bir kısmı göçük altında kalabilir.
‘İSTANBUL KENDİ KENDİNE YARDIM EDEMEZ’
Onlara ulaşılamayabilir cankurtaranlar çalışamayabilir. İstanbul’da bir kar yağışı, bir yağmur olduğu zaman bile biz İstanbulun ne kadar kaosa sürüklendiğini görüyoruz. Öyle bir depremde, böyle dar yollarda üç beş binanın bile yıkılması sonucu nasıl bir şehir içinde ulaşım sağlarsınız Allah bilir. Dolayısıyla yani çok büyük bir ihtimalle aynen Güneydoğu örneğine bakarsan Güneydoğuda nasıl hayat durduysa, İstanbul oradan daha kötü bir durumda. Çünkü hem bina yoğunluğu hem nüfus yoğunluğu daha fazla, hem de gecekondu mantığıyla gelişmiş. Gelişme diyoruz; bence gelişmiş değil, kaosa sürüklenmiş. Şimdi öyle bir depremin olması anında İstanbul kendi kendini besleyemez. Kendi kendine yardım edemez.
‘YARDIM MARMARA’NIN DIŞINDAN GELMELİ’
Özetle kendi göbeğini kendi kesemez. Muhakkak dışarıdan Marmara Bölgesinin dışından destek ve yardım gelmeli. Eğer İstanbul depremde yardım umut ediyorsa bunu, bu depreme uzak büyük kentlerde yaparak veya onlarla anlaşma yaparak, planlayarak bu işi yapması lazım. Destek ve kurtarıcı ekibin dışarıdan gelmesi lazım. Ya da uluslararası ekibin yardımın gelmesi lazım. Doğru dürüst havaalanı bile yok. Belki ilk depremde şu andaki yapılan İstanbul Havaalanı devre dışı kalacaktır. Niye? Çünkü zemini nedeniyle. Nasıl Hatay’da havaalanı kalmadı? Burada da aynı şey olacaktır. Atatürk Havaalanını da yıktığımıza göre belli ölçüde biz elimizden gelen yanlışlıkları maalesef biraz yapmış durumdayız” diye konuştu.
‘1967 ADAPAZARI DEPREMİNDEN SONRA O BÖLGEDE DEPREM OLACAĞI SÖYLENMİŞTİ’
Prof. Dr. Naci Görür, 1967de gerçekleşen Adapazarı depremi sonrasında yayımlanmış ulusal ve uluslararası makalelerde İzmit’e, Gölcük’e dikkat denildiğini, özellikle 1979da bu konunun gündeme geldiğini ancak sonrasında hiçbir önlem alınmadığını belirterek şöyle devam etti:
“Seçimler geliyor, yerel seçimler. Ben yine bir kampanya yapacağım. Yerel seçimlerde bu depreme hazırlığı gündeme getirelim diye. Ben eminim ki yine olmayacak bir şey. Keşke olsa. Bu deprem bakanlığı veya afet bakanlığı çalıştırılırsa ve bu bakanlık devlet projesi şeklinde bu bakanlıkta işler yürütülürse yani siyasi şovlardan uzak. Gelen iktidara göre işi yapıp yapmayacak gibi değil, hangi iktidar gelirse gelsin o projeleri yürütecek bir mantıkla yapılsa, biz 20 senede bu ülkeyi çok rahatlıkla depreme hazırlarız. 1999 depremleri de aslında geleceği belli olan depremdi. 1997, hatta 1967 Adapazarı depreminden sonra o bölgede deprem olabileceği söylenmişti, uyarılmıştı.