Dr. Zeki Taş’ın, 2014 Yılı Afşar Timuçin ‘e Armağan kitabı için hazırladığı yazıyı, Afşar Timuçin’i sonsuzluğa uğurlarken yayınlıyoruz.
İşte o yazı:
“Felsefe deyince çoğu insanın aklına “anlaşılmaz ve gereksiz” konuşmalardan oluşan bir kavram gelir.
Bu yanlış anlaşılmanın “felsefecilerden” kaynaklandığının altını çizmek zorundayım. Çoğu felsefecinin tavrı; “Anlaşılmaz olmak, anlaşılmaz konuşmalar yapmak” “Düşünen insan pozlarına” bürünmek şeklindedir. Felsefeyi ve felsefenin kapsadığı alanı, sorunlarını. belki de bir çırpıda anlatabilmek kolay değildir. Anlatabilmek zor diye, felsefeyi iyice anlaşılmaz bir şekle dönüştürmek mi gerekir?
Felsefe ile insan ilişkisini kurmaya çalıştığımızda karşımıza ilginç durumlar çıkabiliyor. Felsefe ile uğraşanların hal ve tavırları bazen normal insan olmanın ötesine geçen, anlamsız ve belki de şuursuz bir durumu yansıtabiliyor.
Felsefe ile uğraşmak isteyen genç arkadaşların sayısının azalmasının nedenlerini buralarda aramak lazımdır. Felsefeyi sevdirmek için felsefeyi sevdirecek kişinin insani özelliklerini koruyabilmiş olması gerekir diye düşünüyorum. Tabi ki “felsefeyi sevdirmek” diye bir dert var ise. Böyle bir dert yok ise, adı “akademik” olan sevimsiz tartışmaları sürdürmeye devam edilebilir…
Felsefeye ilgiye arttırmanın felsefe ile uğraşanların kişilikleri ile alakalı olduğunu düşünüyorum. Ve bu noktada aklıma ilk gelen örneklerden biri Afşar Timuçin oluyor. Önce insan, sonra felsefeci olmayı başarmış biri. İnsani özelliklerini korumak için bir mücadele verdiğini net bir şekilde ifade edebilirim. İnsan olmayı başardığı için, iyi ve nitelikli bir felsefeci olmayı başardığı da söylenebilir. Aslında Afşar Timuçin ile ilgili duygularımı anlatmaya çalışırken onu överim korkusunu da taşıyorum.
Çünkü Afşar Timuçin’i övmek istemem. O’nun durumunu, gerçeğini olduğu gibi olan halini yansıtmak isterim…
Tanışıklığımızın üzerinden yirmi yılı aşkın bir süre geçti. Hızla geçen bu süre içinde, konferanslarını, kitaplarını takip etmeye çalıştım. Bazen de birlikte konuk olarak katıldığımız etkinliklerde yer aldık. Afşar Timuçin’in evinde yaptığımız doyumsuz sohbetlerde oldu, toplu taşıma araçlarında karşılaştığımızda yaptığımız konuşmalarda oldu. O’nun “felsefeci” kavramını en doğru şekilde kullanan insanlardan biri olduğunu söylemeliyim. Düşündüğü için pozdan poza girme gereğini hissetmeyen biridir Afşar Timuçin.
Klasik düşünürlere burun kıvıran ve beğenmeyen bazı akademisyenlere karşı düşünce tarihinde ki klasik düşünürleri korkusuzca savunur. Üniversitelerde akademisyen olarak görev yaptığı zamanlarda bunun acısını ve sıkıntısını çok çektiğini biliyorum…
Sıkıntı ve acılarını dile getiren bir yapıya sahip değildir. Dosttur. Anlattığınız sürece size dinler Afşar Timuçin. Bazen “onca bilgi kitabını (şiir, roman, öykü, deneme, çeviri) ve felsefe kitabını yazan adam bu değil herhalde!” diye bir düşünceye de kapılırsınız. O kadar mütevazıdır…
Konuşurken size, “ben bilgiliyim ona göre konuş ha!” mesajını veren felsefecilerden değildir. Bildiklerini ve bakış açısını olabildiğince basit anlatabilen bir dil ustasıdır aynı zamanda. Anlaşılmaz kavramların ardına saklanmayacak kadar cesurdur. Kuru bilgi kalabalıklarına da pabuç bırakmaz Afşar Timuçin. Bilgiyi derinlemesine analiz eder, bilimsel verileri ile ve yaşanmışlıkları ile ortaya net bir şekilde koyar.
O konuşurken ne dediğini anlamak için kendinizi zorlamanıza gerek yoktur. Eğer Afşar Timuçin konuşurken veya Afşar Timuçin’in yazdıklarını okurken, anlamıyorsanız, emin olun ki bu sizden kaynaklanıyordur. Ya anlamak istemiyorsunuzdur, ya da Afşar Timuçin’i sevmiyorsunuzdur. Anlaşılması en kolay felsefecilerden biridir. Anlaşılması kolay yazar, anlaşılması kolay konuşur. Bu durumun O’nun bilgi seviyesinin yüksekliğinden kaynaklandığını anlamak gerekir. Basit bir şekilde anlatmayı becerebilen istisna felsefecilerdendir.
Tanıştığı dost olduğu insanların hayatına dokunur Afşar Timuçin. Siz farkında olmadan sizi etkiler.
Kendimi şanslı hissediyorum Afşar Timuçin’i tanıdığım için. Benim hayatıma da dokunup beni etkilediği için şanslıyım.
Felsefe ile olan yolculuğumda beni yalnız bırakmadığı için, dost Afşar Timuçin’e en derin saygı ve şükranlarımı sunuyorum…”
Dr. Zeki (Zekeriya) Taş/ Nöbetçi Felsefeci