Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, partisinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) gündemiyle ilgili konuştu. Öztrak, yangın söndürme uçakları nedeniyle iktidarı eleştirdi. Öztrak, Afgan mültecilerle ilgili de “Afgan erkeklerinden oluşan taburlar, ellerinde tek bir çanta bile olmadan, akın akın Türkiye’yi istila ediyor. Peki, hükümet nerede?” ifadelerini kullandı.
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak Hazine Eski Bakanı Mehmet Şimşek ile görüştüğü iddialarına da yanıt veren Öztrak, “İddianın ortaya atıldığı kanal CNN Türk. Bugün bu soruyu soran kanallar ise neredeyse havuz medyasının tamamı. Manzara açık. Öyle görünüyor ki saraydan ellerine kendilerinin oynayacağı bir senaryo verilmiş. Bunun üzerinden yeni bir suni gündem harekâtı başlatmaya, milletin asıl gündemini çalmaya çalışıyorlar. Allah akıl fikir versin başka bir şey söylemeye gerek yok” diye konuştu.
Öztrak’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
TÜRK HAVA KURUMU UÇAKLARI: Bu son yangınlarda gördük ki, orman yangınlarıyla mücadele etmesi gereken yöneticiler, görevini layıkıyla yapmamış. Değişen iklim koşullarını, yeni riskleri dikkate alan, uzun vadeli bir, yangın önleme stratejisi hazırlamamış. Yine gördük ki bölgemizdeki diğer ülkeler, havadan yangın söndürme işini, Yandaşlara ihale edilecek ticari bir iş olarak değil; kamu görevi olarak ele almışlar. Kendilerine ait, havadan yangın söndürme uçan filolarını, devletin bünyesinde hazır etmişler. Burada bir yönetim ve organizasyon açığına izin vermemişler. Bizde ise kişisel egolar, devlet aklının önüne geçmiş. Tarım ve Orman Bakanı ihale şartnamesiyle oynamış. Sadece Türkiye’de değil, İsrail’de, Gürcistan’da yangınla mücadele eden, Türk Hava Kurumunun Ateş Kuşlarını, beş damacana eksik su atıyor diyerek, söndürme ihalelerine sokmamış. Elimizdeki uçakları, Etimesgut’ta öylece çürümeye terk ettirmiş. Ülkeyi 20 yıldır yöneten Erdoğan hükümetleri, kendi itibarlarını parlatmak için 13 uçan saray alırken, Türk Hava Kurumu’nun uçaklarını hurdaya çıkarmış. Türk Hava Kurumu’nu borca batırmış, malını mülkünü de yandaşlara peşkeş çekmiş.
‘HELP TURKEY’ ETİKETİ: “Türkiye’yi uçuracak” denen, ucube tek adam vesayet rejiminin, zamanında uçuracak uçak bulamamasının, milletimize maliyeti bu. Şu son tecrübe gösterdi ki, bunların “yangında ilk kurtarılacaklar” listesinde; ormanlarımız yok. Tarlalarımız, bağ ve bahçelerimiz yok. Köylerimiz, evlerimiz yok. Erdoğan hükümetleri için, ne olursa olsun, ilk kurtarılacak şey cakaları… Sarayın sözde itibarı. Kendi beceriksizlikleri ve kifayetsizlikleri nedeniyle, yangın kontrolden çıktı. Ama “Türkiye’ye Yardım!” yazan herkesi, şimdi suçlu ilan ettiler. Neden? Çünkü Erdoğan’a göre yardım istemek, “Türkiye’yi fakir fukara gösteriyormuş.” Ormanlarımız yandı, kül oldu. Bunlar hala işin cakasında… Yangının hemen başında; “Envanterimizde yangın söndürme uçağı yok” diyen, kifayetsiz Tarım ve Orman Bakanı, dün çıktı, “Yunanistan’a uçak göndermeyi değerlendiriyoruz” dedi. Beyefendinin kifayetsizliği yetmezmiş gibi, Bir de milletin aklıyla alay ediyor. Son marifetleri de yangın bölgelerine gönüllüleri sokmamak. Gökyüzünde devletinin yangın uçağını, yeterli helikopterini göremediği için, binlerce gönüllü yurttaşımız, tırnağıyla toprak kazıdı. Avuçlarıyla su taşıdı, ormanına sahip çıktı. Gönüllü, kahraman evladımız Şahin Akdemir’i, genç yaşında alevlere kurban verdik. Biz bu gönüllülerimizin hepsine minnettarız. Ama Erdoğan bu cesur yüreklere teşekkür etmek yerine, gönüllülerimize yasak getiriyor. Neden? Beceriksizlikleri ortaya çıkmasın, yetersizlikleri anlaşılmasın diye. Biz bu yangında büyük çaba ve emek harcayan, orman işçilerimize, itfaiyecilerimize, gönüllülere, Mücadelenin tüm isimsiz kahramanlarına, bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz.
ÜLKEYİ YÖNETENLERİN SEVDİĞİ TEK YEŞİL VAR: Yangında yaşamını yitiren yurttaşlarımıza, Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır diliyoruz. Allah bir daha böyle acılarla Türkiye’yi sınamasın. Hele bu beceriksiz hükümet iş başındayken hiç sınamasın. Ne yazık ki Erdoğan Şahsım Hükümeti elinde, ülkemizde gün geçmiyor ki, yeni bir skandal patlamasın, yeni bir felaket yaşanmasın. Artık şunu hepimiz öğrendik. 20 yıldır ülkeyi yönetenlerin sevdiği tek yeşil var. O da doların yeşili. İşte maden için talan edilen Kaz Dağları’nın hali ortada… Taş ocağı ve HES için perişan edilen Karadeniz yaylalarının hali ortada. Ormanın dirisine saygısı olmayanların, ormanın ölüsüne saygısı olur mu? Elbette olmaz. O nedenle yanan ormanların, Erdoğan tarafından imara açılmaması için, hepimiz azami dikkati göstereceğiz. Sayın Genel Başkanımız bu mücadelede, önderlik yapacağına zaten söz verdi. Ama bu konuda toplumsal hassasiyetimizi de, hiç gevşemeden, en üst seviyede tutmalıyız.
İklim değişikliğini sadece orman varlığımız için değil, gıda güvenliğimiz açısından da çok önemli bir risk. Kuraklık, düzensiz yağış ve seller gıda güvenliğimizi tehdit ediyor.Nitekim bu sene ciddi bir kuraklıkla karşı karşıyayız. Kuraklık nedeniyle, Orta Anadolu’da buğday ve arpa üretiminde, verim kaybının yüzde 50 den fazla olacağı tahmin ediliyor. Peki, hükümet her yıl artan kuraklık riskiyle ilgili olarak, bugüne kadar ne yaptı? Allah var. 2017’de Kuraklık Yönetimiyle ilgili olarak, beş yıllık bir eylem planı hazırlamış. Ama o gün bugündür plan var, eylem yok.
GÜNEYDOĞU ANADOLU PROJESİ 20 YILDIR BİTMEDİ: Ekonomi, sınırlı kaynakları en etkin ve verimli şekilde kullanma bilimidir. Bir tercih yaptığınızda, diğer tüm tercihlerden, tüm seçeneklerden vazgeçmiş olursunuz. Şatafatınız için 13 uçak alırsanız, yangın söndürmek için alınacak uçaklardan vazgeçersiniz. Yine sınırlı kaynakları, Talan İstanbul projesine aktarmaya kalkarsanız, gıda güvenliği için son derece önemli olan, sulama projelerinden vazgeçmek zorunda kalırsınız. Erdoğan 20 yıldır ülkeyi yönetiyor. Ama Güneydoğu Anadolu Projesi 20 yıldır bitmedi. 2019’da biteceği sözünü verdiler. Hala bitiremediler. Bu projeye göre, 18 milyon dönüm tarım alanının sulaması hedeflenirken, ancak 7 milyon dönüm arazi sulanabildi. Gerçekleşme, hedefin neredeyse üçte birinde kaldı. Konya Ovası Projesi deseniz o da evlere şenlik. Eylem planları, master planlar havalarda uçuşuyor. Ama Konyalı çiftçilerimizin çoğu su bekliyor, Güney Doğu Bölgemiz, Konya ovamız kuraklıkta kavruluyor.
FİYATLAR UÇTU, REKOR KIRILDI: Hükümetin başı, bakanları, AK Parti’nin grup başkanvekilleri, “Temmuz ayında ekonomimiz uçacak, Almanya’sı, Fransa’sı, Amerika Birleşik Devletleri çatlayacak” diyorlardı. Temmuz’da gördük ki ekonomi değil ama… Fiyatlar uçtu… Hayat pahalılığı, TÜİK’in makyajlı verileriyle bile, rekor üstüne rekor kırdı. Yine Hazine Nakit Dengesi açıklandı. Temmuz’da Hazine’nin açıkları da uçtu. Rekorlar kırdı. Temmuz’da Hazine’nin nakit açığı uçtu. 67,9 milyar lirayla rekor kırdı. Faiz harcamaları hariç nakit açığı da uçtu. 46,2 milyar lira ile bir başka rekor kırdı. Temmuz’da faiz harcamaları da uçtu. 21,7 milyar lirayla yine rekor kırdı.
128 MİLYAR DOLARI BUHARLAŞTIRDILAR: Erdoğan sözde faize karşıydı. Ama faiz lobileri en çok onun döneminde abat oldu. Hazine’nin sadece faiz değil, Kur riski de bu dönemde şahlandı. Bugün Merkezi Yönetim Borç Stokunun, yüzde 58’i dövize endeksli. Kayınpeder-Damat bir oldular, Ekonomide işlenmeyecek en büyük günahı da işlediler. Kendi milletinden bile dolarla, avroyla borç almaya başladılar. Bunların yerliliği, milliliği işte bu kadar. Hazine vergi gelirlerini dolarla toplamıyor. Ama iç borç stokunun yüzde 25’i dövize endeksli. Aynı oran 2017’nin eylül ayında sıfırdı. Bir de bunun üstüne yerel seçimlerde, ekonomide sahte istikrar algısı yaratmak için milletin 128 milyar dolarını buharlaştırdılar. İstikrarsızlığın daniskasını yarattılar. İstikrarın olmadığı ekonomide, Kurdaki her oynama, durduk yere, Hazine dengelerini alt üst ediyor. Finansal istikrarsızlığı daha da katmerli hale getiriyor. Şimdi beyefendi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na, ‘faiz indir sinyali verdim’ diyor. 12 Ağustos’ta faiz indirilmezse, banka verdiğiniz sinyali almazsa ne yapacaksınız? Başkanı görevden alacak mısınız?
AFGAN ERKEKLERİNDEN OLUŞAN TABURLAR AKIN EDİYOR: Sınırlarımızın hali ortada…Sınır sınırlıktan çıktı, kevgire döndü. Sınır hani milletin namusuydu? Rus jetini birkaç kilometre sınırımıza girdi diye siz düşürmediniz mi? Gerçi işin astarı yüzünden pahalıya çıkınca, İşi FETÖ’ye yıkan da siz oldunuz. Yetmedi bir de Ruslardan özür dilemek için, 2,5 milyar dolar verip hala kullanamadığınız S-400’leri aldınız. Ama şimdi Afgan erkeklerinden oluşan taburlar, ellerinde tek bir çanta bile olmadan, akın akın Türkiye’yi istila ediyor. Peki, hükümet nerede? Bu ülkeyi kim yönetiyor? Taliban ele geçirdiği bölgelerde, tüm hapishaneleri boşaltıyor. Bununla ilgili görüntüler sosyal medyaya düşmeye başladı. Yarın bir gün bu hapishane kaçkınları, bizim şehirlerimize dayandığında ne yapacaksınız? Millete nasıl hesap vereceksiniz?
DEVLETİN KURUMLARI BAŞKA KONUŞUYOR, ERDOĞAN BAŞKA: Daha bir hafta önce, sarayın iletişim başkanı, “Türkiye kimsenin bekleme odası değil” diyordu. Dışişleri Bakanlığı; “Yeni bir göç krizine izin verilmeyecek” diye söz veriyordu. Peki, şimdi Erdoğan ne diyor? “Mültecileri almaya devam edeceğiz.” Devletin kurumları başka konuşuyor, Erdoğan başka…Anlaşıldı ki devlet, Erdoğan’ın kapalı kapılar ardında, ABD ile ne görüştüğünü bilmiyor. Konuşulanları bir tek Erdoğan biliyor. Bir de devlet teamüllerine aykırı olarak, toplantıya alınan Kavakçı’nın kızı… Anlaşılan Erdoğan ABD ile bir olmuş, Türkiye’ye kontrolsüz göçmen akınını teşvik ediyor. Amerika’sı, Almanya’sı, Avusturya’sı, Belçika’sı Erdoğan’ın sırtını okşasın, parayı versin, varsın ülkemiz işgal edilsin…Türkiye Avrupa’nın mülteci gettosuna dönüşsün.
YÜZBİNLERCE AFGAN GELİRSE, BU TERAZİ BU SIKLETİ ÇEKMEZ: Sınırlarımız kevgire dönmüşken Milli Savunma Bakanı da çıkmış, “Kabil Havalimanı’nın işletmesiyle ilgili görüşmeler sürüyor” diyor. Mehmetçiğimiz ne zamandan beri, başkalarının havalimanını işletiyor Sayın Akar? Bu millet Mehmetçiğine bugün sınırda ihtiyaç duyuyor. Siz gitmişsiniz Kabil’de, Egemen güçlerin taşeronluğuna soyunuyorsunuz. Gürbüz, genç Afgan erkekleri kaçıp, buraya gelecek, benim Mehmetçiğim Afganistan havalimanını savunmaya gidecek. Bu çirkin becayişi, bu millet içine sindirmez. Burası Türkiye Cumhuriyeti. Kendinize gelin. Uyardık, uyarıyoruz… Ülkemizde gayrı resmî rakamlarla 5 milyon Suriyeli var. Bir de bunun üstüne yüzbinlerce Afgan gelirse, bu terazi bu sıkleti çekmez… Madem bu ülke güçlü bir ülke, madem beyefendi bu işin finansını iyi biliyor, o zaman yapılacak bellidir. 3-5 milyar euro’yu Avrupa’ya verelim. Milyonlarca Suriyeliyi, Afganlıyı oraya gönderelim. Böylece; ülkemizin demografik yapısı, sosyal dengeleri çok büyük bir tehditten kurtulsun. Türkiye ekonomisi düşük teknoloji, düşük gelir tuzağına takılıp kalmasın. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği kurtulsun.
KORONA VİRÜSÜ VAKA SAYILARI: Türkiye bir yanda orman yangınlarıyla, diğer yanda kontrolsüz göç dalgasıyla sarsılırken, bir başka sinsi düşman, Covid-19 salgını, toplumsal sağlığımızı tehdit etmeye devam ediyor. Yeni vaka sayılarında dünyada ilk 10 ülke arasına yeniden girdik. Günlük vaka sayılarında mayıs başına, günlük vefat sayılarında haziran başına döndük… Günlük vefat sayıları 100’ün üzerine çıktı. Dün itibariyle iki doz aşısını olan yurttaşlarımızın sayısı, 29 milyona ulaştı. Bu, toplam nüfusun yüzde 35’i civarında… Toplumsal bağışıklık kazanmak için, nüfusun yüzde 70’nin aşılanması gerekiyor. Yani nihai hedefin ancak yarısındayız. Oysa aşısı tamamlananların nüfusa oranında, Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde 50, Yunanistan’da yüzde 51, Almanya’da yüzde 54, İtalya’da yüzde 55, İsrail’de yüzde 62 oranlarına ulaşılmış durumda. Bu rakamlar aşılamada geri kaldığımızı ortaya koyuyor.
YENİ MİLLİ EĞİTİM BAKANI: Bir ay sonra okullar açılacak. Milli Eğitim Bakanı değişti. Giden Milli Eğitim Bakanı neyi yaptı, neyi eksik bıraktı, neden ayrıldı? Gelen bakan hem bunu hem de bu eksiklerin giderilmesi için ne yapılacağını açıklamalıdır. Türkiye salgın döneminde, okulları en uzun süre kapalı tutan ülkelerden biri oldu. Türkiye’nin bu eğitim dönemini de kaybetme lüksü yok. Aksi halde kayıp kuşak riski daha da artacak. Bu nedenle okullardaki öğretmen ve personelin aşılanmasında bir sıkıntı varsa, bunlar mutlaka ivedilikle giderilmelidir. Velilerimiz, yeni atanan Milli Eğitim Bakanından bu konularda açıklama bekliyor. Salgın yeni varyantlarla, başka ülkelerde de hız kazanmış görünüyor. Bu nedenle ülkeler arasında, veri paylaşımı konusunda şeffaflığa ihtiyaç var.
BURHAN KUZU HAKKINDAKİ İDDİALAR: Güven demişken, hafta sonu sarayın danışmanı müteveffa Burhan Kuzu hakkında, bazı ciddi iddialar yeniden gündeme geldi. Bu iddialar yenilir, yutulur cinsten değil. Bu konu hakkında bazı şahitler de ortaya çıktı. Burhan Kuzu kimin üzerinden, kimin aracılığıyla işlerini götürüyormuş. Burhan Kuzu’nun danışmanı çıktı açıkladı. Bakalım yürekli bir savcı çıkıp da bu danışmanın ifadesine başvurabilecek mi? Bu saatten sonra yapılması gereken, yönetimdeki çürümüşlüğe son vermektir. “Yeni Kurallarla”, “Yeni Kurumlarla”, “Yeni Kadrolarla” ülkenin ufkunu açmaktır.