Cumhuriyet’ten Sena Tufan’ın haberine göre; Türkiye, 19 Mart 2021’de Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi’nden ayrıldı. Söz konusu kararnameye, başta demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler olmak üzere çok sayıda itiraz geldi. İtirazların ardından duruşmalar Danıştay’da görüldü. 19 Temmuz 2022’de ise Danıştay 10. Dairesi, oyçokluğuyla aldığı kararla, İstanbul Sözleşmesi’nden cumhurbaşkanlığı kararıyla çıkılmasını hukuka uygun buldu. Danıştay’ın kararının ardından geçen 12 günde, 15 kadın erkekler tarafından öldürüldü.
CİNAYETLER DAHA DA ARTTI
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Şükran Eroğlu, İstanbul Sözleşmesi’nin iptal sürecinde yanlış söylemler ve algı üzerinden hareket edildiğini söyledi. Eroğlu, “Sürekli olarak İstanbul Sözleşmesi’nin aileyi bozduğu, kadın cinayetlerini ve kadına yönelik şiddeti artırdığına yönelik birtakım yanlış söylemler yayıldı. Bugün geldiğimiz noktada ise İstanbul Sözleşmesi’nin aslında kadına yönelik şiddeti önlemede ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Sadece Danıştay kararından sonra değil, daha öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mart ayında verdiği karardan sonra kadın cinayetleri daha da arttı” ifadelerini kullandı.
YASA KORUYAMADI
Eroğlu, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un, kadınları korumak için yeterli olmadığını belirterek şöyle konuştu: Devlet yetkilileri bu yasanın koruyacağını söyledi. Yasal düzenlemeler, mevzuat yeterli dediler ancak yeterli olmadı ve kadınların korunamadığı ortaya çıktı.
Şükran Eroğlu, “Bugün geldiğimiz noktada, İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddeti önlemede ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Erdoğan’ın mart ayında verdiği karardan sonra kadın cinayetleri daha da arttı” dedi.