CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek ve CHP PM Üyesi Baran Bozoğlu’nun başkanlığında Adana’da “Orman Yangınları ve Çevre Felaketleri Konulu Toplantı” gerçekleştirildi. CHP’li Büyükşehir Belediyeleri genel sekreter yardımcıları, itfaiye ve afet işleri daire başkanları, afet durumlarında ve sonrasında gerekli iş birliği ve dayanışmanın daha güçlü sağlanabilmesine yönelik yöntemleri tartışmak üzere bir araya geldi. Yüreğir Kültür Merkezi’nde düzenlenen toplantının açılış konuşmalarını, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek yaptı.
Zeydan Karalar, şöyle konuştu:
“Yangınlarla ilgili bu koordinasyon toplantısında bizim sizden beklentimiz şu; elbette bütün belediye başkanları, bütün belediyedeki itfaiye ekipleri çok deneyimliydi. Ama deneyim de yetmiyor alet edavat da bu işin ayrılmaz bir parçası. Dolayısıyla hangi belediyede ne envanter var hangi envanter, hangi yangında kullanılabilir hepimizin birbirimize ne var bilmek durumundayız. Ve acil bir felakette bir yangında bunu sizden talep etmeliyiz. Yani orman yangınlarına hızlı müdahale etmenin ne kadar önemli olduğunu söylememe gerek yok. Yaşadık hepimiz. Bundan birkaç yıl önce Adana’da Kozan’da başlayan yangınlara bir hafta sonra uçaklar geldi ve dolayısıyla belki de çok az bir orman yangınıyla bir yangını bitirecekken olağanüstü fazla yerler yandı. Ve hatırlarsınız bundan önceki genel başkanımızla biz Türk Hava Kurumu’na gittik. Bütün büyükşehir belediye başkanları. Orada uçaklar yatıyor. Eğer siz bunları onaramazsanız bunları biz onaralım diye önermiştik. Çünkü orman yangınında yukarıdan uçakla müdahale etmenin herhalde faydasını söylemeye gerek yok. Ama görüyorum ki bizim ikazlarımız yine CHP’nin ikazları ve zorlamasıyla bu yıl yangınlarda çok ciddi bir mesafe katledildiğini de görüyoruz. Bu bizim için memnuniyet verici.
Artık Türkiye bir deprem ülkesi. Zaten öyleydi ama artık kafamıza kazındı. Ama ne yazık ki hala ülkeyi yönetenler olası yakın gelecekte olacak bir depremde yine hazırlık içerisinde değiller. Hayli geriden geliyorlar. Yılda bir milyon konut yapacağım diye seçimde oy alanlar, hala konutun onda birini bile bitiremediler. İşte ülke kaynaklarının nereye ve nasıl harcanacağını da gelsinler bizden biraz öğrensinler. Nasıl belediyeler teslim aldık, nasıl bir idareyle o batık belediyeleri çok iyi çalışan ve halkına hizmet eden belediyeler haline getirdik. Ve Türkiye kamuoyu gördü ki özellikle pandemi ve depremde, yangınlarda, diğer afetlerde CHP’li belediyelerin halka ne kadar önem verdiğini, halkın ihtiyaçlarını nasıl giderdiğini bütün Türkiye gördü. Ve zaten büyükşehir belediye sayısının artmasının temeline de önem rol oynadı bizim davranışlarımız. Şöyle bir şey söyledi her belediye başkanlığı toplantısında; 14 büyükşehir belediye başkanının elinde ne envanter var? Kaç arama kurtarma ekibi var? Biz Allah korusun Adana’da bir deprem olduğunda hangi belediyeden kaç arama kurtarma ekibi isteyeceğiz? Bunları bilmek durumundayız. Hepimiz birbirimizin envanterini bilmek zorundayız… Dolayısıyla burada depreme müdahale konusunda da CHP’li büyükşehir belediye başkanları çok tecrübeliler. Ve ben bütün arkadaşlarımı yürekten kutluyorum depremdeki çalışmaları için. Bu toplantının sonucunda bir şey çıkmalı. Türkiye’ye bir mesaj vermeliyiz. Ve Türkiye bilmeli ki depremde, orman yangınında, afette CHP’li belediyeler hassas ve öncü. Zaten sonuç öyle.”
İLLER BANKASI OLARAK CHP’Lİ BELEDİYELERE DE ADALETLİ DAVRANMAK DURUMUNDASIN
İtfaiye teşkilatında gördükleri sorunlardan bahseden Vahap Seçer de şunları söyledi:
“Bir kere biz de personel sorunu yaşıyoruz. Mevzuattan kaynaklı. Bizler de teşkilatlarda çalışan personelin statüsü yasal olarak bizim o personeli orada çalıştırmamıza cevaz vermiyor. Biz yangınlara müdahale edecek itfaiye erlerinin memur olmalarını sağmamamız lazım. Bizim devam eden davalarımız var. Bazı kazalara ya da orman yangınlara yaptığımız müdahalelerde personellerimiz şehit oldu, onları kaybettik ve statüleri memur statüsü değildi. Geçici işçi ya da kadrolu işçi statüsündeydi. Şu anda belediyemiz mahkemelerle bu konuda bir hayli mücadele ediyor. Peki biz kadro açıyoruz da memur almak istiyoruz da birileri mi engel oluyor? Evet. Birileri engel olmuyorsa da işi yavaşlatıyor. Göreve gelir gelmez hemen bir değişim yapalım dedik. Hem daha genç daha yetenekli hem fiziken hem ruhen bu işe uygun hem de memur statüsünde elemanlar alalım dedik. 282 kadro talebinde bulunduk. Şu ana kadar bir kez 100 bir kez 50 kadro alma imkanım oldu emin olun şu konulara bile bizzat sayın bakandan rica etme ihtiyacı duydum. Oysa böyle olmaması lazım. Yazar ilgili daireye istediğini gönderir, onaylanır ya da belediye ki uygunsa bakılır ki uygun. 2.6 milyon nüfusa hizmet ediyor bu teşkilat. Bizim resmi nüfusumuzun yüzde 30’u üzerinde nüfusumuz var. Sığınmacı, depremzede, 200 bin, 66 bin aile en az 200 bin depremzede yaşıyor Mersin’de. Ama ikametleri Mersin’de değil. Hakları ölmesin diye ikametlerine oraya aldırmıyorlar. Yani fiili nüfus var. Kağıt üzerinde Mersin’in nüfusu 2 milyon. Şimdi böyle kalabalık bir nüfusa 600 personelle biz hizmet ediyoruz itfaiye teşkilatı olarak. Ve sadece bunların yüzde 50’si memur ve emin olun o yüzde 50’nin de yüzde 50’si yangına müdahale edebilecek memur değil. Şimdi yeni aldığımız 150 memur daha bilinçli, eğitimli personellerle yangınlara müdahale ediyoruz.
Diğer bir konu araç gereç, ekipman. Çağa uygun modern bir teşkilat yaratmak istiyorsanız eğitimli kadronuz ve yeterli teknolojik ekipmanınız olacak. Doğal olarak da bunlar para gerektiriyor. Ekonomik zorlukları anlatmamıza gerek yok. Biz sadece devletin kurumlarından, bakanlıklarından adalet istiyoruz. Bir ayrıcalık istemiyoruz. Kardeşim İller Bankası olarak sen Cumhur İttifakı’na mensup belediyelere bu destekleri veriyorsan bu finans kaynağınının adı kredidir, hibedir, her ne ise CHP’li belediyelere de adaletli davranmak durumundasın. Onlara destek oluyorsanız bize de destek olmak durumundasınız. Şu anda İller Bankası’yla uzun aylardır itfaiye teşkilatımızı araç ekipmanlar yönünden güçlendirmek için girişimler yapıyoruz. Sonuçları bekliyoruz. Şu ana kadar da bir sonuç alamadık.
ATA Eğitim Merkezi’ni kurduk. Yeni bir tesis. Orada itfaiye teşkilatımızı eğitiyoruz. Özel sektörden talep olursa da eğitiyoruz. Bu konuda ilgilenen belediyelerimizin, belediye teşkilatlarımızın bize misafir olmalarını isteriz. Her zaman personellerini gönderebilirler, ekiplerini gönderebilirler. Orada bizim imkanlarımızdan yararlanabilirler. Personellerinin eğitime katkı sunabiliriz. Buradan da bunu duymuş olmak istiyorum. Orman yangınlarıyla ilgili ki bizim yılda bölgemizde onlarca orman yangını çıkıyor. Ama ben inceledim son beş yılda başkanlık yaptığım dönemde ortalama her yıl iki civarında büyük orman yangınını yaşamışız Mersin’de. Ama küçük ölçekte onlarca. Bu konuda zaten kaynağın yüzde 90 insan olduğunu biliyoruz. Buna ayrı bir başlık açmak gerekiyor. Ancak mevcut koşullarda özellikle orman köylülerini eğitmek, mümkünse sular idaresiyle, hidran tesis etmek için işbirliği yapmanın çok önemli olduğunu gördük. Ve bu konuda da yaptığımız çalışmalarda bir yol aldığımızı düşünüyorum.”
Gökan Zeybek de şöyle konuştu:
“Türkiye’de afetlerle ilgili temel bir yanılgıyı hala çözebilmiş değiliz. Biz ister deprem olsun ister sel felaketi olsun ya da orman yangını, bunlarla ilgili orman yandı kim söndürecek, sel afeti oldu kim gidecek, deprem oldu ilk kurtarmayı kim yapacak biçiminde yanlış bir tartışmayı çözememiş 20 yıllık bir iktidarla mücadele ediyoruz. Bütün bilimsel veriler gösteriyor ki kriz yönetimi yerine risk yönetimini esas alan anlayışları mutlaka hayata geçirmek zorundayız. O nedenle risk yönetiminin temel ölçütü de bilimin yol göstereceğini mutlaka kendine şiar edinmekten geçiyor. Orman yangınlarıyla ilgili 2021 yılında 2 bin 100 kilometre karelik bir alanda neredeyse Akdeniz’deki orman varlığımızın önemli bir kısmını kaybettiğimiz orman yangınlarını düşündüğümüzde riskin azaltılmasıyla ilgili bırakın önlem almayı orman yangınlarını söndürecek olan uçakların hangarlara çekilerek çürümeye terk ediyor olmasının altında yatan anlayışla bir sorun ortaya çıkar. Biz ilgili birimlerimize müdahale ederiz. Ve sonrasında yanacak ormanların tümü yanar, yanacak evlerin tümü yanar, yanacak bir şey kalmayınca da gideriz yangın söndürme çalışmalarını ve soğutma çalışmalarını yaparız anlayışıdır.
Kriz yönetiminden risk yönetimine geçmeyi başaramamış toplumdan dere yataklarında imar hareketlerini, toprak kayması olan özellikle de yüksek eğimli ve bol yağışı Karadeniz bölgesinde dere yataklarının etrafındaki şehirleri, fay hatlarının üzerinde riskli yapı stokunu azaltmayarak buraları güvenli hale getirmeyerek olası bir depremde çok ciddi bir insan ve mal kaybına yol açmaktadır. O nedenle başlangıçtaki birinci maddemiz CHP iktidarında kriz yönetimi yerine risk yönetimine egemen olan yeni bir yönetim anlayışının hayata geçeceğini belirtmek istiyorum.”
KAYNAK: ANKA