CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit eden Alaattin Çakıcı’yı “ülke ve millet sevdalısı bir ülkücüdür” diye sahiplenen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye sert çıktı. Altay, “Erdoğan’a küçücük bir cümle kullanıldığında kapıya dayanan devlet, şimdi nerededir? Türkiye Cumhuriyeti Devleti üç maymun modunda kalamaz” dedi.
Altay, Bahçeli’nin tekerlemesiyle Bahçeli’ye, “İki yanlıştan bir doğru çıkmaz, tekeden süt sağılmaz, balda tuz bulunmaz, suda ateş yanmaz, medet umduğunuz piyonlar sizi iktidarda tutamaz” diye seslendi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki konuları değerlendirdi. Altay’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Erdoğan, işi bilene bırakmalı”
Siyasetteki çürüme ve kirlenme süreci devam ederken milletin asıl derdi ekonomi ve COVİD-19’un toplumda yarattığı olumsuz iklim olduğunun altını çizmek lazım. Dün Sağlık Bakanımız, ‘doktorların COVİD-19’a yakalanmasının meslek hastalığı olarak kabul edilmesinden ve kaybettiklerimizin şehit sayılmasından memnun oluruz’ demiş. Biz yaklaşık altı aydır bunu söylüyoruz ama evvelki hafta ‘izin, emeklilik, tayin taleplerinde bulunmayın’ diye doktorlara genelge gönderildi. Bunun çok yanlış olduğunu söylemiştik ve yanlıştan geç de olsa yanlıştan dönülmesi bizi memnun eder. Ancak burada samimiyet ararız. Ben Sağlık Bakanı’nın şahsi olarak çaba ve gayretini sorgulamam, ama Cumhurbaşkanlığı ve Bilim Kurulu arasında kalması mücadelede en büyük dezavantajımızdır. Sayın Cumhurbaşkanı tıp adamı değildir, halk sağlığını bilmez. İşi bilene bırakması ve halk sağlığı ile oynamaması lazım. Bir doktor twit atmış, ismini kapattık. ‘Sağlık çalışanlarının ölmez de sağ kalırlarsa dinlenebilmek için tek şansı COVİD olmak o da sadece 7 gün.’ Bu vahim ve acı tablo. Çok iyi yetişmiş değişik dallarda sağlık çalışanları/çalışamayanları ama diplomalarını almış yüzlerce binlerce görev bekleyen insanları dışarıda tutarsanız, işte bu doktorumuzun bu feryadı ile karşı karşıya kalırsınız. Sayın Cumhurbaşkanı’na tekrar ricada bulunuyorum: Sen bu işleri Bilim Kurulu’na bırak. Türkiye’de daha az can kaybı, vaka sayısı, entübe olur. Zor bir şey değil. Bırak bu işe de karışma. Sayın Bakan madem söyle söyledi, güncelleyerek TBMM’ye verdiğimiz bir kanun teklifimiz var: ‘COVİD-19 meslek hastalığı sayılsın.’ Buyurun. ‘Hayır bunu kabul etmeyiz’, siz verin. Biz bunu yırtıp atalım yeter ki COVİD-19’u meslek hastalığı olarak kabul edelim. Görev şehidi teklifini 5 Mayıs 2020’de, 6 ay önce vermişiz. Bunu o zaman yapabileydik sağlık çalışanlarımız çok daha güçlü moralle hizmetlerini ifa edeceklerdi.
Kapatılan yerlerde çalışanlara ne olacağını sordu
Covid-19 ile ilgili mücadelede söylenmesi gereken şeyler var. Kısıtlamalar geldi, biz bunu da yeterli bulmuyoruz. Bilimin daha katı bir kısıtlama istediğini de biliyoruz. Ama soruyoruz: ‘Lokantaları kapatın’ dedi. Komi, aşçı, şef olanlar ne yiyecek? Bunların tenceresinde taş kaynamayacak, aşının kaynaması lazım. Hayatlarını idame ettirmeleri lazım. Çocuklarının yüzlerine bakamaz halde olmamaları lazım. Servis şoförleri, kantinciler, nakliyeciler ne yapacak? ‘Yasak kardeşim.’ Elbette ama sosyal devlet bunları karşılamak için var.
Türkeş’in sözünü hatırlattı
Siyaset kirleniyor. Devleti çürütenlerin şimdi siyaseti çürütme konusunda yarışa girdiklerini üzülerek görüyorum. Sayın Devlet Bahçeli’nin savunduğu aşağılık mektubun sahibinin yıllar önce Sayın Devlet Bahçeli hakkında söylediklerini benim burada tekrarlamaya benim terbiyem kaldırmaz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Merhum Alparslan Türkeş’in güzel sözü ile başlamak istiyorum: ‘Ülkücüden mafya, mafyadan ülkücü olmaz.’ Herkesin altına imza atacağı bir söz. Sayın Bahçeli dün zehir zemberek açıklamada bulunmuş. Mafya suç örgütü liderinin bir siyasi parti genel başkanına yönelik aşağılık hakaretini sahiplenmek tam da müfteriliktir. Bahçeli, asıl seviyesiz arıyorsa, çete liderine ‘dava arkadaşım’ demek seviyesizliktir, çukur siyasetidir. Ülkenin ana muhalefet liderine ölüm tehdidi yapıyor, ‘bu benim dava arkadaşım’ diyerek savcılara bir ayar mı vermeye çalışıyor? Böyle bir ölüm tehdidine ‘dava arkadaşım’ demek rezilliktir. Ülkücü kimliği ile tanınan siyasi parti genel başkanına yani kendisine geçmişte onca hakarette bulunan çete liderine ‘ülke ve millet sevdalısı bir ülkücü’ olarak tanımlamak rezilliktir. Sayın Bahçeli de Genel Kurul’da iken yüzüne baka baka ‘bu mektubu tasvip edeceklerine ihtimal vermiyorum’ dediğimde ‘tasvip ediyorum’ dememiştir. Bu mektup, Cumhur İttifakı’nın küçük ortağına yaslanılarak yazılmış mektup. Bu mektupta onlardan bahsedilmese, ‘biz niye susuyorsunuz’ demeyiz. Ama Kemal Kılıçdaroğlu’na çok ağır hakaret ve ölüm tehdidi içeren mektupta, Sayın Erdoğan ve Bahçeli’ye methiyeler diziliyor ise onların konuşmak gibi mecburiyeti vardır. Nitekim Sayın Bahçeli konuşmuştur. Şimdi büyük ortağının suskunluğunun bozmasının 83 milyonun beklediğini kendisine hatırlatmak gereklidir.
“Çete liderleri üzerinden CHP’ye saldırmak siyaset adamlığı ile bağdaşmaz”
Devlet herkesin can ve mal güvenliğinden sorumludur. Erdoğan’a küçücük bir cümle kullanıldığında kapıya dayanan devlet, şimdi nerededir? Türkiye Cumhuriyeti devleti üç maymun modunda kalamaz. Bu aynı zamanda sadece CHP seçmenini değil, 83 milyona yapılan bir saygısızlıktır. Cumhur İttifakı’nın muhaliflerinin üzerine mafyayı salması, herkesin endişe duyması gereken bir haldir. Muhaliflerin üzerine mafyayı salma cüreti gösteren bir iktidardan bahsediyoruz. Birinci Genel Başkanı’na idam fermanı çıkarılan, son Genel Başkanımıza kurşun sıkılan bir partinin neferleri olarak herkes bilsin ki Türkiye’yi ve aziz milletimizi sahiplenmeye devam edeceğiz. Bunlar bize vız gelir tırıs gider. Cumhur İttifakı CHP ile uğraşacaksa siyaset zemini burasıdır. Ellerinden geleni artlarına koymasınlar. Bunu çete liderleri üzerinden CHP’ye hakaret ve tehdit saldırısına dönüştürmek bunu alkışlamak siyaset adamlığı ile bağdaşmaz. Sayın Bahçeli’nin geçmişte söylediği güzel bir tekerleme var, ‘iki yanlıştan bir doğru çıkmaz, tekeden süt sağılmaz, balda tuz bulunmaz, suda ateş yanmaz, medet umduğunuz piyonlar sizi iktidarda tutamaz.
“Bunun adı bir parça görgüsüzlüktür”
Cumhurbaşkanı bir Kıbrıs polemiği yapmak istiyor. Bizim muhalefet ettiğimiz yedi uçakta iki muhalefet liderine koltuk bulunamamasıdır. Yedi uçağın savunulması mümkün değildir, dünyanın her yerinde bunun adı bir parça görgüsüzlüktür. CHP’nin Kıbrıs ile ilgili durumunu sorgulaması haddi değil. Sen 2004’teki Annan Planı’ndaki tavrını bir millete izah et kardeşim. Rauf Denktaş’a rağmen Erdoğan’ın tavrı bellidir. Doktor Fazıl Küçük olmadan, Rauf Denktaş olmadan, Necmettin Erbakan olmadan, Bülent Ecevit olmadan Kıbrıs davası olmaz, olamaz. Maraş’ın plajlarını açmak marifet değil CHP Genel Başkanı ‘tamamını açın’ dedi. Bunun da altını çizmek lazım.
“Demirtaş’ı biz terörist olarak görmüyoruz”
(Bahçeli’nin Kılıçdaroğlu için ‘Terörist Demirtaş’a hayranlığı bellidir’ ifadelerinin sorulması üzerine) Abdullah Öcalan mektubundan medet uman Cumhur İttifakı, Öcalan’ın kardeşini TRT’ye çıkarmıştı. Sayın Bahçeli, HDP seçmenine seslendi, ‘Öcalan’ın çağrısına niye uygulamıyorsunuz’ dedi. Abdullah Öcalan’dan dan medet uman bir siyasetçiden alacağımız ders olamaz. Selahattin Demirtaş’ı biz terörist olarak görmüyoruz.”
“Son iki yılda iki kat zarar verdi”
(Merkez Bankası toplantısı hakkında) Birinci Murat’ı faizleri düşürmüyor diye aldın, ikinci Murat’ı düşürdü yine aldın. Beyefendi demiş ki ‘araç değiştirmemiz lazım.’ Bunun bir çıraklık dönemini hatırlıyoruz, en iyi dönemi oydu. 2002-2008. Ondan sonra kalfalık ve ustalık döneminde ekonomini halini biliyoruz ama on altı yılda ekonomiye verdiği zararı son iki yılda iki kat verdi.”