Arapkirli’nin Kılıçdaroğlu’na sorduğu sorular, içinde bulunduğumuz medya ortamında adeta gazetecilik dersi gibiydi.
Son yıllarda siyasetçilerle röportajlarda “normalleştirilen” “Çanak” sorular yerine Kılıçdaroğlu’na eleştirel sorular da soran Arapkirli, takdir topladı.
Odatv, Arapkirli’nin Kılıçdaroğlu’na yönelttiği dikkat çeken soruları derledi:
“BU İNSANLARA HAKSIZLIK YAPILDIĞINI MI DÜŞÜNÜYORSUNUZ”
“Bir noktada size de sert eleştiriler var. Mesela Fethullahçı darbenin ve örgütlenmenin ve o kumpas dönemlerinin en başta gelen mimarlarından Taraf denen gazete bozuntusunun yönetmeni Ahmet Altan, yine o çerçevede o Fethullahçı örgüte hizmet eden Nazlı Ilıcak’a sahip çıkmanız da eleştirildi. Niye onlara sahip çıkma gereği duydunuz?” diye soran Arapkirli’yi Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi:
“Herkes şunu çok iyi bilsin ki, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Benim dostum olur, olmaz… Benimle aynı düşünceyi taşır yada taşımaz, birilerine haksızlık yapılır ve ben susarsam insan olamam, dilsiz şeytan olurum.”
Arapkirli, “Siz bu insanlara haksızlık yapıldığını mı düşünüyorsunuz” diye sorarken, Kılıçdaroğlu ise, şunları söyledi:
“Evet. Neden bu kadar uzun süre içeride kaldılar? Bazıları ellerini kollarını sallayarak geziyorlar halen. Gazeteci olarak görüp görmemem değil konu. Selahattin Demirtaş da, Osman Kavala da dahil olmak üzere pek çok haksızlık var. Askeri öğrenciler boşu boşuna yatıyor içeride.
Benim 16 Temmuz tarihinde TBMM’de yaptığım konuşmayı lütfen okuyun. O konuşmada gözaltına alınanlara, tutuklananlara işkence yapmayın, yargılamaları adil yapın, dünyaya örnek olun, darbe girişiminde bulunanlara hukukun öngördüğü yasalar neyse onu uygulayın dedim. Yenikapı mitinginde de, Taksim’de de, İzmir’de de söyledim bunları. Devlet adaletle yönetilir. Hazreti Ali ‘Devletin dini adalettir’ der. Siz Türkiye Cumhuriyeti devletini dünyanın gözünde saygın kılmak istiyorsanız devleti adaletle yöneteceksiniz.”
DAVUTOĞLU VE BABACAN SORUSU
Zafer Arapkirli, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu ile ilgili de Kılıçdaroğlu’na sorular yöneltti. Arapkirli, “Kendi tabanınızdan bazı eleştirilere yol açıyor. Şu bağlamda, mesela, şu anda Türkiye’deki ekonomik yıkımın mimarlarından biri sayılan Ali Babacan ya da dış politikadaki enkazın mimarlarından biri sayılan Ahmet Davutoğlu… Ya da başka ortaklarınızdan; laiklik konusunda sizinle aynı hassasiyeti paylaşmayanlardan… Bunlarla birlikte ittifakı nasıl sağlayacağınızı düşünüyorsunuz? Kol kola yürüyebileceğinize inanıyor musunuz?” diye sordu.
Kılıçdaroğlu, söz konusu soruya şu yanıtı verdi:
“Eğer kin ve öfkeyle hareket ederseniz devleti yönetemezsiniz. Devleti yönetmek için basiretli ve sağduyulu olmak zorundasınız. Devleti yönetmek kızgınlıkla, intikam duygusuyla olmaz. Geçmişte herkesin şöyle veya böyle eksiği fazlası olabilir. Ama bildiğim bir şey var, Süleyman Şah Türbesi buraya gelmişse sorumlusu tepede oturandır. En tepedekini görüp aşağısını görmemek olmaz.
Hangi görevde olursa olsun, her işin bir sorumlusu vardır. Erdoğan’dan habersiz Süleyman Şah Türbesi’nin gelebileceğini düşünüyor musunuz? Sayın Davutoğlu Başbakanlıktan istifa ettiği gün hakkını yine ben savundum. Oraya halkın oyuyla gelmişse, bir telefonla görevden alamazsın. Melih Gökçek de istifaya zorlandığında hakkını ben savundum. Devleti yönetmek istiyorsanız adaletli davranacaksınız. Adalet kişiye göre değişmez. Vicdanınızın sesini dinleyeceksiniz. Biz böyle bakıyoruz.”
“CHP SOL BİR PARTİ DEĞİL Mİ”
“Sizin sol-sağ konusunda farklı ve çok eleştirilen sözleriniz var. Partinizi neden solda konumlanmış olarak kabul etmiyorsunuz? Ve niye bir sol parti olarak sahip çıkmıyorsunuz partinizin değerlerine? CHP, sol bir parti değil mi?” sorusunu yönelten Arapkirli’ye Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi:
“Sağ – sol kavramları hangi yüzyıla ait, 18. yüzyıla. O dönemin kavramlarıyla 21. yüzyılın sorunları çözülemez. Toplumun önünde ikiye ayrılan bir dünya var; demokratik ve otoriter dünya. Ülkeler demokrasiyle mi, otoriter yöntemle mi yönetilsin?”
Arapkirli, “Ama gerçek demokrasiye sahip çıkanlar solcular değil mi” diye sorarken, Kılıçdaroğlu, “Bizim sağcı olarak tanımladığımız insanlar da gerçek anlamda demokrasiyi savunuyorlar. Biz hep beraber, bütün dünya demokrasiyi savunmak zorundayız. Bu çağrımı Avrupa Parlamentosu’nda da yaptım. Dünyanın demokrasiye ihtiyacı var. Aşı bulamayan ülkelere demokratik dünyanın aşı gönderme zorunluluğu var. Biz demokrasiyi savunanlar bir araya gelip otoriter rejimi demokratik yollarla sonlandırmak istiyoruz” şeklinde yanıt verdi.