CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de gündemi değerlendirdi. Ankara’da Gar Meydanı’nda 10 Ekim 2015 tarihinde gerçekleşen terör saldırısında yaşamını yitirenleri anan Altay, törene katılmak isteyenlerin engellenmesine tepki gösterdi.
TBMM’nin yeni yasama yılına ‘sansür teklifi’ ile başlamasını eleştiren Altay, şunları söyledi:
“Meclis 6’ncı yasama yılına Sansür yasasıyla başladı. Pes! Meclis’i açtık, Bahçeli’nin ısrar ve tazyikiyle, bir sürü gündemde konu varken, 85 milyonun bir ton derdi varken, Meclis iki haftadır -onlar dezenformasyon diyor, biz sansür yasasıyla- çalışıyor. Niye karşıyız bu yasaya? Şunun için karşıyız: Erdoğan’a ve Cumhur İttifakı’na demokrasinin tepki ve protesto rejimi olduğunu öğretmek zorundayız, onlar da bunu kabul etmek zorunda.
Halkı panik ve endişeye ve korkuya sevk eden haber, paylaşım yapmak, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasını getiriyor. Neye göre yalan haber? ‘128 milyar dolar iç edildi’ diye tweet atıyorum. Beyefendi bundan rahatsızsa, yalan haber olduğuna dair bir hakim kararı alacak. Yalan haberi kimin belirleyeceği belli değil. Yargıtay’dan gelen temsilci, Meclis komisyonunda dedi ki: ‘Bu kaos yaratır, adliyelerde kaos yaratır.’ Bir hakime göre yalan olan, yalan sayılabilecek bir haber, başka bir hakime göre doğru sayılabilir. Erdoğan, yaptığın günahlardan, işlediğin kusurlardan dolayı basına sansür getirerek, sosyal medyaya, görsel ve yazılı başına sansür getirerek, sana karşı olan herkesi cezaevine atarak bu işten sıyrılamazsın. Eleştiren, karşı çıkan, beğenmeyen, hakkını arayan herkesi kodese göndereceğim diyen bir yasadır ve buna bu şekliyle rızamız yoktur. Özellikle 29’uncu madde orada durduğu müddetçe, CHP olarak teklifin çıkmaması için elimizden geleni yapacağız.
“SANSÜRÜ DEĞİL EYT’Yİ GÜNDEME ALIN”
Meclis sansürle meşgul. Oysa ekim ayında, 4 Ekim günü EYT ile başlamalıydı bu Meclis; EYT ile, kanayan yarayla başlamalıydı. 4 Ekim’de 3600’de unutulan kamuda çalışan şeflerle başlamalıydı bu Meclis. 4 Ekim’de açıkta tutulan engelli kadrolarına atama yapılması yetmez, engelli kadroların artması ile ilgili bir yasal düzenlemeyle başlamalıydı.
Bu Meclis Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, bu ucube kanunun ve ucube sınavın ele alınması lazımdı. Bütün öğretmenler feryat ediyor, isyan ediyor. Taşerona kadro unutulan binler var. Çiftçinin, esnafın borç faizlerini silinmesi ile başlayabilirdi. Türkiye’de üretim bitince de Venezuela’da üretim arıyorsun.
“DÜŞMAN KİM?”
Dün beyefendi TÜGVA’nın 5’inci olağan kongresinde konuşmuş. Ağzı zehir saçıyor, dili öfke saçıyor, konuşuyor. Ne demiş? ‘Gençler şunu unutmayın. Biz varız, bir de karşımızda malum düşmanlar var.’ Pes! Kim düşman Erdoğan, kim? Ak Parti’ye oy vermeyen, seni tasvip etmeyen bunca insanı, yani Türkiye’nin yüzde 80’ini düşman ilan ettin dün ya… Sen Türkiye Cumhuriyeti’nin öyle ya da böyle bir şekilde cumhurbaşkanısın. Yüzde 80’i düşman ilan eden bir cumhurbaşkanı, insanlık tarihine bir devlet başkanı, bir kabile reisi insanlık tarihinde yoktur. Hitler karşıtlarını düşman ilan etti mi bilmiyorum. Etse etse Hitler etmiştir ya. Böyle bir şey olabilir mi? ‘Dininizi ve kininizi unutmayından’, ‘bizden olmayan herkes düşman’ tavsiyesine geçtin. Gençleri önce kinini unutmamaya davet etmiştin, şimdi herkesi ve hepimizi düşman gösteriyorsun. Bu nasıl bir kafa? Ne yapmak istediğini inanın bilmiyorum.
Ne yapmak istiyorsun Erdoğan? Muhalefeti, senden olmayanları, dün senle yol yürüyüp, bugün yaptığın yanlışları görüp seninle yolunu ayıranları düşman ilan ederek ne yapmaya çalışıyorsun? Ben söyleyeyim, sen söyleme: Hedef tutturamadın. Hedef tutturamayınca düşman yaratıyorsun, kutuplaşma yaratıyorsun.
“2023 HEDEFLERİ ÇÖKTÜ”
Erdoğan, 2023 hedefleri, koymuş millete söz vermişti. Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacaktık, Türkiye’yi elhamdülillah 23’üncü sıraya indirdin. Ne demiş başka? Milli geliri 2 trilyon dolara ulaşmış bir Türkiye hayal etti beyefendi. Kaça düştü Erdoğan? 2 trilyonu geç, 692 milyar dolarda tıkandın kaldın. Başladığın yerdesin, hedef tutmamış, hatta eksidesin. Başka ne demiş? Kişi başına milli gelir 25 bin dolara yükselmiş bir Türkiye hayal etmiş. 25 bin dolar nire, 8200 dolar nire? Tek haneli enflasyon vadetmiş Erdoğan. TÜİK’in makyajlı enflasyonu yüzde 83.5. Yüzde 83… Bizi kıskanıyor dediğin Avrupa’da en baba enflasyon yüzde 10-12. İşte vaatlerini tutturamayınca, toplumu gererek taban konsolidasyonu bu ülkeye yapılabilecek en kötü iştir. Tıpkı etnik aidiyet üzerinden, tıpkı inanç aidiyeti üzerinden, tıpkı yaşam tarzı üzerinden politika yapmak gibi. Tutmamış Erdoğan tutmamış, millete verdiği sözleri tutturamamışsın. Türkiye’nin bir sorunu var, hatta en büyük sorunu var Erdoğan; o da sensin. Artık bu ülkenin sosyal hayatına, ekonomisine, kültürel yaşamına engel olma, takoz olma. Türkiye’nin önünde bir takoz oldun sen takoz.”
“SEN KİRLETTİN SEN TEMİZLEYEMEZSİN”
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Yolsuzlukların olmadığı, rüşvetin olmadığı, yoksulluğun Allah’ın izniyle olmayacağı bir Türkiye’yi biz hallederiz. Bunu biz yaparız. Şu an itibariyle onun hazırlığı içindeyiz” sözlerini değerlendiren Altay, şöyle devam etti:
“Erdoğan, bir büyük itirafta bulunmuş. ‘Yolsuzlukların olmadığı, rüşvetin olmadığı, yoksulluğun Allah’ın izniyle olmayacağı bir Türkiye’yi biz hallederiz. Bunu biz yaparız. Şu an itibariyle onun hazırlığı içindeyiz.’ Şok oldum. Sanıyorum 2002’den beri Türkiye’yi Bay Kemal yönetmiş, Erdoğan da ana muhalefet partisi lideri olarak şimdi Türkiye yolsuzluğun, yoksulluğun ve rüşvetin olmadığı bir Türkiye’yi kendisinin halledeceğini söylüyor. Kınalı-Malkara yolunu ihalesiz verdin. Bu ne? 10 milyarlık iş. Mesela Erdoğan millete çık, söyle; burada yok yolsuzluk var mı, yok mu? Türk Telekom, meşhur hikaye. 5,5 milyar doları götürdü adam, sen de buna göz yumdun. Hak etmeden 5.5 milyar doları biri götürüyorsa Erdoğan, burada tam da bal gibi yolsuzluk vardır. Ayakkabı kutusuyla, çikolata kutusuyla, pahalı saatlerle, yatak odalarında para sayma makineleriyle Türkiye bir rüşvet sarmalıyla anılan ülke oldu Erdoğan. Bay Kemal’in zamanında mı oldu? Bay Kemal mi başbakandı, Bay Kemal mi cumhurbaşkanıydı ve o insanların hepsini görevden alaşağı ettin, görevden alaşağı ettin.
Sonra bekledik ki, bunları hakimin önüne koyacaksın. Hayır, rüşvet alan adamı büyükelçi yaptı. Sezgin Baran Korkmaz karapara aklayıcılığından ABD’de içeride. Erdoğan, sen bunu devlet operasyonuyla kaçırdın mı? Hayır diyemezsin, Süleyman Soylu söyledi. Bunun uçağına kimler, hangi bakanların bindi, gezdi? Bu adamla ne konuşuldu, ne yapıldı, ne yenildi, ne içildi kardeşim? Samimiysen çık bir şey yap, seni alnından öpeyim. Ne yap? İçişleri Bakanı dedi ki -suç işler diyorduk değil mi- ‘mafyadan 10 bin dolar her ay para alan, yani harcırah gibi, maaş gibi para alan millet vekili var’ dedi. Bu milletvekili muhtemelen senin partinde.
Eğer bir temiz sayfa açacaksan Erdoğan, çık yarın de ki: Bu şudur, bu kişi şudur. Aile mensuplarının yöneticisi olduğu vakıflara kamudan aktarılan paraları açıklayarak başlayabilirsin mesela. Kamudan ihale alan müteahhitler bu vakıflara kaç lira bağış yapmış Erdoğan? Bunu da bir açıkla istersen. Darphane yolsuzluğu ne olacak? Mehmet Bey Darphane’den 400 milyon alıyor, Ahmet Bey’e gidiyor, 185 milyona bu işi yaptırıyor, oradan Ahmet Bey de para kazanıyor. Aradaki 215 milyon Mehmet Bey’in cebinde. Erdoğan, çık bunun yolsuzluk olmadığını millete açıkla.
Bitmedi Erdoğan, borsa manipülasyonunu ne yapacağız? 180 milyon dolardan bahsediliyor Erdoğan. Borsadaki 9 kişinin, 5 kişisi senin adamın. Borsa İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Başkanı var, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Başkanı var, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı var, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı var ve Katarlı ortağın var. Ne yaptınız? Fakir fukaranın, küçük yatırımcının 5.5 milyarını TL’sini -ne diyorlar ona- uçurdunuz, silkelediniz. Küçük yatırımcıyı silkelediniz.
Karşılığında ne yaptın? İki tane danışmanını işten attın. İşten atma Erdoğan, hakimin önüne at hakimin. İşten atarak bu günahtan, bu vebalden kurtulamazsın. Orta yerde açık bir yolsuzluk var, kadın şikâyetçi. Sermaye Piyasası Kurulu da kadını şikayet ediyor. Savcı, Sermaye Piyasası Kurulu’nun şikayetini ciddiye alıyor. Cumhuriyet Halk Partisi ve İYİ Parti’nin yaptığı suç duyuruları ile ilgili savcılar gıkını çıkaramıyor. Bizimkini gene aldılar, İYİ Parti’nin suç duyurusunu savcı almamak için adliyenin arka kapısından kaybolmuş galiba. Terzi söküğünü dikemez diye bir laf var Erdoğan. Sen kirlettin, sen temizleyemezsin. Sen danışmanı görevden almakla aklanacağını zanneden bir kafadasın. Sermaye Piyasası Kurulu’nda yolsuzluk var. Ne zamanki yargının elini kolunu açarsın, cübbesindeki düğmeyi keser atarsın, yargıyı üç maymun oynamak durumunda bırakmazsın ve suçluları kusurluları işten değil, mahkemenin önüne atarsın, ben sana inanırım o zaman. Şu Türkiye’de, şu dönemde bir tane yaptığının bedelini ödeyen yok ya. Üç bakan, dört bakan azledildi, bakanlıktan aldın 17/25 Aralık’ta. Niye yargıya götürmedin? Suçları yoksa bakanlıktan niye aldın, adamların siyasi itibariyle niye oynadın? Sonra ama birini büyükelçi yaptın? Rüşvet alanı büyükelçi yaparsan, senin danışmanların da bu konuda yarışa girer birbirleriyle, yarışa girerler.
Erdoğan, tekrar söylüyorum; yolsuzluk yapanı hakimin önüne koymadığı sürece, sana kimse inanmaz, inanmaz. Bakanlığını dolandıran bakanı görevden aldın ama hakimin önüne koymadın, arkanda saklıyorsun. Türkiye’de bir bakan kendi bakanlığına fahiş fiyattan mal satmış, bozuk mal satmış, bu açığa çıkmış; bakanı görevden almışsın, yargıya karşı da gövdeni koymuşsun, bakanı arkanda koruyorsun. Sen bu ülkede yolsuzlukla ilgili, rüşvetle ilgili bir adım atamazsın, bir adım atamazsın.
YARGININ ÖNÜNDEKİ TAKOZ
Başka ne yapmışsın? Borsacı danışmanlara ne yaptın? Demin söyledik onu, göndersene mahkemeye. Bank Asya yöneticisiyken 100 lira yatıranı hapse attınız ya. Bank Asya’da yıllarca yöneticilik, üst düzey yöneticilik yapan adamı Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı yaptın ve bu kadar iddia var, orta yerde 180 milyon dolardan bahsediliyor. Ne yaptın? O da arkanda, o da arkanda… Sen yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarını başlatmamak için mahkemenin önüne gövdeni koydun Erdoğan.
Yargının önünde bir Erdoğan takozu var, Erdoğan gövdesi var, üstünde bir Erdoğan gölgesi var. Erdoğan’ın arkasında da adına kadar yolsuzluğa, rüşvete karışmış insan varsa, sır olmuş duruyor. Eğer samimiysen, eğer milletin sana inanmasını istiyorsan bir yerden başla. Nereden başla? Yargının önünden gövdeni çek, yargının üstünden gölgeni çık. Eminim ve umarım ki Türkiye’de namuslu birkaç savcı vardır, cesur birkaç savcı vardır ve onlar bu kepazeliklerin hepsini bir temiz eller operasyonuyla gün ışığına çıkarırlar. Türkiye’nin acil bir temiz eller operasyonuna da ihtiyacı var.”