Stanley Kubrick, estetik kusursuzluğu elde edebilmek için denediği farklı teknik yöntemlerle, sinemayı dünya çapında etkilemiş ve tüm zamanların en iyi yönetmenlerinden biri olarak kabul edilmiştir.
Cumhuriyet’ten Aslı Selçuk’un haberine göre; pek çok usta yönetmen, kusursuzluğun bağımsız ustasından, Kubrickin özel dünyasından çok etkilenerek sinemaya girdiklerini belirtiyorlar.
Steven Spielberg’le “Yıldız Savaşları”nın yaratıcısı yönetmen George Lucas onun en büyük hayranları. Ustayı dahi olarak tanımlıyorlar. “Alien” ve “Gladyatör”ün yönetmeni Ridley Scott, Kubrick’in “Barry Lyndon” (1975) filmini izlemeseydi “Duellists” (Düellocular/ 1977) ve “Blade Runner”ı (Bıçak Sırtı/1982) asla gerçekleştiremeyeceğini itiraf etti. “Titanic” ile “Avatar”ın serüvenci yönetmeni James Cameron, ustanın “2001: A Space Odyssey”i (2001: Uzay Yolu Macerası/ 1968) on kez izledikten sonra hemen yönetmen olmaya karar verdi. Steven Spielberg, “Dr. Strangelove or How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb” (Dr. Garipaşk /1964) filminden sinemada yakın plan anlatımın ne denli önemli olduğunu kavradı.
Ustanın “2001: Uzay Yolu Macerası” ve “Full Metal Jacket”te (1987) kullandığı psikolojik ve dramatik yükseliş, bağımsız bölümlerden oluşan öyküsel kurgusu, Francis Ford Coppola ve Brian de Palma’yı öylesine etkiledi ki “Apocalypse Now” (Kıyamet/1979) ve “Mission Impossible”ı (Görevimiz Tehlike/1996) çekerken Kubrick metodunu kullandılar. Brian de Palma, “The Bonfire of the Vanities”de (1990) esin kaynağının “Dr.Strangelove” olduğunu belirtti. Bağımsız sinemacının satirik anlatımına hayranlığını da ayrıca vurguladı. Brian de Palma, “Görevimiz Tehlike”de Kubrick tutkusunu filmin disketi çalma sahnesindeki apak fonda göstererek “2001: Uzay Yolu Macerası”na saygın bir gönderme yaptı.
Ustanın “A Clockwork Orange”ın (Otomatik Portakal/ 1971) etkilerini Joel ve Ethan Coen’in “Barton Fink” (1991) ve “Fargo” (1996) filmlerinde görmemiz olasıdır. Martin Scorsese’nin siyah-beyaz çalışması “Raging Bull” (Kızgın Boğa/1980) Kubrick’in 1951’de çektiği ilk filmi “Day of the Fight”tan (Dövüş Günü) etkiler taşır.
Stanley Kubrick yalnız sinemasal anlatımı, teknik kusursuzluğuyla çok sayıda yönetmeni etkilemekle kalmadı, yapım süreciyle, yapımcılar konusunda da onlara yenilikler sağladı. Anthony Mann’ın yarım bıraktığı “Spartacus”un (1960) tatsız yapımcı deneyiminin ardından Kubrick, yaratıcının özgürlüğünün film şirketlerine karşı tam bir bağımsızlık kazanmaktan geçtiğini anladı. Tüm filmleri güçlü yapım şirketleri tarafından finanse edilmesine karşın, yönetmen filmlerini tümüyle onlara teslim etmedi. Ünlü Warner Bros 1971’den beri yaratıcı yönetmenin tüm filmlerinin yapımını üstlendi. Şirketten yüzde alan Kubrick, çok önemli bir noktayı Director’s Cut (Yönetmenin Kurgusu) avantajını da garantiledi. Filmlerini kurgusunu bizzat kendi yapan usta yapımcıya vizyondan birkaç gün önce gösterdi. Bu Hollywood’da olağanüstü bir durum sayılır.
Kubrick’ten her açıdan etkilenen George Lucas, “Yıldız Savaşları”nın başarısının ardından ustanın izinden gitti. James Cameron’da onun açtığı yolda ilerledi. Kubrick’in onlarla arasındaki ayrımsa hiç ticari kaygılarının olmamasıydı. Kılı kırk yaran, ayrıntıcı, zor beğenir titizlikte, sabırlı bir sinemacıydı.
“Full Metal Jacket”tan sonra 1993’te Warner, Kubrick’in yeni projesini basına açıkladı: “Aryan Papers”. Konu, Nazi işgaindeki Polonya’da genç Yahudi bir kadınla yeğeninin yaşam savaşımları, kaçışlarıydı. Ekim 1994’te Kubrick ekibiyle Danimarka’nın Aarhus kentinde çekime başladı. Fakat birkaç gün sonra çekimi durdurdu. Çünkü Steven Spielberg, “Schindler’s List”in (Schindler’in Listesi /1993) çekimine başlamıştı. “Full Metal Jacket”i Oliver Stone’un “Platoon” (Müfreze/1986) filminden sonra gösterime girdiği için aynı duruma yeniden düşmek istemeyen Kubrick, “Aryan Papers”tan tümüyle vazgeçti.
Yönetmenin 1969’dan beri hiç caymadan çalıştığı başka bir projesi vardı: “A.I. : Artificial Intelligence” (Yapay Zeka). “Aryan Papers”ı bırakan Kubrick “Yapay Zeka”ya yöneldi. Kubrick’in kafasındaki bu epik bilimkurgu projesi gerçekleşseydi o yılların teknolojik açıdan en ileri filmi olacaktı. Spielberg’in “Jurassic Park” (1993) ile James Cameron’ın “True Lies” (Gerçek Yalanlar/ 1994) filmlerini izleyen Kubrick dijital teknolojinin “Yapay Zeka”yı gerçekleştirebilecek düzeye geldiğini gördü. “E.T.” ve “Yıldız Savaşları”nı hafif, çocukca bulan usta “Yapay Zeka”yı yetişkinler için yapmayı planladı.
Kasım 1995’te Warner, Kubrick’in “Yapay Zeka”dan önce “Eyes Wide Shut”ı çekeceğini açıkladı. “Eyes Wide Shut” ne yazık ki bağımsız ustanın son filmi oldu. Dünya sineması yılmaz bir yaratıcı ustayı 1999’da yitirdi. Kubrick’in büyük hayranı Steven Spielberg, ustanın 30 yıldır üstünde çalıştığı “Yapay Zeka”yı ele aldı, filmi sinema tarihinin gerçek efsanesinin mirasçısı olarak çektiğini kamuoyuna açıkladı.