Mahalle sakinlerinden Haluk Çavuşoğlu, “Üsküdar’daki bir vatandaş Sayın Cumhurbaşkanımıza ‘Yalan söylüyorlar, bize verdikleri sözü tutmuyorlar’ demişti. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘Sözlerini tutmazlarsa, gidin belediye önünde oturma eylemi yapın, ben de bizzat geleceğim’ demişti. Biz de Güngören Belediyesi’nde bunu gerçekleştirdik ama Cumhurbaşkanımız gelmedi” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Resmi Gazete ile yayımlanan karar kapsamında İstanbul’un Güngören ilçesindeki Tozkoporan ve Küba mahallelerinde 2010’da kentsel dönüşüm planları, 2013’te ise riskli alan kararı Danıştay tarafından iptal edildi. Ancak bölge rapor dahi olmadan bir kez daha “riskli alan” ilan edildi, üstelik “acil yıkım” için uygulanan 6/A maddesi de devreye sokuldu.
Karar sonrasında konut sahiplerine bakanlık tarafından tebligat gönderilmiş ve yıkım çalışmalarına başlanacağı için evleri boşaltmaları istendi. Avukatların Danıştay’a Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhine ikinci kez açtığı iptal davası 1 yılı aşkın süredir sonuçlanmadı.
Mahalleli, kararın “hukuksuz” olduğunu ileri sürerek, bir süredir eylem yapıyordu. Ankara’ya gelen Tozkoparanlılar, eylemlerini Danıştay önünde sürdürdü.
Mahalleli, “Zalimin zulmü varsa, Danıştay’ın adaleti var”, “Evimiz vatanımız, bizi zorla çıkarmayın”, “Evimizi deprem değil Güngören Belediyesi yıkıyor”, “Rantsal dönüşüm değil kentsel dönüşüm istiyoruz”, “Korona var, elektrik, su yok” yazılı pankartlar taşıdı.
Yurttaşlar, yaklaşık 20 gün önce elektrik, su ve doğalgazlarının kesildiğini ve mağdur olduklarını dile getirdi.
ANKA Haber Ajansı’na konuşan mahalle sakinlerinden Emine Aydoğan, mahallede yaşlıların ve kadınların katıldığı eylemlerine polisin sert müdahale ettiğini söyleyerek, “Biber gazı filan sıktılar üstümüze, bütün yaşlıları hep mağdur ettiler” dedi.
Su, elektrik ve doğalgaz olmadığı için yemek bile pişiremediklerini vurgulayan Aydoğan, “Evde mumla oturuyoruz. Dışarıdaki lambaları söndürmediler. Saat 2-3’e kadar hep dışarıda oturuyor halk. Uykusu gelen de mumla, elindeki fenerle evine giriyor, yatıyoruz” dedi.
“TORUN ÇİZGİ FİLM İSTİYOR”
Aydoğan, torununun çizgi film seyretmek için çok ağladığını şöyle anlattı:
“Neden ben çizgi film seyretmiyorum, neden televizyonu açmıyorsun’ diyor. Torun bakıyorum, çok ağlıyor, çok isyan ediyor. İlla çizgi film seyredeceğim diyor.”
“2 BİN LİRA EMEKLİ MAAŞIYLA NASIL KİRA ÖDENİR?”
Aydoğan, evlerinin yıkılmasına karşı olmadıklarını ancak “kendilerine dayatılan sözleşmenin mağduriyet yarattığını” dile getirdi. Aydoğan, 2 bin lira emekli maaşıyla geçinmeye çalıştığını kaydederek, “Ben bu 2 bin lira maaşla ne yapabilirim. En ucuz kira 2 bin lira. Biraz yüksek, 3 odalı filan tutarsan, 3-4 bin liranın üzerinde. 1500 lira kira yardımı yapıyor ve onu da geri alacakmış sonra. Biz bunu nasıl karşılayacağız” diye konuştu.
“İMAM NİKAHI İSTİYORLAR”
Mahalle sakinlerinden Hatice Akbaş da kendilerine imzalatılmak istenilen sözleşmeyi “İmam nikahı” diye nitelendirerek, şunları söyledi:
“Gelin imam nikahı ile evlenelim diyorlar, biz resmi nikah istiyoruz. İstedikleri farkı mümkün değil ödeyemeyiz. Hesapladılar 400 bin liranın üzerinde bir fark. Ben belediye başkanına da söyledim, vereyim emekli kartımı bakın bakalım. Ne kadar emekli maaşı alıyorum, nasıl ödeyim. Ne fatura ödeyeceğim, neyle yaşayacağım. Mağduriyetimiz bunlar. Evime ev, katıma kat, metrekareme de metrekare. Fark vermek istemiyorum. Veremem, gücüm yok.”
“CUMHURBAŞKANIMIZ GELMEDİ”
Mahalle sakinlerinden Haluk Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenerek, şunları belirtti:
“Bizim gibi mağdur olan, Üsküdar’daki bir vatandaş Sayın Cumhurbaşkanımıza ‘Yalan söylüyorlar, bize verdikleri sözü tutmuyorlar’ demişti. Sayın Cumhurbaşkanımız da ‘Sözlerini tutmazlarsa, gidin belediye önünde oturma eylemi yapın, ben de bizzat geleceğim’ demişti. Biz de Güngören Belediyesi’nde bunu gerçekleştirdik ama Cumhurbaşkanımız gelmedi. Şimdi Ankara’dayız, inşallah Cumhurbaşkanımız sesimizi duyar. Gelir bizle beraber mağduriyeti gidermiş olur.”
Mahallelinin avukatı Onur Cingil, yurttaşların evlerinin Hazine’ye devredildiğini aktararak, “Elektrik, su ve doğalgazın kesildiği, insanların mağdur edildiği, hiçe sayıldığı bir dönüşüm olmaz. İnsansız dönüşüm olmaz” dedi.
“60 YIL SONRA YİNE SU YOK”
Cingil, yurttaşların çocuklarının lise ve üniversite sınavlarına bile mum ışında çalışarak girdiğini vurgulayarak, mahalledeki hastaların ise evlerinde elektrik olmadığı için mağdur edildiğini bildirdi. Cingil, mahalledeki riskli alan kararına ilişkin yargısal süreci anlatarak, Danıştay’a yeni delilleri sunduklarını bildirdi. “60 yıl önce tanker ile su alanlar, 60 yıl sonra yine tanker ile su almak zorunda kaldılar” diyen Cingil, kendilerinin yargısal mücadelesi sürerken Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’a 6A maddesi eklendiğini ve bu madde ile yurttaşların tapularının Hazine’ye devredildiğini kaydetti.
“TAPULARA EL KONULDU”
Cingil, “Bu insanların elektrikleri, suları, doğalgazları yok ve tapuları da yok. Tapulara devlet tarafından el konuldu” dedi.
Mahalleli adına ortak basın açıklamasını okuyan Serap Halis, Danıştay’ın riskli alan kararını iptal etmesini isteyerek, “Bir yılı geçen davanın sonuçlanmaması Tozkoparanlıları mağdur etmiştir… Geç gelen adaletin nimetlerini kupon arazi ve ranta dönüştürmek isteyen idare, Tozkoparan’da zulmetmeye devam ediyor” diye konuştu.