Habertürk yazarı Fatih Altaylı, Sezgin Baran Korkmaz ile yaptığı telefon görüşmesi sonrası aldığı eleştirilere yanıt verdi.
“Sezgin Baran Korkmaz niye beni aramış, niye bana anlatmış. Acaba tatile götürdüğü sizlerden daha fazla güvenilir olduğum ve söylediklerini yazacağıma inandığı için olabilir mi, ne dersiniz!” ifadelerini kullanan Altaylı’nın konuyla ilgili bugünkü yazısı şöyle:
Kimsenin yazmadığını yazdım diye, bir grup sözde gazeteci saldırıyor.
Galiba onların kendi aralarındaki “Omerta”yı, yani sessizlik yeminini bozdum.
Tatil organizasyonlarını ellerinden aldım sanki.
Sezgin Baran Korkmaz niye beni aramış, niye bana anlatmış.
Acaba tatile götürdüğü sizlerden daha fazla güvenilir olduğum ve söylediklerini yazacağıma inandığı için olabilir mi, ne dersiniz!
Bildiklerini çıkar için kendine saklamayıp, halkla paylaşan bir gazeteci türünün az sayıdaki örneğinden biri olduğum için olabilir mi?
Gazetecilikle sınıf atlamaya, çevre değiştirmeye çalışmadığım, hala 45 yıllık, 50 yıllık en yenisi 20 yıllık arkadaşlarımla takıldığım için olabilir mi!
Bu yüzden de kendisiyle hiç tanışmadığım, öncesinde tek kelime bile konuşmadığım, hatta Galatasaray Kulübü’ne üye olmasını açıkça engellediğim halde benimle konuşmuş olabilir mi!
Ne dersiniz “namus abideleri”?
Bir de şunun yanıtı niye yok, bunun yanıtı niye yokçular var!
“Kimin adına şantaj ve aracılık yapılmış niye sormamışım.”
Niye sormayayım.
Sordum elbette.
Aldığım yanıt “Bir ekip” adına oldu.
Bana konuşmasından sonra da aynı soruya yanıt bulabilmek için Korkmaz’ı arayanlar oldu.
Onlar alabildi mi bunun yanıtını!
Onlar da alamadı.
Ben başka sorular da sordum.
12 dakikalık bandın bazı gazetecilere dinletilen bölümü dışındaki 9 dakikasında neler olduğunu mesela!
Ya da bu bandı niye kendi sosyal medyasından yayınlamadığını.
Gazeteci sorar. Yanıt alamazsa ve işin içinde kamu çıkarı ya da güvenliği var ise bu soruları sorması gereken “onurlu savcılardır”.
Çağırırlar konunun taraflarını, sorarlar “Kimin için tehdit etti” diye ya da “Kimin için tehdit ettin” diye, “O ekip kimlerden müteşekkil” diye.
Baran Korkmaz’ın nedense yayınlamadığı 12 dakikalık bantta başka neler var diye!
İstenen tek şey 10 milyon Euro muydu diye!
Yazmaktan ödü patlayan, izinsiz satır yazamayan haysiyetsiz gazeteci bozuntuları şimdi bana saldırıyorlar.
Bu yalaka taife bilsin ki, ben hep yazdım.
Özneye bakmadan yazdım.
Toplumun bilgi edinme hakkı için risk alarak yazdım.
Ender olarak yanıldım, yanıltıldım.
Onu da yazdım.
Sizin anlamadığınız bu işte.
Gazeteci değil bir partinin, bir holdingin, bir şirketin, bir sanatçının PR danışmanı olmayı gazetecilik zannedenler beni anlamazlar.
Üstünde fiyat etiketi taşıyan yalakaların anlamalarını da beklemiyorum zaten.
NOT: Sevgili Uğur Dündar’a da ayrıca teşekkür ederim.