Türkiye Barolar Birliği (TBB), geçtiğimiz çarşamba günü başlayan kitlesel protestolar kapsamında Türkiye’nin farklı yerlerinde yapılan gözaltılara ve tutuklamalara ilişkin açıklama yaptı. TBB’den yapılan açıklamada, “Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı işlemler hak ve özgürlükleri koruyucu bir rol üstlenmesi gereken yargıyı tam aksine bir baskı aracına dönüştürmektedir. Gazeteciler hakkındaki tutuklama kararları ise yalnızca kendi özgürlük ve güvenlik hakları bakımından değil, yurttaşların haber alma hakkı bakımından da ağır ihlallere sebebiyet vermektedir” ifadeleri yer aldı.
TBB, kitlesel protestolar kapsamında Türkiye’nin farklı yerlerinde yapılan gözaltılara ilişkin yaptığı açıklamada, şu ifadelere yer verdi.
“Geçtiğimiz çarşamba günü başlayan kitlesel protestolar kapsamında Türkiye’nin farklı yerlerinde hukuka aykırı gözaltı uygulaması yapıldığı, içlerinde öğrencilerin de bulunduğu çok sayıda kişinin tutuklandığı veya adli kontrol tedbiri uygulandığı haberleri kamuoyuna yansımaktadır. Son olarak, gösterileri takip ettikleri gerekçesiyle evlerine düzenlenen polis baskınıyla gözaltına alınan on bir gazeteciden yedisi tutuklanmıştır. Anayasal güvence altında olan barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılanlara gözaltı işlemi yapılması, tutuklama ve adli kontrol tedbirlerinin uygulanması hak arama özgürlüğünü zayıflatan hukuka aykırı uygulamalardır ve 2911 sayılı Kanun’da yer alan ceza hükümleri göz önüne alındığında ölçülülük ilkesine de aykırıdır.
Gazeteciler hakkındaki tutuklama kararları ise yalnızca kendi özgürlük ve güvenlik hakları bakımından değil, yurttaşların haber alma hakkı bakımından da ağır ihlallere sebebiyet vermektedir. Demokratik toplumlarda gazeteciler ‘kamu bekçileri’ olarak nitelendirilmektedir. Gazetecilerin hak ve özgürlüklerine dokunulmaması yalnızca devletin negatif yükümlülüğü değil, güvenliklerine ilişkin tedbirlerin eksiksiz yerine getirilmesi pozitif bir yükümlülüktür.
Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı işlemler hak ve özgürlükleri koruyucu bir rol üstlenmesi gereken yargıyı tam aksine bir baskı aracına dönüştürmektedir. Bu uygulamalar, yalnızca kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına değil, aynı zamanda ifade özgürlüğü ve katılımcı demokrasi ilkelerine de zarar vermektedir. Hak ve özgürlüklerin kullanımının demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olarak anayasal sınırların ötesine geçilmek suretiyle keyfi şekilde engellenmesi kabul edilemez. Hiçbir yurttaşımızı savunmasız bırakmama kararlılığımızla hukuki süreçlerin takipçisi olmaya devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.”
KAYNAK: ANKA