Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, “Akp iktidarına inek satarak, ülkesine sırf Türkiye’den bir milyar dolar kazandıran Uruguay cumhurbaşkanı, Türkiye’yi görmeye gelirken, sayın ahalimize bir milyar liralık sanal inek satan arkadaş, Uruguay’a kaçmıştı.” dedi.
Özdil’in Uruguay ile Türkiye’yi karşılaştırdığı bugünkü yazısı şöyle:
Namuslu adamdı.
Cuntaya direndi.
Altı defa vuruldu.
Defalarca tutuklandı.
14 yıl hapis yattı.
İki defa hapisten kaçtı.
Demokrasiye geçildi…
Cumhurbaşkanı seçildi!
Cumhurbaşkanlığı sarayı vardı ama, kabul etmedi, sarayda oturmadı.
Aslında evi bile yoktu.
40 yıldır eşine ait köy evinde oturuyorlardı, orada oturmaya devam etti.
Siyasi görevlerinin dışında, mesai saatleri dışında, sıradan yurttaşlar gibi yaşıyordu, hatta köy evinde su tesisatı bile yoktu, bahçedeki kuyudan su çekiyordu.
Cumhurbaşkanlığı maaşı 12 bin dolara denk geliyordu, yüzde 90’ından fazlasını yoksullara, hayır kurumlarına bağışlıyordu, kalanıyla geçiniyordu.
Eşi çiçek yetiştiricisiydi, çiçekçilere satarak gelir elde ediyordu, “eşimin kazancı bize yetiyor, devletten maaş almama gerek yok” diyordu.
Makam uçağı vardı, kabul etmedi, hiç kullanmadı, özel uçağa bile hiç binmedi, sıradan yurttaşlarla birlikte yolcu uçaklarıyla seyahat etti.
Devletin makam otomobilini kullanmadı, 87 model vosvos’u vardı, ona biniyordu, cumhurbaşkanı olunca değiştirmedi, benzin parasını bile cebinden ödemeye devam etti.
Şoförünü milletvekili yapmadı, çünkü zaten şoförü yoktu.
Cumhurbaşkanı olduktan sonra, uluslararası bir zirve sırasında koleksiyoner bir Arap şeyhi teklifte bulundu, dünya medyasında meşhur olan lacivert renkli vosvosunu bir milyon dolara satın almak istediğini söyledi.
Satmadı.
Niye reddettiniz diye sordular?
Ders gibi cevabıyla, hem gazetecilere hem Arap şeyhine ağızlarının payını verdi.
“Aslında yoksullara dağıtmak üzere vosvosumu satmayı ciddi ciddi düşündüm ama, köpeğim Manuela’yı veterinere götürmek için vosvosuma ihtiyacım var, Manuela bu otomobili çok seviyor” dedi.
Manuela, üç bacaklıydı, topal bir köpekti.
Manuela cevabı elbette sembolikti…
Cumhurbaşkanlığı görevi sırasında ülkesine ait, milletine ait bir tek çakıl taşını bile elaleme vermedi.
Vosvosunun yanısıra bir de vespa’sı vardı, Meclis’e bazen vespayla geliyordu.
Koruması yoktu.
Devletin kendisine tahsis ettiği resmi polisleri bile asli görevlerine geri gönderdi, yurttaşlar sokakta nasıl dolaşıyorsa, o da öyle dolaşmaya devam etti.
Birikimi yoktu, banka hesabı yoktu, kredi kartı yoktu.
Cumhurbaşkanlığı görevini devraldığında mal varlığı sadece nakit 1800 dolardı, cumhurbaşkanlığı görevini devrederken, gene aynıydı.
“Siyaset, para biriktirmek için değildir, halk olmaktır” diyordu.
Birleşmiş Milletler’de dünya siyaset tarihine damga vuran bir konuşma yaptı…
“Kalıcı olanlar, aşk, dostluk, dayanışma ve ailedir, belirleyici olan hayat olmalıdır, tüketim değil” dedi.
Cumhurbaşkanlığı süresi bitti, illa gene seçileyim, aman koltuğa yapışayım, kazık çakayım, oyları çalayım filan demedi.
Emekli oldu.
Jose Mujica…
Uruguay cumhurbaşkanıydı.
Peki, Uruguay halkı neden onu cumhurbaşkanı seçti?
Evi olmadığı için mi?
Vosvosa bindiği için mi?
Elbette hayır.
Cumhurbaşkanı seçilmeden önce ülkesinin “tarım” bakanıydı.
Bilimsel ve yurtsever politikalarıyla sadece beş yıl gibi kısa sürede Uruguay topraklarının yüzde 90’ını tarım yapılabilir hale getirdi.
Uruguay’ı buğday, pirinç, mısır, arpa, yulaf deposu haline getirdi.
Ülkesinin canlı hayvan varlığını, sığır, koyun, domuz, kümes hayvanları varlığını, toplam 45 milyona çıkardı.
Ülkesindeki canlı hayvan nüfusunu, ülkesindeki insan nüfusunun 13 katına çıkardı, 13 katına!
Her bir vatandaşına 13 besi hayvanı düşüyordu.
Uruguay’a dünya basınında “küçük ülke büyük bonfile” sıfatının takılmasını sağladı.
Kıyaslamak isterseniz…
Türkiye’nin nüfusu 82 milyon kişi, sadece 18 milyon ineğimiz var.
Uruguay’ın nüfusu sadece 3.5 milyon kişi, 16 milyon ineği var.
Büyük ülke Türkiye, yiyecek kıyma bile bulamazken… Küçücük ülke Uruguay işte böyle devasa bonfile haline gelmişti.
Çünkü, en az üç çocuk yapmayı teşvik etmek yerine, en az üç inek yapmaya kafa yormuştu.
Süt ürünleri sektörünü beş katına büyüttü.
Sadece topraklarının bereketini değil, denizlerinin bereketini de arttırdı, tarladan elde edilen gelirin önemli bir kısmını denize döktü, balıkçılık patladı, üç yılda üç katına çıkardı.
Tarım ve hayvancılık sayesinde işsizliği azalttı, kişi başına düşen geliri arttırdı, maaşları yükseltti, köyden kente göçü durdurdu.
Paraya tamah etmemesi, sıradan yurttaşlar gibi yaşamaya devam etmesi, hayat felsefesi elbette önemliydi, elbette takdir edilmesi gereken davranışlardı ama, cumhurbaşkanı seçilmesinin temel sebebi, tarımdı.
Dünya siyaset tarihinde tarım bakanlığından cumhurbaşkanlığına yükselen ilk ve tek kişiydi.
Neticede emekli oldu.
Eşiyle birlikte gezmeye çıktı.
Türkiye’ye de geldi.
İstanbul’u İzmir’i Eskişehir’i gezdi.
★
Uruguay’da tarımı hayvancılığı beşe katlayan Uruguay cumhurbaşkanının Türkiye’ye geldiği günlerde, biz Türkiye olarak Uruguay’dan inek ithal etmeye başlamıştık.
Bir zamanlar kendi kendine yeten yedi ülkeden biriyken, ithal ineklerimizi ithal samanla besler hale gelmiştik.
Saraydan alınarak halka verilen egemenliği, kendi ellerimizle götürüp saraya iade etmiştik, asrın liderimiz kendine bin yüz küsur odalı saray yaptırmıştı, emrinde yedi tane filan uçak vardı.
★
Aynı günlerde, tosun’un biri peydah olmuştu, internette “çiftlikbank” kurmuştu, internet sayfasına animasyon inek fotoğrafları koymuştu, “beğendiğiniz ineğin üstünü tıklayıp, şahsi banka hesabıma parayı yatırın, ineğin etinden sütünden size kar payı ödeyeyim” diyordu.
Yerli ve milli bir gencimizdi, dindar nesildendi.
Bayrak-ezan nutukları atıyor, kendisini Fatih Sultan Mehmet’e benzetiyor, tekbirlerle alkışlanıyordu.
Uruguay’dan inek ithal eden, saman ithal eden Türkiye’nin bazı kurnaz vatandaşları bu arkadaşın teklifini çok mantıklı buldu.
Tosunun şahsi hesabına tiko para bir milyar lira yatırdılar.
Yanlış anlaşılmasın lütfen, bir milyon lira değil, bir milyar lira!
E haliyle, tosun paraları balyaladı.
Uruguay’a kaçtı.
Geçici göçmen kimliği aldı.
★
Kaderin kesişme noktasıydı… Akp iktidarına inek satarak, ülkesine sırf Türkiye’den bir milyar dolar kazandıran Uruguay cumhurbaşkanı, Türkiye’yi görmeye gelirken, sayın ahalimize bir milyar liralık sanal inek satan arkadaş, Uruguay’a kaçmıştı.
★
Uruguay’da o gün itibariyle elçiliğimiz yoktu.
Suçluların iadesi antlaşmamız yoktu.
Uruguay’dan inek alıyorduk.
Tosun’u alamıyorduk.
★
Şak…
Af yasası çıkardık.
Tosun gibi dolandırıcı arkadaşlara ceza indirimi getirdik.
Tosun bu aftan faydalanıp, pişmanım ayaklarıyla teslim oldu.
Bir kaç yıl yatacak, çıkacak.
Bir milyar lirayı şu anda dünyanın neresine istiflediyse, elini kolunu sallaya sallaya oraya gidecek, özgür bir Türk vatandaşı olarak afiyetle yiyecek.
★
“Nedir bu tosun meselesi?” diye soranlar için özetlemek istedim…
Budur.
★
Tercihtir.
Ticari gibi görünüyor ama aslında, sayın ahalimizin siyasi tercihidir.