CHP, yılın son Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısını yaptı. MYK sonrası CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde basın açıklaması yaptı. Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Koca ülke, yaprak gibi oradan oraya savruluyor”
Maalesef 2020 ülkemiz ve milletimiz için parlak bir yıl olmadı. 2018’de başlayan ekonomik kriz, 2020’de daha da derinleşti, buhrana dönüştü. 2020’de yaşadığımız devlet krizi de derinleşti. Ülkemiz ucube saray rejimiyle yönetilmez hale geldi. 83 milyonluk koskoca bir ülke, bir yaprak gibi oradan oraya savrulmaya başladı. Maalesef 2020’de hepimiz gülmeyi unuttuk. Büyük acılar sıkıntılar yaşadık.
“Uyarıyoruz; aşıda da torpil tam bir felaket olur”
Saray şimdi aşı konusunda da kötü bir yönetim sergiliyor. Aşı gelmeden önce KDV’si geldi. Ama 11 Aralık’ta gelecek denen aşılar halen ortada yok. Güya dün akşam gelecekti. Şimdi, ‘Çin gümrüğündeki korona vakaları var. Birkaç gün daha gecikecek’ deniyor. Oysa pek çok ülkede aşılama başladı bile. Aşılamada kaybettiğimiz her dakika ülkemizin zarar hanesine yazıyor. Dünyada 3. faz incelemelerini geçmiş iki aşı var. Astra Zenaca ve Pfizer/BionTech. Ama bu aşılardan her nedense, yeterince tedarik edilmediği anlaşılıyor. Neden aşılarda çeşitlendirme yapılmadı? Neden 3. faz değerlendirmesinden geçmiş aşılardan, yeteri sayıda alınmadı? Saraydan bu sorulara da cevap yok. Gelecek aşıların adaletli bir şekilde, hiçbir kayırma olmadan, en kırılgan gruplardan başlayarak, planlı programlı bir şekilde yapılması gerekiyor. Uyarıyoruz: Aşıda da torpil tam bir felaket olur.
“Vergiden de vazgeçmedi. Bu zulümdür”
Sofra, çarşı, pazar yangın yerine dönmüş. Asgari ücret artık ortalama ücret olmuş. Neredeyse herkes asgari ücretle çalışıyor. Böyle bir ortamda asgari ücret pazarlıkları bugün sonuçlandı. Biz; ‘asgari ücretten gelir vergisi alınmamalı ve net en az 3 bin 100 TL olmalı’ dedik. Ama saray hükümeti net asgari ücreti 2 bin 825 lira olarak açıkladı. Vergiden de vazgeçmedi. Bu zulümdür. Ülkenin şartlarına uygun değildir. Nitekim işçi kesimi de bu ücreti reddetmiştir. Bugün bu memlekette dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 2 bin 517 lira. Yoksulluk sınırı ise 8 bin 198 lira. Açlık sınırının hemen üzerinde bir asgari ücretle, insanlarımız kirasını, faturalarını, eğitim, sağlık, ulaşım masraflarını nasıl ödeyecek? Asgari ücret, adı üzerinde en düşük ücret… Asgari düzeyde geçimini sağlayacak kadar maaş alan bir işçiden, nasıl gelir vergisi alırsınız? Bunun teknik boyutu da var. Asgari ücretli gelirine göre en fazla dolaylı vergi yükünü taşıyan kesim. Artık ondan gelir vergisi almayın. 5 müteahhidin milyarlarca liralık vergi borçlarını affediyorsunuz, milyarlarca liralık ihaleleri adrese teslim etmeyi biliyorsunuz. Asgari ücretliden neden vergi alıyorsunuz?
ERDOĞAN’IN BU AKŞAM 3 BİN 100 TL AÇIKLAMASINI BEKLİYORUZ: Genel Başkanımız son grup toplantısında, asgari ücretin gelir vergisinden muaf tutularak, net 3 bin 100 lira olmasını söyledi. Biz alın terine, hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesine odaklanırken; esnafımızın, işverenimizin üzerine de yük getirmeyecek şekilde gelir vergisi düşsün istiyoruz. Tekrarlıyoruz; ‘asgari ücretten vergi alınmadan, en az net 3 bin 100 TL olmalıdır.’ Sayın Genel Başkanımız Belediye Başkanlarımıza, en az 3 bin 100 lira asgari ücret verilip verilmeyeceğini sordu? Belediyelerimiz gerekli incelemeleri yaptılar. Bunun verilebilir bir ücret olduğunu tespit ettiler. Şimdi bizim belediyelerimiz, Sayın Genel Başkanımızın da talimatıyla, en az 3100 lira net asgari ücret uygulamasına başlayacaklar. Bizim belediyelerimiz devlet kurumu. Biz belediyelerimizde net 3 bin 100 lira asgari ücret verirken, Sarayın bunun altında kalması sadece siyasi tercih olur. Bu akşam Bakanlar Kurulu’ndan sonra, Erdoğan’ın asgari ücreti 3 bin 100 lira yapmasını bekliyoruz. Aksi takdirde sayısını açıklamadıkları milyonlarca asgari ücretliyi değil, saray sosyetesine mensup dört maaşlıları, dolarla garanti verilen Saray müteahhitlerini tercih etmiş olurlar.
(Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada asgari ücreti 2 bin 825 lira olarak yineledi.)
“En az nakdi destek, en fazla kredi veren ülke olduk”
Koronavirüs salgını, elbette öncelikle bir sağlık krizi, ama ekonomiye de büyük darbe vuruyor. Bazı iş kollarında faaliyetler, salgını önlemek için tamamen durduruluyor. Ülkeler bu faaliyetlerde çalışanlarını korumak, salgının ardından hızla ayağa kalkabilmelerini sağlamak amacıyla, vatandaşlarına karşılıksız para vererek destekledi. İşçinin, esnafın, iş insanının ücret, gelir ve ciro kayıplarını telafi etti. Bizde ise Saray yönetimi; milletimize bedava beş maske bile dağıtamadı, devletine 40 yıl vergi veren esnaflarımıza, 40 gün bakamadı. Destek yerine IBAN numarası gönderip bağış topladı. Ülkemiz kendi liginde; en az doğrudan nakdi destek, buna karşın en fazla kredi veren ülke oldu. Saray destek yerine, faiziyle borç verdi.
“TÜİK ümidini kesip, iş aramayanı işsizden saymıyor”
Bir ekonominin iyi yönetilip yönetilmediği, çalışmak isteyen vatandaşlarına ne kadar iş yarattığıyla ölçülür. Bu yılın ilk 9 ayında, bırakın yeni işi, 905 bin çalışanımız işini kaybetti. En ağır darbeyi de tarım ve hizmetler sektörü yedi. Son bir yılda gerçek işsiz sayımız, 2 milyon 266 bin kişi arttı. Eylül ayı itibariyle 10 milyon 249 bin yurttaşımız işsiz. Bir de bunun yanında, çalışıyor göründüğü halde iş başında olmayan, 1 milyon 963 bin yurttaşımız var. Topladığımızda 12 milyon 212 bin işsizimiz var. Bu, dünyadaki 118 ülkenin nüfusundan fazla. Ama TÜİK, ‘işsizlik azalıyor’ diyor. Çünkü TÜİK iş bulma ümidini kesip, iş aramayanı işsizden saymıyor.
“Kayınpeder- damat bir olup, milletin döviz rezervlerini tüketmiş”
Yıla başlarken Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizi yüzde 12 idi. Şimdi yüzde 17. Son üç ayda faiz artışında rekor kırıp, yüksek faiz şampiyonları ligine girdik. Faizcilere istediklerini veren Saray, asgari ücretliye 3 bin 100 TL veremedi. Yıla başlarken Merkez Bankası kasasında, SWAP hariç, 37 milyar dolar net döviz rezervi vardı. Daha bugün öğrendik ki; 2020 Kasım ayı itibariyle TCMB kasasındaki net rezervlerimiz, 49 milyar dolar açık veriyor. Sıcak paracıya, tefeciye ne isterse veriyorsun ama asgari ücretliye 3 bin 100 TL vermiyorsun. Kayınpeder- damat bir olup, milletin döviz rezervlerini tüketmişler. Yetmemiş Merkez Bankasını, 49 milyar dolar borçlandırmışlar. Bu işe yardımcı olan çoğu bürokrat da Para Politikası Kurulu’nda oturmaya devam ediyor.
“2023 hedefleri tutacakmış… Hadi canım sen de!”
Bundan 10 yıl önce bu millete, ‘2023 yılında 2 trilyon dolar milli gelir’ vadettiniz. Şimdi, ‘875 milyar dolar olacak’ diyorsunuz. Yine, ‘2023’te 25 bin dolar kişi başına gelir’ vadettiniz. Şimdi ‘İnşallah 10 bin dolar olacak’ diyorsunuz. Beceremediğinizi, taahhüdünüzü yerine getiremeyeceğinizi, milletin cüzdanıyla ilgili hedeflerin yarısına bile ulaşamayacağınızı, imzanızla çıkardığınız Orta Vadeli Program’da itiraf ediyorsunuz. 2023 hedefleri tutacakmış… Hadi canım sen de!
“Açık hükme rağmen ‘AİHM kararları bizi bağlamaz’ diyor”
Milletin sorunlarını haber yapan, basın-yayın kuruluşlarına cezalar yağıyor. Yayın hayatına yeni başlayan Olay TV, daha bir ayını doldurmadan kapanıyor. Sarayın kibirlisi, ikram ettiği pestili yemek istemeyen kadın muhabire ‘dayağı yersin ha’ diyebiliyor. Diğer tarafta Anayasa Mahkemesi kararları, yerel mahkemeler tarafından uygulanmıyor, ülkeyi yönetenler Anayasa’daki açık hükme rağmen ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları bizi bağlamaz’ diyebiliyor. Saray, Anayasa’mızı tağyir, tebdil ve ilga ediyor. Anayasa’nın, hukukun, demokrasinin, basın özgürlüğünün askıda olduğu yerde, millete askıda ekmek kalıyor.
Öztrak basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
“Mesnetsiz iddiaların hukuki takibini yaparız”
Bir CHP milletvekilinin Pınar Gültekin ailesini arayarak davadan vazgeçmesi iddiasına ilişkin Öztrak, “Biz bu olaylar karşısında, hiçbir taviz vermeyiz. Bu tür olaylara hiçbir şekilde izin vermeyiz. Ama bu iddialar mesnetsiz ise dayanağı yok ise bununla ilgili gerekli her türlü hukuki takibi yaparız. Değerli milletvekili arkadaşımız açıklamasını yapmıştır. Taziyede bulunmak için aileyi aradım topu topu 1 buçuk dakika konuştum. ‘Eğer bu iddialar ispat edilirse, CHP’den de milletvekilliğinden de istifa ederim’ diyor. Mesnetsiz iddiaların hukuki takibini yapacağız” dedi.
“Yaşam biçimine müdahale etmekten vazgeçsinler”
İçişleri Bakanlığı’nın yılbaşında sosyal medyaya yansıyacak olumsuz durumlar hakkında uyarı yapmasına ilişkin Öztrak, “İçişleri Bakanlığı’nın sosyal medya konusundaki hassasiyeti her geçen gün başka zirveye ulaşıyor. Madem bu kadar hassassınız ‘gereğini yapacağız’ diyorsunuz Sarayda hiçbir mesafe gözetilmeden gerçekleştirilen çalgılı türkülü yemeklerle ilgili olarak neden gereğini yapmıyorsunuz? Burada salgın problemi var ve sosyal mesafe ihlal edilmiş. Bugün bu açıklamayı yapmalarının bir tek nedeni var. Millet sosyal medyadan dahi birbirlerinin yeni yılını kutlamasın istiyorlar. Çok açık söyleyeyim insanların yaşam biçimine müdahale etmekten vazgeçsinler. Bundan kimseye hayır gelmez” yanıtı verdi.
“Yusuf Kaplan’a güvenceyi, İçişleri Bakanlığı mı veriyor?”
Yusuf Kaplan’ın derneklerle ilgili teklifte İslami çalışmalara engel olunmayacağı yönünde güvence alındığını yazmasıyla ilgili Öztrak, “Yandaşa kayyım yok ama ‘diğer kitle örgütleri dikkat etsin’ diyor. İçişleri Bakanlığı mı güvence veriyor? Bu yasa STK’ları susturma yasasıdır onun için de buna itiraz ediyoruz. İçişleri Bakanının keyfi kararlarıyla mahkeme kararı olmadan hiçbir STK’ya kayyım atanmasını kabul edemeyiz. Eğer demokrasi varsa bu ülkede bu işlerin mahkeme kararıyla yapılması lazım, keyfi kararlarıyla değil” dedi.
Derneklerle ilgili maddelerin olduğu yasal düzenlemeyi AYM’ye taşıyıp taşımayacaklarına ilişkin, “Biz Anayasa’ya aykırı olan, vatandaşın özgürlüğünü kısıtlayan her düzenlemeyi AYM’ye götürürüz” diye yanıtladı.
Osmangazi İlçe Başkanı’nın taciz iddialarıyla ilgili başlatılan soruşturmada son durum hakkında Öztrak, “İlçe Başkanı istifa ettirilmişti, dosyası Disiplin Kurulu’na sevk edildi, süreç devam ediyor” dedi.
İBB’ye gönderilen müfettişler için açıklama
İçişleri Bakanlığı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin eski döneme ait müfettiş görevlendirdiğini açıklamasına dair Öztrak, “Bizim belediyelerimizin kendilerinden önceki belediyelerin işlemlerini soruşturmak veya milletimize hizmet etmek için yaptıkları her şeyi incelettiriyorlar. Buyursunlar. Ne biz ne belediye başkanlarımız demirden korksak trene binmezdik” dedi.
Öztrak, konuşmasını şöyle tamamladı:
“CHP’nin, partisini kapatmak istediğini kim söyledi?”
“Bir soru ile yeni yıla girmek istiyorum. Geçtiğimiz hafta Erdoğan, ‘CHP’nin, partisini kapatmak istediğini söylemişti ve partilerin malına mülküne el koyacağımızı iddia etmişti. Ben buradan soruyorum, biz o zaman sorduk bunu, bir defa daha soruyorum: Bunu bizim partimizden kimse söylemez, buyursun açıklasın kimin dediğini hala cevap bekliyoruz, ortada bir cevap yok.”